Anne babalar çocuklarının hayatlarına gereğinden çok müdahale ediyor

Anne babalar çocuklarının hayatlarına gereğinden çok müdahale ediyor
Gençlerin anne babalarından en büyük beklentisi sakinlik. Makul tepkiler gösteren, sakin cevaplar veren, gencin duygu ve düşüncelerini dinleyen anne babalar ergenlik çağındaki çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurabiliyorlar.

Genç kuşağın ve ebeveynlerin günümüzde yaşadığı sorunları; üç temel güçlük alanı, üç temel farklılık ve ilişkilerde üç temel ihtiyaç başlığı altında toplayan Doç. Dr. Kemal Kuşçu, Eyüboğlu Eğitim Kurumları İlkbahar Veli Sempozyumu'nda yaptığı konuşmasında "Dünya genelinde kaynaklar son 30 yılda büyük bir hızla arttı. Bunun sonucunda insanlar daha çok hayal kuruyor ve buna bağlı olarak beklentiler de artıyor. Beklentiler karşılanamadığında ise tatmin olamama, hayattan keyif alamama gibi durumlar ortaya çıkıyor." dedi.

“Çocuklarımıza kendilerini teskin etme şansı vermiyoruz.”

“Türk insanı kendini kötü hissetmekten çok korkuyor. Bu nedenle de anne babalar çocuklarını korumak adına onların hayatlarına sıkça müdahil oluyor. Bu tutum ise çocuğun gelişimini son derece olumsuz etkiliyor. Çocukların somut gerçeklikle karşılaşmasına izin vermeden ve kendilerini teskin etmeden hayatlarına müdahale etmek, çocuğun gelecekte sağlıklı ve mutlu bir hayat kurmasını engelliyor.Gençlerin anne babalarından en büyük beklentisi sakinlik. Makul tepkiler gösteren, sakin cevaplar veren, gencin duygu ve düşüncelerini dinleyen anne babalar ergenlik çağındaki çocuklarıyla daha sağlıklı iletişim kurabiliyorlar.Çocuğunuza herhangi bir konuda öneride bulunacaksanız ya da onu uyarmanız gerekiyorsa lütfen bunu samimi ve sağduyulu bir biçimde yapmaya çalışın. Onu bir başka arkadaşı ya da yaşıtıyla asla kıyaslamayın.”

Ergenlikte ilk aşk, ilk heyecan: Flört

Sempozyum kapsamında ayrıca Eyüboğlu Eğitim Kurumları Psikolojik Danışmanları da sunumlar gerçekleştirdi. Psikolojik Danışman Işık Dondurucu “Ergenlikte ilk heyecan, ilk aşk: Flört” başlıklı konuşmasında insan yaşamında ilklerin önemine vurgu yaparak çocukluk aşklarının kimlik bulma yolundaki en önemli adımlardan biri olduğunu söyledi. İletişimin temelinin ailede başladığını belirten Işık Dondurucu, “Çocuk yaştan itibaren, anlamlı bir ilişkide “Ben önemliyim ama sen de önemlisin.” gibi değerlilik duygusu büyük önem taşır. Ergenlik döneminde flört, ergenin kişiler arası ilişkileri ve sosyal rolleri denemesine yol açar ayrıca ergenin kendisi ve karşı cins hakkında çok şey öğrenmesini sağlar. Ergenlikte flört; birlikte ders çalışmak, el ele tutuşmak, telefon ya da internet üzerinden sıkça konuşmak gibi masum şeyler içerebilir.” dedi.

Her yıl 5 milyon aile sınav kaygısından etkileniyor.

Psikolojik Danışman Meral Öndemir ise “Ben mi kaygılıyım yoksa annem ve babam mı?” başlıklı konuşmasında önemli bir konuya dikkat çekti. Her yıl yaklaşık 2,5 milyon öğrencinin lise ve üniversite sınavlarına girdiğini belirten Meral Öndemir, “Bu sınavlara hazırlığın en az iki yıllık bir süreyi kapsadığı düşünülürse, her yıl 5 milyon aile doğrudan veya dolaylı olarak sınavın ve sınav kaygısının doğurduğu sonuçlardan etkileniyor.” dedi. Dünya genelinde sınav kaygısı oranı yüzde 25-30 arasındayken, Türkiye'de bu oranın yüzde 65-70'lere çıktığını belirten Meral Öndemir, ailelerin çocuklarının sınava hazırlık sürecinde takınacağı olumlu tutumun aynı zamanda çocukların hayata hazırlanma sürecine destek olması anlamına geleceğini de belirtti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.