Bir zamanlar Samsun'da Ramazan

Bir zamanlar Samsun'da Ramazan
Samsun'un Tarihi Bedestan Çarşısın'da 60'yıldır Esnaflık Yapan (80) Yaşındaki Ahmet Kuru ve Yakub Semiz'bizleri 50 yıl öncesin'deki ramazan ayına götürerek eski dönemde Samsun'da Ramazan ayının nasıl geçtiğini anlattı.

Denge Gazetesi olarak herdün değişik konularla siz değerli okurlarımızın karşısına çıkmaya devam ediyoruz. Bugünku konumuz bundan 50'yıl önce samsun'da yaşanan Ramazan ayı nasıl ve hangi çoşkularla kutlanır, insanlar ramazan ayında negibi faliyetlerle uğraştığını merak ederek bunun en yakın tanıkları olan tarihi bedestan çarşısında yıllardır esnaflık yapan,(80) yaşındaki Ahmet Kuru ve Yakup Semiz ustalarımıza sorduk,Yakub ve Ahmet Usta bizleri bundan 50'yıl önceki Samsun'da yaşanan Ramazan ayına yolculuğu çıkararak bakın nasıl anlattılar.
YAKUP USTA VE AHMET USTA ESKİ GÜNLERİ YAD ETTİ
Bir yandan elindeki işi yapmaya gayret gösteren (80) yaşındaki Ahmet Kuru, diğer taraftan ise bizlere 50'yıl önceki Samsun'da yaşanan ramazan ayını anlatmaya çalışıyor. Yılların vermiş olduğu yorgunluktan elinde tuttuğu iğneyi söküğe dahi iliştiremeyen Ahmet Amca, Samsun'da Ramazan ayı geldiğinde herkeste bir heyecan başladığını, ramazan ayı ibadetin en yoğun yaşandığı ay olduğu kadarda ramazan eğlenceleri ile de özellikle çocukların beklediği özel bir ay olduğunu anlatıyor. Cambazlar, hokkabazlar ,macuncular , kağıt helvacılar , karagöz ustaları , meddahlar , ortaoyuncular ramazan ayının arefesinde aranıp bulunur ve ramazan eğlenceleri haftalar önceden ayarlandığını söyleyerek derinden bir ahh çekip nerede o eski ramazan günleri diyerek gözleri dolmaya başlıyor.
BİR ZAMANLAR SAMSUN'DA RAMAZAN
Yine aynı tarhi çarşıda omuz omuza yıllarını veren Yakup Semiz ustamız'da sohbetimize katılıp oda bizlere eski günleri yad etmeye başlıyor. Uzun yıllar aynı çarşıda birlikte esnaflık yapan, Ahmet Kuru ve Yakup Semiz yıllarını bu çarşıda harcamışlar bazen kavga ettiklerini bazen'de bir kardeşten fakları olmadığını anlatan Yakup Amca, Mütavazi bir şekilde oda bizlere bundan 50'yıl önceki samsun'daki ramazan ayını anlatmaya başlıyor. Ramazan boyunca devlet önde gelenlerinin ve varlıklı kişilerin konaklarında halka açık iftar sofraları kurduğunu dile getiren Yakup Usta, Sofraya oturanlara diş kirası adı altında armağanlar ya da para verilirdiğini söylüyor. Akraba ve dostlar arasında ramazanın ilk haftasında habersiz iftara gitmek bir saygı belirtisi sayıldığına dile getiren Yakup Usta. Daha sonraki günlerde de büyükler, akraba ve dostlar iftara davet edidiğini söyledi. İftardan sonra erkekler dışarı çıkar, özellikle yaz aylarına rastlayan ramazanlarda eski Bedestan çarşısı, Saat Hane meydanı'nın daki açık hava'da bulunan çay ocaklarına gidilir, teravi namazına değin burada çubuk, nargile, kahve içilip sohbet edildiğini anlatan Yakup Usta şimdilerde bırakın böyle etkinliği oruç tutan dahi kalmadığını söylüyor. Yatsı ezanından sonra teravi namazı için camilere gidilir, namazdan sonra da ramazan şenlikleri yapılan yerler gezilirdi ve bu şekilde vakit geçirdiklerini bizlere anlattı.
ESKİ GENELEKLER YOK OLMAYA BAŞLADI
Yine eski topraklardan olan (80) yaşındaki Ahmet Ustamız'da bizleri 50'yıl öncesine götürerek bakın Samsun'da yaşan eski ramazanlar nasıl geçermiş.Ramazan şenlikleri yapılan yerler arasında özellikle,Yine bedestan çarşı etrafı direkler arası en canlı alanlardan bir tanesi olduğunu anlatan Ahmet Usta,kukla , Karagöz , orta oyunu gösterileri , bazı ünlü meddahların devam ettiği kahveler en çok ilgi gören eğlence yerleriydi. Sabaha karşı bekçilerin davul eşliğinde okudukları maniler sahuru haber verir, sahur yemeği yendikten sonra yatılırdı. Minareler arasında kurulan mahyalar da onbir ayın sultanının renkli öğelerinden birini oluştururduğunu anlatan Ahmet Usta. Eskiden ramazan aylarında iftar topu atılırdı, insanlar iftar vaktini televizyondan öğrenmezdi, onbir ay manken resimleri yayınlayıp ramazan ayında dindar kesilen gazetelere aldanmazdı, fakirlerin evine hiç kimse görmeden yiyecekler götürülür, yapılan iyilikler reklam edilmezdi, insanlar birbirleri ile sohbet eder televizyonun karşısına mıhlanmazlardı, çocuklar babaları ile birlikte teravi namazına gider, namazdan sonra macun , kağıt helva ya da horoz şekeri yenirdi.. Bayram sabahı bayram namazına gidilir dönüşte bayram şekeri alınırdı.. Bayramda el öpmeye gelen çocuklara bir mendil içinde şeker ve harçlık verilirdi.Ama şimdi her şey unutulmaya yüz tuttu.dedi.
Bekir DURAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.