Bu meslekler artık yok!
Bizde Denge Gazetesi olarak kaybolan mesleklerin neler olduğunu tekrar hatırlatarak siz okuyucularımızla paylaşıyoruz. Kimisi halen direniyor. Kimisi de tamamen ortadan kalkmış durumda...
Geleneksel Türk el sanatlarının tarihi çok eski devirlere, Orta Asya'ya kadar uzanır. Eskiden dikiciler, mesciler, pabuççular, yemeniciler, çizmeciler, çarıkçılar, semerciler, mumcular, yağcılar, sabuncular, urgancılar, kendirciler, cezveciler, bakırcılar, kavafçılar, demirciler, çilingirciler, oymacılar, marangozlar, bıçakçılar, hasırcılar, nalbantlar, saraççılar, keçeciler,kalaycılar,terziler vb. gibi sanat kollarının olduğu bilinmektedir.
ÇIRAK YETİŞMİYOR
Ancak bu sanatların çoğu kaybolmuş, günümüzde azalarak devam eden halıcılık, dericilik, keçecilik, semercilik, nalbantçılık, ayakkabıcılık, marangozluk, demircilik, bıçakçılık, bakırcılık, kalaycılık, sobacılık son temsilcilerinin elinde yürütülmekted. Bu sanat kollarını devam ettirecek çırakların olmayışı da kaybolmayı hızlandıran ayrı bir faktör.
TEKNOLOJİYE AYAK UYDURULAMIYOR
Bu sanatların her birilerinin önceleri arastaları, sokakları, pazarları var iken günümüzde yalnızca ayakkabıcıların ve tuhafiyecilerin siteleri bulunmaktadır. Bugün devam etmekte olan marangozluğa rağmen eski ahşap süsleme sanatları, oyma ve nakışçılık da kaybolan diğer sanat kollarıdır. El sanatlarından yün ve kıldan imal edilen çuval, heybe, aba, çadır, kilim ve çulha gibi dokumalar ile işlemeler zamanın gelişen ihtiyaçlarına ayak uyduramayarak ortadan çekilmeye başlamışlardır.
SÖZDE SANAT SOKAĞI
Samsun'da yıllarca gençlerin buluştuğu mekanların başında yer alan sanat Sokağı'nın da adı sadece tabelada kaldı. Sanat sokağı esnafları ise sokağın adı var ama adına uygun hiçbir şey yok dediler. Samsun'un Sanat sokağında uzun yıllar esnaflık yaptını söyleyen Murat Uyar, Sanat sokağın sadece tabelası var ama sanata dair hiçbir şey yok dedi. Samsun Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Muzaffer Önder zamanında açılan Sanat Sokağı, geçen süre içerisinde sanatçıların ve gençlerin vazgeçilmez adresi oldu. Ancak, daha sonraki yıllarda gerek belediye yönetiminin değişmesi gerekse kentte sanatsal faaliyetlerin bir dönem azalması nedeniyle, sokak işlevini yitirdi. Ve son yıllarda da sadece adı kaldı.
MESLEĞİN SON DEMLERİ
Sanat Sokağı'nda rastaladığımız kalaycı ustası Mustafa Erdoğan mesleğin artık son demlerini yaşadığını ifade etti. Erdoğan Artık bu mesleğin son demlerini yaşıyoruz artık kimse bakırı kullanmıyor insanlar artık porselenlere ve çeliğe yöneliyor. Çırak bile bulamıyoruz kimse bu mesleği yapmak istemiyor çünkü artık mesleğin bir getirirsi yok. Anlayacağınız bakır mutfaktan çıktı kalaycılar unutuldu. dedi.
İşte kaybolan o mesleklerden bir kaçı:
Basmacı
Basma en yaygın kullanılan kumaştı; dar gelirli, hatta orta halli ailelerin kadın ve kızları basma giyerlerdi. Ayrıca amele, ırgat, yanaşma ve uşak boyundan erkeklerin mintanları da basmadandı. Seyyar basmacılar yelken bezinden büyükçe bir bohça, elde demir arşın sokak sokak dolaşırlardı. Basma satan bohçacı kadınlar günümüze kadar ulaştı.
Çömlekçi
Topraktan yapılmış çanak, çömlek, testi, sürahi, bardak, kase, küp ve saksı gibi eşyalar satan esnafa çömlekçi denirdi. Orta ve üst gelir grupları, kalaylanmış bakır kap kullanırdı. Eskiden Bayezid Meydanı'nda bir sıra çömlekçi dükkanı vardı. Toprak kapların yerini zamanla bakır ve benzeri maden kaplar aldı. Ama çömlek özellikle kırsal yörelerde günümüzde de hâlâ kullanılıyor.
Nalbantlık
At, essek, katir gibi binek ve hizmet hayvanlarinin toynaklarina koruma amaciyla nal çakma zanaatina nalbantlik denir. Nallar hayvanin toynagina nal tokmagidenen tahta tokmaklar ya da nallama adi verilen özel çekiçle çakilir.Geçmiste ulasim, tasimacilik ve çesitli hizmetlerde hayvanlarin yaygin olarak kullanilmasi nedeniyle, nalbantlik 20.yüzyilin ilk yarisina kadar önemini korudu.Osmanli ordusunda nalbant ihtiyacini karsilamak üzere,bir Askeri Baytar Mektebi'nin kuruldugu biliniyor.
Zelfi VURAL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.