Devlet Opera ve Balesi mi, nasıl yani!..
Kent insanı olarak sevinebiliriz demek oluyor bu da; Samsunumuza neler yapılmıyor ki Devlet Opera ve Balesi açılmasın, gelişen bir kentimiz var artık, da diyebiliriz. Kentimiz denizine kavuşurken kentliler olarak bizler de bir opera baleye kavuşacağız elbette. Öyle ki, tarım alanlarına sanayi siteleri kuruluyor, tarıma gerek kalmıyor; ovalar sanayileşmiş bir koca kentin en onur duyulası yerleri oluyor ve böylece kentimiz büyüyor görüldüğü üzere!.. Sanayileşmekte o kadar ileri düzeye ulaşılıyor ki sanayi sitelerinin hemen yakınındaki bir başka alana mobil santral kurularak sanayi sitelerinin enerji gereksinimi kolayca karşılanıyor!.. Çünkü Samsun, gelişiyor; sanayileşmiş bir kent olmak kolay değil. O nedenle bir tersanaye de pek gerek kalmıyor zaten!.. Sanayileşmiş bir kentin insanı da haliyle neye gereksinim duyacak, elbette ki sanat etkinliklerine. Çünkü artık sanattan anlamayan bir çiftçi kalmadı ortalıkta, tütün ekemiyorum acaba ne etmeli diye düşünmeye salındılar onlar!.. Diğerleri de düşünüyor elbette, kara kara olsa da düşünüyor ya, siz ona bakın! Özelleştirmeler ya da kapanmalar sonucunda işlerinden olan işçilerin çoğu da zaten Milli Eğitim kadrolarına kaydırıldılar. Artık orada yeterince kültürlenmişlerdir. Düşünen çiftçimiz, kültürlenen işçimiz var artık. O nedenle de sanayileşmiş kent insanı, kültür düzeyiyle de bir opera ve baleyi hak edecektir!.. İşte bundan olsa gerek 1992 yılında alındığı öne sürülen kararın sonuçlanmasıyla Devlet Opera ve Balesi Samsun'da 6. şubesini açtı.
"Tiyatromuz, yurdumuzda eğiten ve geliştiren özleliğiyle öne çıkar"
Samsun'da opera ve bale demişken, kentli bir insan olarak göstermeye bağlı sanatların başında yer alan tiyatroyu aklınıza getirmeden edemiyorsunuz haliyle. Kentten ayrılarak yurt çağında şöyle bir geçmişe akıyor zihniniz ve tiyatronun topraklarımıza ilk geldiği zamanlara. Namık Kemal'i görüyoruz, yaşadığı dönemde sürgün edilmiş olsa bile kendi yazdıklarının dışında diğer sanatçı arkadaşlarının da tiyatro oyunları yazmasını ve mutlaka oynanmasını istediğini bir de. Öyle ki, O ve arkadaşları tarafından halkın eğitiminde ve geliştirilmesinde en etkili araç olarak algılanır tiyatro. Şinasi ile Namık Kemal'in öncülüğünde gelişen tiyatro, bir eğitim ve siyasallaşma aracı olarak görülür. Tanzimat'tan Meşrutiyet'e geçildiğinde, ki II. Meşrutiyet döneminden sonra İttihat ve Terakkiciler, oluşturdukları repertuarla tiyatroyu yurt sathına yayarlar. Bu süreç Halkevlerinin Cumhuriyet ideolojisi için tiyatroyu araçsallaştırmasıyla işler. Dönem, devlet elinin sanata değmesini gerektirdiğinde 1936 yılında kurulan Konservatuvar'ın bünyesindeki Tiyatro Bölümü'nü Alman Tiyatro Sanatçı ve Yöneticisi Carl EBERT yönetir ve 1940 yılında, "Tiyatro ve Opera Tatbikat Sahnesi" kurulur. 1947 yılında ayrılan Carl EBERT'in yerine, Tatbikat Sahnesi'nin yöneticiliğine, yakın geçmişte İstanbul'da yıkılan sahnenin adını borçlu olduğu kişi, Muhsin ERTUĞRUL getirilir. Önce 27 Aralık 1947'de Küçük Tiyatro, 2 Nisan 1948'de Büyük Tiyatro açılır. 10 Haziran 1949 günü çıkarılan "Devlet Tiyatro ve Operası'nın Kuruluş Yasası", 16 Haziran'da yürürlüğe girer. Muhsin ERTUĞRUL, Devlet Tiyatro ve Opera Genel Müdürlüğü'ne getirilir. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Antalya, Konya, Sivas, Diyarbakır, Van, Erzurum, Gaziantep ve Trabzon kentlerimizde Devlet Tiyatroları açılır.
Ancak gördüğünüz üzere Samsun, bu listede yer almıyor. DT'si olan kentlerden Ankara, izmir, Antalya ve İstanbul'da, bir de Devlet Opera ve Balesi mevcut. Bunların dışında bir Devlet Tiyatrosu olmadığı halde Mersin'de de Devlet Opera ve Balesi var. Ancak Mersin'in hemen yanında yer alan komşusu Adana'da, DT'nin olduğunu düşünecek olursak o kentin insanı için tiyatro konusunda derdi olduğunu söyleyemeyiz. Halk, tiyatro bakımından belli bir doygunluğa ve birikime sahip diyebiliriz. Devlet Opera ve Balesi'nin orada olması hem Adana hem de Mersin için olağan sayılır. Gösteri sanatlarından olan tiyatroyla ilgili bir birikimi bulunan kent insanları hiçbir eksiklik duyulmayacaktır. Peki SAmsun için durum bunlardan hangisine uyuyuyor dersiniz? Bildiniz, hiçbirine!..
"Tiyatro kuramadık bununla idare edin"
Buraya kadar hem Samsunumuzun hem de tiyatrolarımızın, tarihsel gelişimi hakkında pek bir şey söylemesek de opera ve balemizin yurdumuzdaki durumunu ortaya koymaya çalıştık. Tiyatro için eğitim ve geliştirme amacının öngörüldüğünü; Samsunumuz içinse, son yıllarda sürdürülen sanayileşme, kentleşme ve denizle kucaklaşma çalışmaları sonucunda insanıyla gelişen bir kent görünümüne kavuştuğunu gördük!.. Kentimizin insanı belli bir birikimi yakalamış olduğundan Devlet Tiyatrolarına gereksinim duymamaktadır. Zaten hemen yanıbaşındaki komşusu Trabzon'da bir Devlet Tiyatrosu olması da bu durumu destekliyor!.. Trbzon DT oyunları Samsun'da sürekli sahneleniyor! Her yerde duyurularını görüyoruz! Durum böyle olunca Samsun'a yurdumuzun altıncı Devlet Opera ve Balesinin kurulması kaçınılmaz oluyor. Tutup da Samsun insanı olarak; ilk kez senfoni dinlemiş Bayburtlular gibi senfoniyi dinledikten sonra; "Bayburt Bayburt olalı böyle eziyet görmedi" de diyecek durumda değiliz. Devlet Tiyatromuz olmasa da bu açığı hakkıyla kapatmayı bilen özel tiyatrolarımız da var. Neden öyle diyelim ki!.. Çiftçimiz, işçimiz Devlet Tiyatroları kadar ucuz olmasa da özel tiyatroların oyunlarını izleyerek birikim sahibi oldular. Hele çocuklarımız, tiyatro oyunu izle[ye]meden, okullarda temsillerde oynayarak bu birikimi yakaladılar. Kendilerine göre çocuk oyunları izle[ye]memiş olmaları onları bu birikimden yoksun bırakmamalı!..
"AKM yeterli gelir umarız"
Rivayet olunur ki; Samsun'a açılması düşünülen DT ne oldu nasıl olduysa Trabzon'a açılıvermiş. Ama artık bunları düşünmeyeceğiz. Birileri de; "Hayır efendim, Trabzon'da DT açılması demek Samsun'un da Trabzon'a bu noktada bağlı olması anlamına geliyor demektir. Tiyatro konusunda aynı doygunluğu Samsun da yaşadı." diyecektir. O sözlere de aldırmayacağız. Çünkü, tiyatro kurulmasa da Devlet Opera ve Balesi kuruldu. Ama kimileri de; "Türk Halk Müziği ya da Türk Sanat Müziği için koroları kurulsa daha iyi olurdu." laflarına da, "AKM'nin ışık sisteminden ses sistemenine kadar eksikleri var mıdır?" sorularına da kafamızı takmadan biz; yani memuru, işçisi, çiftçisi, esnafı, çoluk çocuğuyla tüm Samsunlular olarak gidip AKM'deki yerimizi alıp operaları ve iç gıcıklayıcı kostümleriyle baleleri izleyeceğiz. Bütün bunları duyduğumuzda "Samsun Devlet Opera ve Balesi mi, nasıl yani!.." demeyeceğiz. Çünkü öyle uygun görülmüş. KATAVASYA