Ailenizin sırdaşı aile hekiminiz
sırdaşları olarak görüyorlar ve aile içinde bile paylaşmadıkları sırlarını hekimlerine anlatıyorlar'' dedi.
Bozkurt, aile hekimliği uygulamasının Türkiye'de artık yerleştiğini ve insanların bu uygulamaya tamamen adapte olduklarını belirtti.
İnsanların aile hekimlerini, ailelerinden biri olarak gördüğüne değinen Bozkurt, hekim olmanın yanı sıra hastalarının sırdaşı olduklarını ifade ederek şunları söyledi:
''Hastalar, bir süre sonra aile hekimlerini, sırdaşları olarak görüyorlar ve aile içinde bile paylaşmadıkları sırlarını hekimlerine anlatıyorlar. Zamanla hekimi benimsiyorlar, bütün özel sırlarını sizinle paylaşıyorlar. Alenin pek çok özelliğini siz biliyorsunuz. Küçük çocuk ne yapmış, genç delikanlı neyle meşguldür, okula gider mi, genç kızın flörtü var mıdır bütün bunlardan artık haberdar oluyoruz. Ailenin bir ferdinden de öte, bir sırdaşı oluyorsunuz. Aile fertlerinin birbiriyle paylaşmadığı sırları öğreniyorsunuz.''
Çocuk hastaları tarafından ''Özden abla'' diye çağrılan Bozkurt, hastalarının kendisi için yaptığı resimleri de odasında oluşturduğu panoda, sergilediğini söyledi..
Çocukların ilk zamanlar muayene olmaya gelmediklerini, doktordan korktuklarını ifade eden Bozkurt, onlarla sık sık görüşerek kendisine alışmalarını sağladığını aktardı. Hastalarla iyi iletişim kurmanın önemli olduğunun altını çizen Bozkurt, şöyle devam etti:
''Çocukların genellikle bir hekim korkusu vardır, daha doğrusu çocuklar kendilerine dokunulmasını istemezler, biz de onlara dokunmadan muayene etme şansına sahip değiliz elbette. Başlangıçta çok korkan bir kaç çocuğum olmuştu. Bunu kırmak için annelerinden, onları sadece hasta oldukları zaman değil, sağlıklı olduklarında da sağlık ocağına getirmelerini, en azından sağlık ocağının önünden geçerken uğrayıp merhaba demelerini istedim. Onlar da öyle yaptılar. Hasta olmadan gelen çocuklara sadece balon verip evlerine gönderdim. Böylece çocuklarla olan diyaloğumuzu arttırdık.''
Küçük hastalarının kendisine alışması için onlara çeşitli oyuncaklar verdiğini aktaran Bozkurt, ''Muayeneye gelen çocuklara balon veriyorum. Çünkü çocukların en çok sevdiği oyuncak balon. Anneler, ev hep balon doldu demeye başladı. Buraya gelip benden bir şey almak onları çok mutlu ediyor. Bir süre sonra çocuklarla son derece güzel bir iletişimimiz oldu. Benden başka hekime muayene olmak istemeyen birçok çocuğum var artık'' diye konuştu.
Hastalarının sevgilerini yaptıkları resimlerle, kendisine gösterdiğini ve çocuk hastalarının yaptığı resimleri odasında oluşturduğu panoya astığını, bu gören çocukların da mutlu olduğunu ifade eden Bozkurt, şunları kaydetti:
''Çocuklar sevildiklerini hissediyor ve bunun karşılığını vermek istiyor. Benim çocuk hastalarım bunu kendi emekleriyle yaptıkları resimlerle gösteriyor. Sude isminde bir çocuk hastam bir gün bir resim yapıp bana hediye etti. Ben de onun büyük bir kağıda yaptığı resmi odamın duvarına astım. Bunu gören diğer çocuklar da resim yapmaya başladı. Başlangıçta çocuklar büyük sayfalara resimler yaparak getirdiler. Bu resimler çok yer kapladığı için resim yapmak isteyen çocuklarıma küçük not kağıtları verdim. Gelen resimleri odamızdaki panoya astık. ''
Yapılan resimlerin çoğunda, 'Özden abla seni çok seviyoruz', ' Canım Özden ablam' gibi sevgi sözcüklerinin olduğunu belirten Bozkurt, ''Onlar kendi gönüllerinden kopan şeyleri bana vermek istediler. Resimlerin bir kısmında sevgi sözcükleri de var. Bunlar aslında çocukların kendilerini sevgi sözcükleriyle ifade ettiklerini gösteriyor. Bu pano çocukların ifadelerini özgürleştirdi diyebiliriz. Çocuklar, yaptıkları resimle bir şeyleri ifade edebileceklerini gördüler. Bu onları mutlu ediyor, buraya gelme isteklerini arttırıyor. Doktor korkularını yenmelerini sağlıyor'' diye konuştu.
Eskiden çocuğunu doktora götürmekte zorlandığını ancak bu durumun artık değiştiğini ifade eden Neriman İnan ise, ''Özden hanım çocuklarımızla yakından ilgileniyor. Çocuklar onu tanıyorlar, seviyorlar. Artık doktora gelirken korkmuyorlar, severek doktora geliyorlar çünkü Özden hanımı çok seviyorlar. Buraya geldiklerinde karşılaştıkları güler yüz, sıcak gülümseme korkmamalarını sağlıyor. Artık doktordan korkmuyorlar'' dedi.
Bozkurt'a ''Doktor abla'' ya da ''Özden Abla'' diye seslenen 7 yaşındaki Ahmet Karakoç da, doktorların korkulacak kişiler olmadığını öğrendiğini ifade etti ve şunları söyledi:
''Özden ablayı çok seviyorum. Çünkü o da bizi seviyor. Doktora geldiğimizde hiç canımızı acıtmıyor. Bize balon veriyor, bizimle konuşuyor. Biz de ona resim yapıyoruz, sonra o bizim resimlerimizi asıyor. Ben artık doktordan korkmuyorum.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.