Aşçıların zorlu Ramazan sınavı

Aşçılar, yemeklerin lezzetli olmasına çok dikkat eden ve bir an olsun kazanların başından ayrılmıyor. 36 senelik aşçılık yapan Ahmet Güngör, hem sıcak, hem de lezzetli yemeklerin kokusuyla mücadele ediyor. Yemeğin pişirilmesinden, dağıtımına kadar yaşanan koşuşturmaca ise dikkatlerden kaçmıyor.

Samsun’un Havza ilçesinde lokantası olan Ahmet Güngör mesleğe başladığı zaman, lokantaya gitmemek için annesinin gittiği günlük tarlasında çalışmaya karar vermiş. Ancak, çavuşun erkek çocukları tarlaya almadıkları için mecburen babasının ayarladığı lokantaya önce bulaşıkçı olarak başlamış. O zamanlar 10 yaşında olan Güngör, hafta içi de okula gitmeye devam etmiş. Güngör, bulaşıkçılıkla başladığı lokantacılık hayatında 36 senede ustalığa geçişini böyle anlatıyor.

Güngör, "Ramazan ayında lokantalarda bir ay dinlenme fırsatımız oluyor bu ayıda sahur, iftar yemekleri ile dolu geçiriyoruz. On bir ayın sultanı Ramazan’ın bizlere manevi açıdan etkisi daha çok olduğunu dile getiren Güngör, İftar da ve sahurda vatandaş ile iç içe sıcak ve samimi olunuyor. İftar programlarını düzenleyen kişiler yaptıkları güzel davetler ile vatandaşları bir araya topluyor ve bizlerde bu sayede eşimizi, dostumuzu görmüş oluyoruz." diye duygularını dile getiriyor. 

RAMAZAN’DA EVE AÇ GİTTİĞİM GÜNLERİM OLDU

Yaptığı yemeklerden yiyemediği günlerin olduğunu söyleyen Güngör, bir anısını şöyle paylaştı: "Bir vatandaş, 750 kişilik bir iftar menüsü hazırlamamı söyledi. Biz de ona göre hazırlığımızı yaptık, servisimizi açtık ve servise başladık Ama, beklentinin üzerinde bir katılım gerçekleşince biz kepçe başı düşen yemek miktarını azalttık, 750 kişi oldu bin kişi yemeği tam verdik kılı kılına. Dedim ki Whadi bismillah orucumuzu açalım.' Bismillah orucumu açacağım da baktım ki, bir dilim ekmek dahi kalmamış. Eve gittim ve 'hanım yemek var mı?' 'Sen iftara gittin aç mı kaldın?' dediği günler oldu." CİHAN