VATANIN BEKÇİLERİ "İMAMLAR"...

Diyanet İşleri Başkanlığının yurtiçi ve yurtdışı hizmet birimlerinin farklı alanlarında yaklaşık 36 yıl görev yapan biri olarak; teşkilatın hizmet sunumunu, personel durumunu, kodlarını, milletimiz için ne anlama geldiğini, vatanın korunmasındaki görünmeyen bekçiliğini, devletin devamlılığındaki bakiyesini biliyorum dersem maksadı aşmış olmam. Ayrıca, otuz yıldan fazla medya sektörünün içinde bulunan, siyasetle de ilgilenmiş ve toplumun tüm katmanlarıyla bir şekilde ilişki ve diyalog kurmuş biri olarak; toplumla Diyanet İşleri Başkanlığının, imamlarla cemaatin birbirleri hakkındaki görüş ve düşüncelerini de biliyorum. Her ne kadar zaman zaman teşkilata güvensizliğini ifade edenler olsa da, Diyanet İşleri Başkanlığı olmadığında nasıl bir kaos oluşacağını paylaştıklarını da biliyorum. Bu nedenlerle de, bu konuda konuşma ve yazma cesaretimin olması, iddialı değil aksine gerekli bir değerlendirme olmaktadır.
İmamlık; Peygamber mesleği bir hizmettir. Dışardan görüldüğü gibi de kolay sanılan bir görev değildir. Hem sorumluluk, hem zaman, hem bilgi, hem duruş, hem ahlâk gibi bir çok güzel özellik isteyen bir görevdir. Ülkemizde yaklaşık 150 bin civarında "Din Görevlisi" vardır. İnsanın olduğu yerde; sorun ve sorunlar olduğu gibi elbette imamlar içinde de zaman zaman sorunlular görülmektedir. Ama bu asla, imamlık gibi bir mesleğin istihza konusu yapılmasını haklı kıl(a)maz.
Geçmişten beri yazılı ve görsel medyada imamları ve imamlığı alay konusu yapan yazı ve roller görülmüştür. Son zamanlarda bu kötü alışkanlık azalsa da, bazı kanallarda kronik hastalığa dönüşmüş söz konusu anlayışın devam ettiği görülmekte, bazı espriler imamlık mesleği üzerinden, üstelik alay konusu da yapılarak sunulmaktadır. Halkımız imamlığın önemini ve kutsallığını bildiği için, bu tür incitici sunumlara prim vermemekte, aksine tepkilerini dile getirmektedirler.
Vatanımızın en küçük yerleşim biriminde üç-beş vatandaş varsa, orada bir de Din Görevlisi bulunmaktadır. Din Görevliliği, her ne kadar saatli mesaisi az görünüyorsa da, yirmi dört saat esasına göre hizmet alanı olan bir meslektir. Yirmi dört saatin en az yirmi saati gönüllü olarak bu hizmetin görünmeyen alanlarında bulunmak gerekir ki, neredeyse her arkadaşımız bu sorumlulukları yerine getirmektedir.
Devlet memurlarından en kolay eleştirilecek kitle ve en çok şikayet edilen memurlar; Din Görevlileridir. Zaman zaman kurum idarecilerinin haksız eleştirilerine ve işlemlerine de maruz kalmaktadırlar. Eğitilmeye ve rehberliğe ihtiyacı olan Din Görevlisi arkadaşlarımızın eksikliklerinin olması çok normaldir. Asl olan; eksikliklerin tespit edilip, tamamlanması için kurumsal çalışmaların yapılmasıdır. Son yıllarda, bu konuda mesafe de alınmıştır.
Zaman zaman Din Görevlilerinin dini bilmediği ve anlamadığı gibi ileri sürülen iddialar maksadı aşmakta, yanlış anlamalara sebep olmaktadır. İyi ki Din Görevlisi arkadaşlarımız vardır. Devletin bekâsı, vatanın bütünlüğü, milletin birliği için; Din Görevlisi arkadaşlarımız günün kasko sigortasıdır. Kendilerine kolaylıklar ve başarılar dilerim. İl ve ilçe Müftülerimizin, Din Görevlisi ve Kuran kursu öğreticisi arkadaşlarımızın büyük bir gayretle çalıştıklarını biliyoruz. İçlerinden üç-beş tane defolu olanlar varsa, elbette onlar örnek teşkil etmeyecektir. Diyanet İşleri Başkanlığı Müfttişleri ve İllerde görev yapan Murakıp arkadaşlar, defolu görevlileri teştilattan temizlemektedirler.
Diyanet İşleri Başkanlığının hizmetleri ve varlığının ne anlama geldiği konuda Samsun İlimizi örnek gösterebiliriz. İl Müftümüz Seyfullah Çakır hocamızın çalışma metodu; teşkilatın örnek alması için hazır fırsattır. Her kademedeki toplum katmanlarıyla olan ilişkileri, emri altındaki görevlilere yaklaşımı, üstü olan amirleriyle olan diyaloğu, basınla olan münasebetleri; hizmetteki başarısının sırrıdır. Din Görevlisi arkadaşlarımızın haklarını savunan ve Peygamber mesleğini yapan her görevliye itibar edip, kucak açan Müftümüzü tebrik ederiz. Çalışan ve emekli olan müftülerimizin, sayın müftümüzü bir çok konuda örnek almalarını tavsiye ederken, Diyanet İşleri Başkanlığımızın Samsunumuzu örnek göstermesini teklif ediyoruz.
Samsun Müftülüğünce, özellikle; 4-6 yaş, gençler, engelliler, bayanlar ve yaşlılar konusunda yapılan çalışmalarının ansiklopedik değere sahip olduğunu düşünmekteyiz. Sayın müftümüzün ve çalışma arkadaşlarının bu başarıları halk tarafından da takdir görmektedir. Samsunun neredeyse her yerinde söz konusu hizmet ağı kurulmuş ve kurumsallaşmış bir şekilde yürütülmektedir. Sayın müftümüzün koordinesi, takibi ve denetimiyle son derece başarılı bir şekilde yürütülen bu hizmet gerçekten sahaya mührünü basmakta, imzasını atmaktadır.
Müftülerimiz ve Din Görevlisi arkadaşlarımız; insanımıza ve dinimize hizmet eden, dinimizi en doğru bilen ve anlayan kardeşlerimizdir. Eksikliklerin telafisi için, Eğitim Merkezlerinde; kaliteli ve yerinde eğitim verildiğini de görmekten memnuniyeti duymaktayız. Basına yansıyan cemaat kavgalarını görünce; teşkilatımızın ve Din Görevlisi arkadaşlarımızın önemini daha iyi anlamaktayız. Din görevlilerinin dini bilmediklerini ve doğru anlamadıklarını söylemek; ya ısmarlama bir cümledir, ya bir yerlere mesajdır, ya da "biz de burdayız" demektir ki, hangi sayiklerle söylenirse söylensin maksadı aşmakta, hakikati ifade etmemektedir.
Sosyal medyada, imamların dini bilmediği konusunda gördüğüm bir röportaj, böylesi bir değerlendirme yapmayı gerektirmiştir. İmamların bazı konularda yetersizliğini söylemek başka bir şeydir, dini bilmediklerini ve doğru anlamadıklarını söylemek daha başka bir şeydir. Nedense din üzerinden tarif ve eleştiri yapanlar, dinin; adalet, merhamet, paylaşma, yardımlaşma gibi ana hizmet alanlarını değil de, yemek-içmek, fakirlik-zenginlik, gibi sirke-sarmısak örnekleriyle topluma mesaj vermeye çalışmaktadırlar.
Toplumun eğitim seviyesi yükselmiş, insanlar önlerine konulan hizmetin kalitesinin değerlendirecek mesafeyi çoktan aşmıştır. Din Görevlisi arkadaşlarımız da büyük ölçüde kendilerini yetiştirmiş, neredeyse tamamı üniversite bitirmiş,bir kısmı akademik çalışma bile yapmıştır. İmamlarımızı eleştirenler; haklı eleştiri yapma pozisyonunda olurlarsa, elbette biz de görüşlerine saygı duyar, katkı sağlarız. Ancak, sorumluluk makamında yıllarını geçirmiş olanların, yazımıza konu yaptığımız eleştiride bulunmaları izaha muhtaçtır.
Din Görevlisi arkadaşlarımız; vatanın bekçileri, milletin sözcüsü, devletin gardiyanlarıdır. Her bir Din Görevlisi arkadaşlarımızı gönülden tebrik eder, çalışma ve hizmetlerinde başarılar dilerim. Varsa eksiklikleri tamamlanmasını biz de isteriz, yetersizlik olan konularda kendilerini yetiştirmelerini elbette bekleriz. Ama, hiçbir Din Görevlisi arkadaşımıza "dini bilmez ve doğru anlamaz" diyemeyiz ve dedirtmeyiz. Arkadaşlar; yanınızda, yakınınızda ve arkanızdayız. Güzel hizmetler yaptığınıza şahidiz. Samsunumuzu bu konuda örnek olarak işaret ediyoruz. Başarılı çalışmaları nedeniyle sayın müftümüz Seyfullah Çakır hocamızı da tebrik ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR