10 Soruda ‘Tam Gün Yasası’

10 Soruda ‘Tam Gün Yasası’
Sağlık Bakanlığı'nın sağlık çalışanları için uygulamaya başlattığı 'Tam Gün Yasa Tasarısı' hakkında Samsun Tabipler Odası Başkanı'nın görüşlerini aldık

M.Özdemir: TTB ”Tam Gün Yasa Tasarısı”na karşı mıdır, desteklemekte midir?

Dr. Şahan: TTB'ye göre (her ne kadar adında yer alsa bile), ortada bir Tam Gün Yasa Tasarısı yoktur. Mevcut tasarıyı böyle adlandırmak konuyu tümüyle çarpıtmaktır. TTB bu tasarıyı reddetmektedir.

M.Özdemir: Bu yasa tasarısı “tam gün” tasarısı değil ise nedir?

Dr. Şahan: Bu yasanın doğru adı “Hekim İşgücü Piyasası Düzenleme Yasası” olmalıdır.

M.Özdemir: Bu tasarı ile nasıl bir hekim işgücü piyasası düzenlenmektedir?

Dr. Şahan: İş gücü piyasası, “piyasa” koşullarında çalışanları tek başına ve güçsüzleştirerek daha düşük ücretle istihdam etmek için oluşturulan ortamdır. İşgücü piyasası ile ilgili düzenlemeler; emeğin karşılığını vermek ve böylece nitelikli hizmet sunumunu sağlamakla ilgilenmezler. Hekim İşgücü Piyasası Düzenleme Yasası, hekimleri piyasacı sağlık sisteminde piyasa dinamikleriyle çalışmaya zorlar ve bu başarılınca (piyasa gözüyle) önemli bir maliyet unsuru azaltılmış olur.
Hekim emek gücü sağlık alanında sayısal ve nitelik açıdan önemli bir gruptur. Türkiye'de yaklaşık 110 bin hekim vardır. Bu sayının yaklaşık 90 bini kamuda, 20 bini ise tamamen özelde çalışmaktadır. Kamuda çalışan 90 bin hekim içerisinde yaklaşık 20 bininin yarı zamanlı çalıştığı tahmin edilmektedir (muayenehane, kurum hekimi, işyeri hekimliği gibi). Üniversitede özel muayene/ameliyat yapan ama ayrıca bir muayenehanesi olmayan hekimler buna dahil değildir.

M.Özdemir: Tasarı yasalaşırsa ne gibi sonuçları olur?

Dr. Şahan: Özlük hakları kaybı, niteliksiz hizmet, eğitim için daha da azalan zaman, hekim niteliğinin düşmesi, sağlık hakkının tamamen gözden çıkarılması ve çalışanların sağlığının bozulması gibi sonuçlar gündeme gelecektir.

M.Özdemir:Tasarı hekimlerin çalışma koşullarını nasıl etkileyecektir?

Dr. Şahan: İnsanca yaşanacak bir özlük hakkı düzenlemesi içermemektedir. Daha uzun süre ve daha yüksek tempoyla çalışma ile çalışanların sağlığını bozacaktır. Tasarı günlük 8 saatlik mesainin üzerine aylık 130 saat nöbet, 120 saat icap nöbeti tutturup parasını ödeyeceğini, aylık 160 saatlik normal çalışma süresinin üzerine 250 saat de fazla çalıştıktan sonra daha da fazla çalıştırabileceğini, ancak bunun parasını ödemeyeceğini söylemektedir! Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) sözleşmeleri herhangi bir meslek mensubunun fazla çalışmasının yılda 270 saati aşamayacağını söylüyor. Tasarı bir parça başı hizmet (hizmet başı ödeme) anlayışı ile çalışma barışı daha da bozulacaktır. Rekabet ve yabancılaşma, ekip hizmetinin var olduğu kadarının da bozulmasına yol açacaktır.
Piyasa koşullarında iyice yıpranmış olan mesleki değerler performans ödeme sistemi koşullarında “ne kadar tetkik/ ameliyat o kadar kazanç” anlayışıyla iyice tükenecektir.
Tıp fakültelerinde öğretim üyelerinin özlük hakları büyük ölçüde sağlık hizmeti sunumuna bağlanmaktadır. Bu durum tıp eğitiminin bütün aşamalarını (tıp öğrencisinin ve uzmanlık öğrencisinin eğitimi, sürekli mesleki gelişim etkinlikleri vb.) olumsuz etkileyecektir.
Bu tasarı ile araştırma süreçlerinden bahsetmeye bile gerek yoktur. Tıbbi araştırmalar yok sayılmaktadır. Hekimlerin kamuda düşük ücretle istihdamı demek (ki bugün böyledir ve daha da düşürülmek istenmektedir) kamu/özel bütün hekimlerin, sağlık alanındaki bütün çalışanların ücretinin düşürülmesi demektir.

M.Özdemir: Tasarı vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımını nasıl etkileyecektir?

Dr. Şahan: Tasarının halka verilen sağlık hizmetini iyileştiren, toplumun sağlık durumunu bütüncül olarak gözeten herhangi bir yanı yoktur. Halkın sağlık hizmetlerine ücretsiz ulaşmasını sağlamayacaktır. Tasarı prim ödeyemeyenlerin sağlık hizmeti alamamasına, sağlık sigortası primi ödeyebilenlerin her sağlık hizmetini alamamasına, cebinden ilave para ödeyemeyen sigortalıların hizmete ulaşamamasına özel hastanelerin cebinden para ödeyen kişilerin gittiği bölümler ile parası olmayan sigortalıların gittiği bölümleri ayırmasına seyirci kalmaktadır. Hatta bütün bunları yaratan nedenleri çoğaltmakta, pekiştirmektedir. Hastaların sağlığı tehlikeye atılmaktadır. Hekimin çalışma koşullarını nitelikli hizmet sunumu açısından (saat, nöbet, olanaklar vs) düzenlemeyen girişimler, uzun süre çalışmayı ve niteliksiz hizmeti doğurur. Tasarıda yer alan düzenlemeler performans sistemi üzerinden bunu getirmektedir. Bu durum hasta haklarını/sağlık hakkını doğrudan tehdit eder.
Yukarıda saatler üzerinden belirtilen fazla çalışma süresi göz önüne alındığında bu koşullarda çalışan bir hekimin güvenli, nitelikli sağlık hizmetini verebileceğini söylemek günde 20 saat araç kullanan bir sürücünün kaza yapmayacağını iddia etmektir. Artık hekimler çok daha uzun süre çalışacak ve daha çok hata yapma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

M.Özdemir: Tasarıda neden zorunlu sigorta yer almaktadır?

Dr. Şahan: Yukarıda söylenen gerekçeler göz önüne alındığında amaç sigorta piyasasını canlandırmaktır. Çünkü ne hata oluşmasını önlemek için gerekli önlemler alınmakta, ne de komplikasyon dahil bir nedenle zarar gören hastaların zararlarını hemen tazmin etmek için çözüm getirilmektedir. Bir yandan da daha fazla hata yapacak hekim yetiştirmek için durmadan altyapısız tıp fakülteleri açılmakta, kontenjanlar artırılmaktadır.

M.Özdemir: Tasarı sağlık hizmetlerinin seyrini uzun vadede nasıl etkiler?

Dr. Şahan: Tasarı tedavi edici hizmetleri önceleyen bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Hekimlere verilecek döner sermaye tedavi edici hizmetlere odaklanmıştır. İlaç ve tıbbi malzeme dolayısıyla çok uluslu tekellere aktarılan kaynak artacaktır.

M.Özdemir: TBMM gündeminde olan Kamu Hastane Birlikleri'nin (KHB) “tam gün” tasarısı ile ilişkisi nedir?

Dr. Şahan: KHB mevcut hastanelerin birer işletmeye dönüştürülerek devlet yardımı almaksızın elde ettikleri gelirle hizmet sunmalarını öngörmektedir. SUT fiyatları üzerinden elde edilecek gelirle; maaş artı ek ödeme ve yatırım yaparak ayakta kalmak söz konusu olamaz. Bu nedenle çalışanların sözleşmeli, güvencesiz ve düşük ücretle uzun süre çalıştırılması gerekecektir. İşte Kamu Hastane Birlikleri Yasası'nın yaşama geçebilmesi ve bu koşullarda çalışabilecek hekimler bulabilmesi “tam gün” tasarısı ile mümkün olabilecektir. Tersten söylersek Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısıyla birlikte “tam gün” yasası da gerçekleşmiş olacaktır. Hatta ayrı bir yasaya gerek bile kalmayabilecektir. TTB, Kamu Hastane Birlikleri Yasası'na da karşıdır.

M.Özdemir:TTB tam gün tasarısı ile ilgili olarak bugüne kadar ne yaptı?

Dr. Şahan: TTB tasarı ilk gündeme geldiği 2-3 yıl öncesinden bu yana süreçle yakından ilgilidir. Hemen bütün tasarıları inceleyerek görüşlerini basın toplantısı ve açıklamalarıyla kamuoyu ile paylaşmıştır. Son 1 yıllık süreçte yapılanlar, kısaca şöyledir:
2008 Mart'ında gündeme gelen taslak, bütün uzmanlık dernekleri ve üniversitelere gönderilmiş, gelen görüşler çerçevesinde “Sözde Tam Gün ve Kölelik Çalışma Düzeni” broşürü hazırlanmış, yetkililerin yanı sıra kamuoyu ile paylaşılmıştır. Afişler hazırlanarak, tabip odaları aracılığıyla dağıtılmıştır. Haziran 2008'de TTB'nin tasarıya kurumsal karşı çıkışının yanı sıra, hekimler nezdinde bir referandum düzenlenmiş ve sonuçları paylaşılmıştır. Süreç boyunca onlarca panel ve toplantı düzenlenmiştir. TTB hekim özlük haklarını öncelemesi nedeniyle Ekim 2008-Mart 2009 arasında çalışma koşulları ve ücretlerimiz, nöbetlerimiz başlığında bir faaliyet yürütmüş, somut taleplerini yetkililer ve kamuoyu ile paylaşmıştır. Çok sayıda afiş, broşür, toplantı yanı sıra binlerce imza toplanmış ve temsilcilerin katıldığı bir yürüyüşle Başbakanlığa verilmiştir.
2008 sonunda yeni bir taslak tartışılması üzerine hem Merkez Konseyi hem TTB Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (UDEK) uzmanlık dernekleri ile değerlendirme yaparak görüşlerini kamuoyuna duyurmuştur. 27 Mart 2009 tarihinde “Tıp Eğitiminde Kriz” toplantısı yapılarak öğretim üyeleri ile birlikte “tam gün” tasarıları başta olmak üzere değerlendirme yapılmıştır.
2009 Mart itibarıyla yerel seçim sonrası yeni bir tasarının başbakanlıkta görüşülmesi bilgileri üzerine 8 Nisan 2009'da Sağlık Bakanlığı'nca gönderilen tasarı, 11 Nisan 2009 TTB Başkanlar Toplantısı'nda tartışılmış ve yapılacaklar kararlaştırılmıştır. 13 Nisan 2009 tarihinde YÖK Başkanı ile görüşülmüş, 27 Mart 2009 toplantısı ışığında “tam gün” tasarısı dahil olmak üzere görüşlerimiz aktarılmıştır. 22 Nisan 2009 tarihinde tabip odalarına yapılan genelge ile yapılacaklar iletilmiştir.
5 Mayıs 2009'da TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl ile görüşülmüş, her ne kadar yasa tasarısı meclis gündeminde olmasa da hekim sayısı, tıp eğitimi başta olmak üzere görüşlerimizi komisyon üyelerine aktarmak için randevu talebimiz iletilmiştir.
14 Mayıs 2009'da Sağlık Bakanı ile görüşülerek tasarıyı uygun bulmadığımız belirtilmiş, taleplerimiz aktarılmıştır. Tasarının kamuoyuna yansıyan biçiminin tıp fakültesi öğretim üyeleri üzerinden olması da göz önüne alınarak, 12 Haziran 2009 tarihinde Ankara'da ağırlıklı olarak tıp fakültesi öğretim üyelerinin katılmasının hedeflendiği bir toplantı programlanmıştır.
12 Haziran toplantısı öncesi, halen, tıp fakültesi olan iller başta olmak üzere forum tarzında buluşmalar gerçekleştirilmektedir. Önümüzdeki günlerde TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirilecektir. Tabip odalarınca yapılan toplantı, broşür vb. çalışmaların yanı sıra milletvekilleri ile tasarıya ilişkin değerlendirmeler paylaşılacaktır. 12 Haziran 2009 toplantısında ortaya çıkan etkinlik takvimi hızla yürürlüğe konulacaktır. 26-27 Haziran 2009 tarihinde gerçekleşecek olan 58. TTB Genel Kurulu'nda süreç değerlendirilerek, programlanacaktır.