BDP'den Erdoğan'a: Üzerimize düşeni yapmaya hazırız
BDP'li milletvekillerinin ortak görüşü: Henüz geç değil. Üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Başbakan isterse iklim değişir.
YENİ BİR UMUT OLABİLİR
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan: Sakık'ın oğlunun vefatıyla başlayan diyalog, yeni bir umuda dönüşebilir. Yeni bir adım atmak gerekiyor. Bir insan, bir birey ve bir milletvekili olarak bu yeni adım için elimden geleni sonuna kadar yapmak istiyorum. Bu ülkede yaşayan herkes için bir gün bile önemli. Başbakan yapması gerekenleri henüz yapmış değil. Ne engelliyor bilmiyoruz. Giderek sertleşiyor. Silahları susturmak için atılabilecek adımları atmak için henüz geç değil. Başbakan isterse iklim değişir. Öncelikle bu öfke dilini değiştirmemiz gerekiyor. Başbakan Erdoğan, köy isimlerini değiştireceğini söyledi, değiştirmedi. AK Parti, yeni anayasayla ilgili Uzlaşma Komisyonu'nda eşit yurttaşlık konusunda hala net bir tavır sergileyemiyor. Anadilde eğitim talebimiz karşılık bulmadı... Yaklaşık 14 aydır İmralı'ya giden koster bozuk denilerek görüşme yapılamıyor. Kürt hareketinin legalleşmesi için siyaset kanallarının açık olması gerekiyor. BDP'ye ve muhalefet partilerine de görev düşüyor.
BU CÜMLE BÖYLE BİTMEMELİ
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan: Sırrı Sakık, evlat acısı yaşarken Sayın Başbakan nezaket göstererek telefon açmıştır. Sırrı Bey, Kürt sorunundan kaynaklı olamasa da gözlerinin önünde kaybettiği oğlunun derin acısını yaşamaktadır. Bu görüşmede 'akan kanın durması ve evlat acısına son verilmesi için' Sakık'ın dile getirdiği ifadeler son derece önemlidir. Ancak Başbakan, 'ben elimden geleni yaptım, ama cevap alamadım' diyerek çözüm konusundaki sorumluluğunu bir kenara bırakamaz. Bu cümle böyle bitmemeli... Akan kanın durması için Başbakan'ın atacağı olumlu adımlar, Türkiye kamuoyundan büyük destek görecektir. Kürt sorunu operasyonlarla çözülmüyor. Anadilde eğitim hakkının sağlanması, Erdoğan'a hiçbir şey kaybettirmez. Aksine kazandırır. Başbakan'ın 1 Ekim tarihinde yapacağı yeni yasama yılı konuşması, barış için elele vermemize fırsat olmalı.
BARIŞ İÇİN HÂLÂ ŞANS VAR
Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk: Kimse, 'elimden geleni yaptım, bu kadardır' diye düşünmemeli. Barış için hala bir şans var. Bu ölümlerin sorumluluğu bütün siyasilere aittir. Gelinen nokta göstermiştir ki sorun Kürtçe TV kanalı açmakla, ya da Kürtçe seçmeli ders getirmekle çözülmüyor. Kürt sorunu, Kürtler dışlanarak çözülemez. Müzakere bittiğinde şiddet başlar. Oslo süreci bu ülkenin dönüm noktasıdır. BDP, Kürt sorununun doğrudan muhatabıdır ama tek aktörü değildir. Başbakan Erdoğan 'yeter artık, bu savaş bitsin' diyebilmeli. Gerçekçi bir çözüm sunarsa, biz de destek sunarız. Başbakan, BDP'yi sürekli dışlıyor. Kürt sorununu çözmek Başbakan Erdoğan'a çok şey kazandırır. Kürt sorununu kim çözerse tarihe geçer. Bir ülkenin gerçek lideri olur.
Başbakan'ın sözleri tavsiye ve beklenti
- AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu: Diyalogsuz çözüm olmayacağı gibi, karşılıklı iyi niyet de şart. Tek tarafın çabasıyla olmaz bu iş. Sayın Sakık'ın evlat acısını yaşamış bir babanın hassasiyetiyle kurduğu cümleler, empatinin de ta kendisidir. Karşılığı olmayan bir şekilde çaba harcamak veya bir kişinin çabasıyla çözüm bulmak mümkün değil. Bu sorunun çözümü için herkes elinden geleni yapacak ve mesajlarını bu yönde verecek. Sayın Başbakan'ın, Sayın Sakık'la görüşmesinde söyledikleri de bir tepkinin ötesinde bir tavsiye ve beklenti niteliğindedir. Sayın Başbakan bir anlamda, 'Biz elimizden geleni yapmak istiyoruz ve karşılık bulmayı bekliyoruz' diyor. Umarız bu sözler karşılık bulur. BDP, bugüne kadar çözüm için siyaset üretmekte çekingen ve yetersiz kalmıştır. Yaptığı şey, sadece muhalefet etmektir. Diyaloğun sürdürülmesi ve çözüm üretilmesi bakımından çaba göstermeleri gerekir. İç savaş tehlikesi yok ama PKK'nın çabası bu yönde. Ancak bugünkü stratejisiyle karşılık bulma şansı yok.
Samimi değiller
- AK Parti Kütahya Milletvekili İdris Bal: Burada meselenin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu anlaşıldı. İşin içinde başka yapılanmalar olduğu, başka kazançlar peşinde koşulduğu net şekilde ortaya çıktı. BDP kanadının serzenişleri bu anlamda samimi değil. Demokratik ülkelerde siyasi partiler bir bölge için değil, ülke için kurulur. Şiddetle de arasına mesafe koyarak terörü meşrulaştırmaz. Karşınızda teröristle kucaklaşan bir parti varsa, burada kim adına adım atıldığına iyi bakmak lazım.
- Bizim partimiz, sorunun çözülmesi için 'Kimin, ne formülü varsa buyursun' diyor. Hastayı iyileştirecek hangi ilaçları varsa buyursunlar... İç savaş değerlendirmeleri konusunda, örgüt bunu istese de, vatandaş duyarlı davranıyor. Şükürler olsun, sağcısı, solcusu, AK Partilisi, CHP'lisi, MHP'lisi bu konuda çok duyarlı. Bu duyarlılık sürmeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.