Çağdaş üniversite arayışı - 3 -
Ayhan Gonca
REFORM ŞART
Öğretim üyelerinin mevcut yapısında, terfi ve atanma kıstaslarında, işe başlatma yol ve yöntemlerinde reform gerekmektedir. Yasa ve yönetmeliklerde yapılacak düzenlemeler, rektöre bir birime açık ve şeffaf olmayan, rekabet dışı hileli işlemlerle ve özellikle oy artırma amacıyla yandaş öğretim elemanı alma yolunu kapatmalıdır. Öğretim elemanı temini ile ilgili tüm basamaklarda serbest rekabet ilkesi mutlaka hâkim kılınmalıdır. Ders verdirmek üzere alınacak öğretim elemanlarından deneme dersi veya dersleri vermesi istenmeli ve bu yolla adayın öğretme yeteneği değerlendirilmelidir. Öğretim elemanı alımında yetenek ve başarı tek ölçü olmalıdır. Dünya görüşü, doğum yeri, rengi, ırkı, cinsiyeti, inancı gibi kıstaslar akla bile gelmemeli. Ne başkaları rektörleri ne de onlar kendilerini hâkim, savcı ve emniyet yerine koysunlar. Rektörlerin görevi ve sorumluluğu, resmi kutsalları kalkan yaparak yandaş, seçmen, kafa dengi eleman toplayıp kadrolaşmak değil, en yetenekli araştırıcı ve öğreticileri aramak, bulmak, atamak ve onlara destek olmaktır.
BİLİM ADAMI ÖNEMLİ
Bilgi üretiminde birinci sınıf lokomotif bilim adamlarının yeri ve önemi büyüktür. Dünya bilgi üretimine tarihi misyonumuza uygun oranda katkı yapabilmek ve ileri ülkelerle yarışabilmek için daha fazla birinci sınıf bilim insanına, araştırıcıya ihtiyacımız vardır. Bu konuda başarının ilk şartı, meselenin önemini kavramaktır. Sonra teşvik gelir. Hem maddi hem de manevi teşvik
Yetenekli gençlerimizin, daha çok para getiren alanları değil, milletimize itibar ve iyi bir gelecek sağlayacak bilim yolunu seçmeleri her kesimce teşvik edilmelidir. Bilgi üretimi, araştırma ve öğretim alanlarında mükemmeliyeti yakalamanın başka bir yolu yoktur.
Denge: Yükseköğretimde üst yöneticiler konusundaki görüşleriniz neler?
Marangoz: Yükseköğretimde üst yöneticilerin rolü büyüktür. Yükseköğretimde yöneticilerin yetiştirilmesine yönelik bir eğitim-öğretim programına ihtiyaç vardır. Akademik yönetici anlayışı yerini profesyonel ve uzman lidere bırakmaktadır. Bir kurumun verimli ve başarılı olması için, her şeyden önce uygun ve güvenli bir çalışma iklimine ihtiyaç vardır. Böyle bir ortamı hazırlamak liderin görevidir. Bir kampusta çalışanlar arasında dayanışma, birlik ve beraberlik yoksa hatta düşman kamplara bölünmüş görüntüsü söz konusu ise, bunun tek sorumlusu bir huzur iklimi oluşturmak için gayret etmeyen rektördür.
YALAN OLMAMALI
Bir rektör ve üst yönetimde yer alan diğer yöneticilerin, özellikleri, kişilikleri, yetenekleri, tutum ve davranışları başarıyı önemli ölçüde etkilemektedir. Örnek ve başarılı bir rektörün ilk ve en önemli özelliği, adil olmak, dürüst olmak ve gerçeği söylemektir. Her kusur affedilebilir ama yalan asla. Aslında sayılan özellikler, bütün liderlerde var olması gereken hususiyetlerdir. Başarılı bir rektör kendisi için istemediğini ve hoş görmediğini başkaları için de istemez ve hoş görmez. Sadece yetki silahına sarılan akademik liderlerin yönettiği bir üniversite, bir daha çıkmamak üzere karanlığa saplanmış, verimsiz ve huzursuz bir kurumdur. Akademik lider çeşitliliğin ve farklılığın önemli bir değer olduğunu bilmek ve ona göre davranmak zorundadır. Rektörler her şeydan önce tüm çalışanlar için saygı, emniyet ve güven ortamı oluşturmalıdırlar. Emirle, cezayla ve yandaş edinmeyle saygı ve güven oluşturulamaz.
SEÇİM YANLIŞ
Türkiye'de üniversite yönetimiyle ve akademik liderlerle ilgili sıkıntıların en önemli sebebi üniversite rektörlerinin mevcut seçim ve atanma şeklidir. Üniversitelerdeki cepheleşmenin, kargaşanın ve verimsizliğin baş nedeni de budur. Zaman kaybetmeden ilgili yasalarda gerekli değişiklik yapılarak, huzursuzluğun ana kaynağı olan mevcut rektör seçim sistemi terk edilmeli, atama sistemine geçilmeli ve çıbanbaşı olan bu probleme son verilmelidir.
Akademik Özgürlük Güven Altında Olmalıdır. Bir üniversitede her türlü soru sorulabilmeli ve her türlü cevap verilebilmelidir. İşte bu akademik özgürlüktür ve akademik özgürlük üniversitenin ruhudur. Akademik özgürlük yoksa üniversite de yoktur. Ya da sadece cansız ve ruhsuz bir iskelet vardır. Bilimin ilerlemesi ve doğrunun bulunması için bilim adamlarının araştırmalarında, elde ettikleri sonuçları ve düşüncelerini yazılı-sözlü olarak aktarmada hür olmaları ve çeşitli güç odaklarının baskısından korkmamaları gerekir. Akademisyenlere yönetimi eleştirdi diye veya hoşa gitmeyen şeyler söyledi diye açık veya dolaylı cezalar verilmesi engellenmelidir. Akademik özgürlük ve özerklik ile sorumluluk ve hesap verebilirlik arasında bir denge kurulmalıdır. Elbette sorumsuz ve sınırsız bir özgürlük ve özerklik söz konusu olamaz. Hesap vermekten kaçınan kurumlara özerklik tanınamaz. Bir üniversitenin özerklik derecesinin belirlenmesinde, rektörünün seçimle veya atanmayla gelmiş olması önem taşımaz. Toplumun ve demokrasinin gelişmişlik derecesi ile akademik özgürlüğün ve özerkliğin derecesi arasında genelde doğrusal bir ilişki vardır. Üniversiteleri ulus devletin ideolojik organı olarak kalan gelişmemiş ülkelerde akademik özgürlük ile üniversite özerkliğinin önünde aşılması zor büyük engeller vardır.
TABULARDAN ARINILMALI
Tabulardan arındırılmış, hür ve hesap verebilir üniversitelere sahip olmak için yasal düzenlemelere de ihtiyaç vardır. Anayasada, Yükseköğretim Yasasında ve yönetmeliklerde gerekli değişiklikler zaman kaybedilmeden yapılmalıdır. Anayasada YÖK ve rektör seçimleri gibi ayrıntılara yer verilmemelidir. Akademik özgürlüğün yasal temeli sağlamlaştırılmalıdır. Diğer yasalarda akademik özgürlüğü kısıtlayan hususlar taranarak atılmalıdır. Bir öğretim elemanı işe başladığında akademik özgürlüğünün sınırlarını bilmelidir. Öğretim elemanlarının işe alınmalarında, işten çıkarılmalarında ve araştırma projelerinin desteklenmesinde açık, şeffaf, rekabete dayalı ve sadece akademik başarıya prim veren bir sistem uygulanmalıdır. Gerçekten serbest bir rekabet olmadıkça içten beslenme yolu devam edecek, A üniversitesinde doktora yapan B üniversitesine kabul edilmeyecek ve bu üniversiteleri hantallaştıracaktır. Bir öğretim elemanının politik görüşü, ırkı, cinsiyeti, ailesi ve dini inancı işe alınmasını, terfisini, araştırma desteği bulmasını ve yönetici olmasını etkilememelidir.
ENGELLER KALDIRILMALI
Denge: Hocam; üniversiteye giriş sistemi konusundaki görüşlerinizi de alabilir miyiz?
Marangoz: Sistem değişmeli. Üniversite kapısını zorlayan çok büyük ve gittikçe büyüyen bir kitle vardır. Çağ nüfusunun yaklaşık % 10'u 4 yıllık lisans programlarına yerleştirilmektedir. Hâlbuki bu miktar kısa zamanda en azından üç katına çıkarılmalıdır. Bu nedenle, üniversite giriş sınavlarının kaldırılması şimdilik pek mümkün değildir. Ancak, sınav sistemi yeniden düzenlenmelidir. Uluslar arası başarı gösteren öğrenciler için sınavsız yerleşebilme imkânı olmalıdır. Sınav için hazırlanan sorular bir öğrencinin ne bildiğini, bildiklerini ne ölçüde farklı alanlarda kullanabildiğini, yorum yapma gücünü çok yönlü ve derinlemesine ölçmelidir. Lise müfredatı ile sınav tamamen uyumlu olmalıdır. Tek bir sınavla milyonların hayatına karar vermek doğru değildir. Bu nedenle, lise öğretimi süresince her yıl veya en azından dört yıllık lise döneminde üç yıl sınav yapılmalı, son sınava o yılın tüm lise mezunları girmeli, bu sınavların ortalamasına göre öğrencinin yükseköğretim hakkı karara bağlanmalıdır. Yerleştirme puanı hazırlanırken öğrencinin okul başarısı dikkate alınabilir. Ancak bu puan, fırsat eşitliği ve bütün diğer şartlar göz önüne alınarak hazırlanmalı, kimse mağdur edilmemelidir.
KATSAYI VE BAŞÖRTÜSÜ
Katsayı ve başörtüsü gibi üniversitenin önüne dikilen engeller en kısa zamanda kaldırılmalıdır. Katsayı engelinin mantığını anlamak mümkün değildir. Mevcut yasalarda şu veya bu katsayıyı engel olarak koymayı gerektiren bir kural da yoktur. Hem 'meslek liseliler bu sınav için hazır değil, müfredatları uygun değil, başarılı olamazlar, ancak binde 4'ü başarılı olabilir' denmekte, hem de bunların önüne bir büyük katsayı engeli konmaktadır. Diğer taraftan, mezun olunan okulun başarı puanı da fırsat eşitliğini bozmaktadır. Mademki, yurdun her köşesine aynı kalitede eğitim olanağı götürülemiyor, mademki, gelir dağılımı adil değil ve mademki üstteki % 10 alttaki % 90'dan fazla kazanıp fazla tüketebiliyor; bari sınavlarda fırsat eşitliğini bozmayın. Bırakın, 'zayıf yetişiyor' dediğiniz öğrenciler ile 'iyi yetişiyor' dedikleriniz aynı şartlarda yarışsınlar.
MESLEK EĞİTİMİ
Mevcut uygulama mesleki eğitimi teşvik etmekten uzaktır. Meslek liselerine, kendi mesleklerinin devamını seçtiklerinde makul miktarda ek katsayılar uygulanabilir. Ancak, alan dışı tercihlerinde cezalandırılmaları doğru değildir. Bir de asıl mağdur olanlar düz lise mezunlarıdır, onların iş bulma şansları bile yok iddiası vardır. En yetenekli öğrenciler sınavlarla seçilerek fen liselerine, sonra Anadolu Liselerine, sonra özel liselere alınır ve daha yetenekli öğretmenler bu liselerde görevlendirilirse, düz liselerden daha fazlasını beklemek yanlış olur. Düz liseler için kısa sürede iki çözüm olabilir: Birincisi, bu okulların bir kısmı meslek lisesine dönüştürülmeli veya meslek ağırlıklı duruma getirilmelidir. İkinci olarak da, düz lise mezunlarından meslek yüksek okullarını tercih edecekler teşvik edilmelidir
Denge: Hocam görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz.
Marangoz: Denge Gazetesi'nin Samsun'a güzel hizmetler yapacağı inancımızla biz teşekkür ederiz.