Dağdaki ile kışladaki kardeş karşılaşırsa

Dağdaki ile kışladaki kardeş karşılaşırsa
Bir evladı askerde dağda olan Kürt aileler konuştu





İçi kan ağlayan bu ailelerin korkusu, askerdeki ve dağdaki evlatlarının bir gün karşı karşıya gelmesi. Cevahir Kaçar ailesinin hikâyesi çok trajik. Üç kız, beş erkek evlat sahibi olan Kaçar'ın bir oğlu dağda, biri askerde, biri cezaevinde. Biri de sık sık gözaltına alınıp bırakılıyor. Türkiye gazetesi yüreklerinin iki yanı acıyan ailelerle konuştu. "İki yanım acıyor" başlığıyla manşetten verilen haberde çaresiz kalan ailelerin feryatlarına yer verilmiş. Anne ve babalar Başbakan Erdoğan soruna çözüm bulması için çağrıda bulunuyor.

ÖLEN HERKES ANA KUZUSU

Barış ve kardeşlik ortamının tekrar hâkim olması. Onlar, "Bizim kapımıza bir cenaze geldi. Başkasının kapısına da gitmesin" diyor. Hem şehit, hem de bir teröristin ölüm haberi geldiğinde içlerinin cız ettiğini söyleyen aileler, "Ölen herkes ana kuzusu. Sadece Kürt anaların ciğeri yanmıyor. Türk anaların da acısı büyük. Ama artık 'analar ağlamasın'" çağrısı yapıyor.

13 YAŞINDA DAĞA ÇIKTI

Heybet Güngen, daha 13 yaşındaydı. Amcasının 14 yaşındaki kızı Emine ile birlikte terör örgütüne katıldı. 15'inde, doğum gününde dağdan cenazesi geldi. Hem Heybet'in hem de Emine'nin ağabeyi şu an asker...

EDÊ BESE(*)

Evlatları için endişelenen Tayyibet-Reşit Güngen çifti, Başbakan Erdoğan'dan yardım istedi: ”Biz Türk vatandaşıyız, Türk bayrağı altında yaşıyoruz. Çocuklarımız ziyan oluyor. Bu ateşi ancak siz söndürürsünüz. Asker de başkası da ölmesin. Edê Bese! (*Yeter Artık)

13'ÜNDE KATILDI 15'İNDE ÖLDÜ

Şırnak'taki Tayyibet-Reşit Güngen çifti, 13 yaşında dağa çıkıp PKK'ya katılan 15'inde ise ölüm haberini aldıkları kızlarının cenazesini kapılarında gördüklerinde neye uğradıklarını şaşırmış. Barış ve kardeşlik çağrısında bulunan acılı çift, "Kapımıza bir cenaze geldi. Başkasının kapısına gitmesin" diyor.

HAKEMLİK YAPIYORDU

Çocuklarının başına gelenleri anlatırken kelimeler boğazına düğümleniyor Cevahir Kaçar'ın. Ancak ağlayamıyor. Yaşadıklarından artık neredeyse göz pınarları kurumuş gibi. Dertli anne şunları söylüyor: "Recep'im okuyordu. Kendisini geliştirmişti. Spor müsabakalarında hakemlik yapıyordu. 20 gün kendisinden haber alamadım. Bir de baktım ki ANF'de gerilla olduğu yazıyor. Şok oldum, kahroldum. Gurur duymuyorum. Bir yıldır aç susuz dağlarda. Orada olmasını istemiyorum. Yeter diyorum."

EN KÜÇÜĞÜ DAĞA GİTTİ

Diğer çocuklarının başından geçenleri Kaçar şu sözlerle dile getiriyor: "Çocuklarımın en küçüğü Recep dağa gitti. Şu anda 20 yaşında gideli bir yıl oldu. Cezaevinde olan Önder 22 yaşmda. Askerde olan 24 yaşında ve şu anda Muğla Marmaris'te. Gideli 4 ay bitti. Onun ismini vermekten korkuyorum. Lise öğrencisi olan oğlumu da gözaltına alıp bırakıyorlar. Anlayacağınız artık mimliyiz. Hakkâri'de olay oldu mu polisler evimi basıyor. Askerdeki oğlumun tırnağına zarar gelirse ölürüm." "Tek çareyi Erdoğan'a çağrı yapmakta buluyorum" diyen Kaçar sözlerini şöyle noktalıyor:

HANGİSİNE PARA GÖNDEREYİM

"Erdoğan barış getirmezse başkası getiremez. Türkiye'nin başbakanıdır. Her tarafa koşturuyor, başka ülkelerdeki ateşi söndürmek için çabalıyor. Ona sesleniyorum burayı da görsün. Buradaki ateşi de söndürsün. Biz Türk vatandaşıyız, Türk okulunda okuyoruz, Türk bayrağı altında yaşıyoruz. Türkiye'nin maaşını alıyoruz. Ama çocuklarımız ziyan oluyor. Ede Bese!. Asker de başkası da ölmesin. Benim iki oğlumdan biri ölebilir. Cezaevindeki de perişan. Ben aylık 100 TL ona gönderiyorum. O da Van'da ama ben onlara para yetiremiyorum. Artık ona da gidemiyorum. Para kalmadı. Ben hangisine göndereyim. Okuyana mı, askerdekine mi cezaevindekine mi? Artık tükendik, bittik! Lütfen bir çare bulun."


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.