Bitkilerin dilini konuşanlar

Bitkilerin dilini konuşanlar
Modern tıbbın temel taşlarını oluşturan ve binlerce yıldan bu yana insanlara bitkilerin dilini konuşarak alternatif tıp alanında hizmet sunan aktarlar, büyük ilaç firmalarının sektörün gelişimini engellediğini savunuyor


Bugün dünyada yaklaşık beş yüz bin tür bitki bulunmakta. Bunların sadece 20 bin türünden yararlanan ve özelliklerini bilen insanoğlu bu bitkilerin sadece 500 kadarını tarlavari imkanlarla yetiştirebiliyor. Aslında insanların bitkilerle tedavi olma süreci çok eskilere dayanmakta. Özellikle Çin, Hindistan, Mısır, İran, Yunanistan ve bazı Avrupa ülkelerinde çok eskiden beri bitkilerin hastalıklara karşı iyileştirici etkisi olduğu inancı mevcut. Günümüzde ise 20 bin tür bitkiden tıbbi olarak yararlanmaktadır. Doğal alanlardan toplanarak kullanılan bitkilerin kullanıldığı alanlarda oldukça geniş. Baharat, ilaç, sanayii, meşrubat, parfüm, şekerleme, kozmetik, diş macunu, ciklet, şifalı ve dinlendirici çay imalatı, esans ve daha bir çok alan. Kısaca bitkilerin hayatımızda girmediği alan yok.

TÜRKİYE ALTERNATİF TIPDA GERİ
Aslında Türkiye'de pek kıymeti bilinmeyen alternatif tıp tedavileri, Avrupa, ABD ve Japonya'da yaygınca uygulanıyor. Son zamanlarda basında şifalı otlarla ilgili haberler sıkça yer alsa da önemi hala yeterince anlaşılmış değil. Samsun halkı ise bu konuda biraz daha bilinçli. Normal tıbbi tedaviye destek amaçlı bitkisel tedaviden de yararlanıyor. Son dönemlerde ardı ardına açılan aktar dükkanları'da bunun en güzel ispatı olsa gerek. Bizde bu sektör içerisinde sekiz yıldan beri bulunan ve Samsun'un eskilerinden olan Fetih Baharata giderek sektörün son zamanlardaki durumu hakkında bilgi aldık.

'NİNEM BU İŞİN PİRİYDİ'
Tayyar Çelik 8 yıldan bu yana Samsun'un en eski ticaret merkezlerinden olan Gaziler Meydanı'nda bulunan dükkanında insanlara hizmet sunuyor. "Benim rahmetlik babaannem bu işin piriydi" diyerek başladığı konuşmasına, "Artık o değerli insanlar kalmadı. Benim bu mesleği seçmemde en büyük etkenlerden biri babaannemdi. 1960'lar yoksulluk ve sefaletin hüküm sürdüğü yıllardı. Şimdiki imkanlar nerde? İnsanlar bırakın ilaç almayı ayağına giyecek pabucu zor bulurdu. Ben o zamanlar çok küçüktüm insanlar devamlı babaannemin yanına gelirlerdi. Çocuk aklım almazdı, o zaman insanların babaanneme neden bu kadar hürmet ve saygı gösterdiklerini. Tabi şimdi daha iyi anlıyorum her şeyi. O zaman başımdan geçen ilginç bir olayı anlatmak istiyorum. Küçüktüm sekiz ya da dokuz yaşlarında. Kuzularımız vardı ve ben onları otlatmaya götürmüştüm. Kayalık bir yere geldiğimizde nasıl oldu anlayamadım kayalardan aşağı yuvarlandım. O zaman sağ elimin başparmağımın yan tarafı boydan boya yarıldı. Şuanda tahminen on dikiş atılması gereken bir yara oluştu. Hemen ninemin yanına gittim. Bana birçok ot ve balı karıştırarak hazırladığı merhemi sürdü. Aradan iki hafta geçmeden yaram iyileşti. Bunu şuanda modern tıp yapamaz diye söylemiyorum. Ama madem böyle bir şey yapılabiliyor neden insanlar burun kıvırarak bunu göz ardı ediyor. Benim aklımın almadığı nokta bu."

'İLAÇ FİRMALARI SEKTÖRÜN GELİŞMESİNİ İSTEMİYOR'
Tüm dünyada kullanılan bitkisel tedavi yönteminin bazı büyük ilaç firmaları tarafından gelişiminin engellediğini savunan Çelik, "Bu durum işin ehli olmayan insanlar tarafından yapılmasına zemin hazırlıyor. Neden birçok ülkede bulunan ve üniversitelerde bölüm olarak açılan bu dal bizim ülkemizde olmasın. Bir kaç kişi çıktı bu işi gerçekten bilimsel veriler eşliğinde yapmaya çalıştı. Baktım bu durumun hemen akabinde ulusal medyada kötüleyici haberler çıkmaya başladı. Bizim sektörümüz gerçekten bilgili olmayı gerektiren bir sektör. Normalde vücuda iyi gelen bitkisel bir çayı siz fazla oranda tüketirseniz yarardan çok zarar verir. Yani aynı ilaç gibi, nasıl ilaçta aşırı doz zarar veriyorsa bitkide de böyle."