DÜŞMAN ÇATLATTILAR
Yayınlanma:
Güncelleme:
Abdullah Gül Müzesi açıldı
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi, bugün görkemli törenle açıldı. Müzenin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Binali Yıldırım, yabancı devlet başkanları ve devlet adamları ile birlikte yaptı. Törene, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, bakanlar ve yabancı konuklar katıldı.
Kayseri merkez Kocasinan İlçesi'nde bulunan ve 1933 yılında Ruslar tarafından yapılan, daha sonra Erciyes Üniversitesi'ne (ERÜ), ardından da Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) eski Sümerbank Pamuklu Dokuma Fabrikası binasında toplam 7 bin metrekarelik alanda oluşturulan müze ve kütüphanenin açılışına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Afganistan eski Devlet Başkanı Hamid Karzai, Oxford İslami Çalışmalar Merkezi Başkanı Farhan Nizami, Arnavutluk eski Devlet Başkanı Bamir Topi, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Avurupa Birliği Komisyonu eski üyesi Günther Verheugen, Almanya eski Şansölyesi Gerhard Schröder, Yunanistan eski Başbakanı George Papandreou, Avrupa Palamentosu eski milletvekili Andreas Gross, Sırbistan eski Devlet Başkanı Boris Tadiç, Katar Emiri’nin kardeşi Şeyh Thani Hamad Bin Hamad Al-Thani, Pakistan Pencab Eyaleti Başbakanı Şahbaz Şerif, Türkmenistan Bilimler Akademisi Başkanı Mered Aşırbayev, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclis Başkanı Ogtay Asadov, Kral Faysal Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prens Türki Al-Faysal, bakanlar Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan ve birçok işadamı, siyaset dünyasından eski bakanlar, milletvekilleri, kültür ve sanat adamları, üniversite rektörleri olmak üzere kalabalık bir topluluk katıldı.
25 ÖZEL UÇAKLA GELDİLER
Devletin zirvesinin buluştuğu açılış nedeniyle Kayseri Erkilet Havaalanı'nda özel uçak yoğunluğu yaşandı. Havaalanına 25 özel uçak indi. Özellikle yabancı konukların heyetleri için alınan özel güvenlik önlemleri dikkat çekti. Güvenlik açısından özel timler Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık koruma ekiplerinin yanı sıra, özel harekat ve polis ekipleri de önlem aldı. Gerek müzenin açılışı sırasında, gerekse miting alanı üzerinde polis helikopteri de uçuş yaptı.
Tören sırasında kargaşa olmaması ve güvenlik açısından basın mensuplarının görüntü almasına ve fotoğraf çekmesine izin verilmedi. Törenle ilgili görüntü ve fotoğraflar, Cumhurbaşkanlığı Ofisi tarafından servis edildi.
KÜTÜPHANEDE 20 BİN KİTAP
Fabrikanın buharhane bölümünden oluşan 3 ayrı alanda binanın orijinal hali korundu. O dönemdeki boya ve badanalı haliyle muhafaza edildi. Yapının kütüphane bölümünde 20 bin kitap bulunurken, müzede ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kullandığı makam koltuğu ve masası, kendisine hediye edilen eşyalar, madalyalar, Türkiye'nin siyasi geçmişine ve cumhuriyet dönemine ait objeler, fotoğraflar ve belgeler konukların ilgisini çekti. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, selefi Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm konuklarını kapıda karşıladı.
TANITIM FİLMİ İZLENDİ
Daha sonra özel olarak ısıtılan dev çadırdaki törene geçildi. Burada TRT tarafından hazırlanmış film izlendi. Tanıtım filminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Yol arkadaşım' dediği Abdullah Gül'den 'Bizim Abdullah beyle arkadaşlığımız 1970'den daha öncesine dayanıyor. Kendisiyle Milli Türk Talebe Birliği'nde tanıştık ve siyasi mücadelemiz orada başladı. Ve, ikimiz de siyasete devam ettik' diye söz etti.
11. Cumhurbaşkanı Gül de tanıtım filminde "Ben, aslında siyasete öğrencilik yıllarımda atıldım. Sonra, öğretim üyeliği, yurt dışındaki görevim derken Kayseri'ye dönüşümde, beni milletvekili seçtiler. Oradan grup başkan vekilliği, Dışişleri bakanlığı ve Ak Parti'nin ilk başbakanı oldum. Bunu Cumhurbaşkanlığı sürecim takip etti. Siyasi yaşantımda insan haklarına, demokrasiye öncelik verdim" dedi.
Ardından, sırasıyla müzeyi düzenleyen Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birer konuşma yaptı.
YILDIRIM: BÜTÜN YOL ARKADAŞLARIMIZ BURADA
Başbakan Binalı Yıldırım, açılışta yaptığı konuşmasına "Bütün yol arkadaşlarımız burada. Kayseri'de AK Parti hareketini başlatan bütün yol arkadaşlarımız burada. Hep beraberiz, buradayız. Tıpkı ilk gün olduğu gibi bugün de yine yan yana birlikte hep beraberiz" diye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ak Parti'nin bir vefa hareketi olduğunu söylediğini hatırlatan Yıldırım, "İşte bu tablo da bir kez daha bu sözlerinizin bir teyididir. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin" dedi. Başbakan Yıldırım, partisinin şer odaklarıyla mücadele ederek bugünlere geldiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha ilk günden partimizin kurucusu, liderini partiden uzak tutmaya çalışan bir hukuk faciasından başlayıp, 14 yıllık süre içerisinde birçok engellemeleri hep beraber yaşadık. En son 15 Temmuz'daki kanlı FETÖ darbe girişimine kadar uzanan vesayet heveslilerinin marifetleri saymakla bitmez. Bu oyunlar, bu kumpaslar 14 yıllık iktidarımızda hep var oldu. Buna karşılık biz de 15 yıldır bir yandan millet iradesini vesayet odaklarına karşı korumak için mücadelemizden, azmimizden asla bir şey yitirmedik. Diğer yandan da aziz milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürme gayreti içerisinde olduk. Bugün, bu süreçte kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan ve Sayın Abdullah Gül, karşı duruşlarıyla bu mücadeleye en büyük katkıyı vermişlerdir. Allah kendilerinden razı olsun."
Açılışı yapılan Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin, 15 Nisan 2017'den itibaren ziyaretçi akınına uğrayacağını düşündüğünü belirten Binali Yıldırım, "Bu müze aynı zamanda Türkiye'nin siyasi tarih müzesi olma özelliğini de taşıyor" dedi. Gelecek kuşaklara geçmişte yaşanan acı ve güzel olayları hatırlatmak, geleceği daha sağlıklı inşa etmek için bu ve buna benze eserlere daha fazla ihtiyaç olduğunu kaydeden Yıldırım, "Burada 15 Temmuz alçak darbe girişiminin müzede ayrı bir bölüm olarak ele alınması ve bunun gelecek kuşaklara aktarılması yönündeki gayretlerden dolayı teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz yakın tarihimizin en büyük kahramanlık destandır. Dünyanın güçlükle anlayabildiği aziz Türk milleti; silaha, tanka, topa karşı iman gücüyle memleket ve bayrak sevdasıyla meydana inmiş, darbecilere darbeyi indirmiştir" diye konuştu.
ABDULLAH GÜL'ÜN KONUŞMASI
11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de adını taşıyan müze ve kütüphanenin açılışında yaptığı konuşmada, aslında 24 Temmuz'da yapılacak açılışın bilinen nedenle bugüne ertelendiğini hatırlattı. Bu tip müzelerin geleneğinin, doğulan yerde büyüyen ve siyasetçi olarak temsil ettiği yerde olduğunu kaydeden Abdullah Gül, şunları söyledi:
"Benim de doğduğum, büyüğüm ve kendi şehrim olan Kayseri olduğu için bu müzeyi Kayseri'de yapma kararını cumhurbaşkanı olduğum dönemlerde, son dönemlere doğru kararlaştırdığımda hukuki düzenlemeyi yaptık. Daha sonra gerekli teşebbüsler yapıldı. Burada doğrusu size teşekkür etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey, benim başlattığım bu projeyi devam ettiler ve destek verdiler. Ümit ederim ki böylelikle bu gelenek Türkiye'de oluşmuş olur ve günü geldiğinde inşallah uzun yıllar sonra diğer cumhurbaşkanları için de tekrarlanır."
Müzenin sadece şahsıyla ilgili olmayıp, siyasi tarih müzesi olarak düşünüldüğünü belirten Abdullah Gül, "Bu müzeyi gezenler kısa süre içerisinde bir Türkiye tarihini burada görebilirler. Acı, tatlı günlerimizi, başarılarımızı, sıkıntılarımızı görürler. Benimle ilgili bölümler var. Bulunduğum olaylar ve o dönemle ilgili hatıralar sergilendiği gibi benim siyaset tarzımı, öne çıkardığım konuları, yaptığım konuşmalarda dikkati çektiğim değerleri de bu müze özet olarak sunmaktadır. Her ne kadar benim ismimi taşıyor olsa da bu müze aslında hepimizin hatıralarını yansıtmakta" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 1970'li yıllarda tanıştıklarını hatırlatan Abdullah Gül, "70'ten bugüne 46 yıl geçmiş, yakında 50 yıl olacak. Dolayısıyla hükümet içerisindeki bütün faaliyetlerimiz, sıkıntılı günlerimiz, Ak Parti'yi kuruluş yıllarımız, partimizi kurduktan sonra başımızdan geçen bütün sıkıntılı dönemler, bütün bunlar burada var. Omuz omuza hep beraber siyaset yaptığımız bütün arkadaşlarımızın hatıraları bu müzede gösterilmeye çalışıyor" diye konuştu.
Abdullah Gül konuşmasında hep gurur duyulan işler yaptıklarını, Türkiye'yi demokratik olarak çok geliştirdiklerini, tabuları yıktıklarını ve tarihe gömdüklerini belirtirken de "Türkiye'yi ekonomik olarak çok geliştirdik. Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi oldu ve herkesin hayranlıkla takip ettiği ülke oldu. Dış politikada hep beraber çok güzel işler yaptık. Doğu ile de Batı ile de ilişkilerimizi olağanüstü geliştirdik" dedi.
Yakın tarihe bakıldığında inişler çıkışlar olduğunu belirten Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"60 darbesi, 80 dönemi, 28 Şubat dönemi var. Bu karanlık günleri bazen çok üzülerek, mahcubiyetle hatırlıyoruz. Bunların hepsi ara dönemler olarak kaldı ve bunların hepsini aştık. Türkiye'yi bugünkü duruma ve çok daha ilerilere hep beraber taşıdık. İnanıyorum ki 15 Temmuz'da haince ve gerçekten çok rezilce gerçekleştirilen bu olayı da gerimizde bırakacağız. Bütün şehitlere minnet duygumuz var. Bir kişiyi burada özellikle zikretmek isterim. Hepimizin yakın arkadaşı Erol Olçak'ı. Çünkü 14 Temmuz'da bugünkü organizasyonu o yapmak için oturduk, toplantı yapmıştık bir gün önce. Benim biraz kaygılı olduğumu görünce 'Sen hiç karışma bunları ben yapacağım' diyerek, her şeyi planladığını o zaman söylemişti o şövalye stiliyle. Öyle vedalaşmıştık. Ertesi gün maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu."
'SUÇLUYLA SUÇSUZ AYIKLANSIN'
Abdullah Gül, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturmalarla ilgili de "Tabi ki suçlu ve suçsuzları titizlikle ayıklayıp, hak edenlere gerekli cezaların verileceği herkesin emin olduğu bir husustur. Ama Türkiye'yi muhakkak ki ileriye taşımak da yine hepimizin görevidir. Özellikle şu anda Türkiye'nin sorumluluğunu üsteleneler olarak sizlerin, değerli hükümetin, bunun da en iyi şekilde yapılacağına inanıyorum" dedi.
Demokrasinin devamlı bir mükemmelleşme süreci olduğunu, 'en iyiyim' diyenlerin ile kendilerini geliştirmek durumunda olduğunu belirten Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreçte tabi ki istişareler, tartışmalar, eleştiriler, özeleştiriler olur ve neticede en doğru istikamette hep ileri gidilir. Mevcut sorunları zamanında aşmamız gerekir ki gelecek sorunlar birikmesin. Birikirse o zaman orada kalınır. Onları da aşabilmek için günümüzdeki sorunları aşarak, yola devam etmek gerekiyor. Bunun için demokrasinin reformcu bir niteliği vardır. Sabit değildir. Nasıl yaptığımız şeyler sürekli, köklü bir reform süreci içerisinde bizi oluşturdu ve Türkiye'yi ileri taşıdıysak, inanıyorum ki yine aynı şekilde mükemmelleşmek için bu reform süreçleri, değerli hükümetimizin önderliğinde bunlar gerçekleşecektir. Bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yine yakalayacaktır. Bundan hiç tereddüdüm yok. Geçmişe baktığımızda nasıl ki en zor dönemler aşıldıysa bu dönemler de aynı şekilde aşılacaktır."
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
Cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında, tarih yapan bir millet olduğumuzu ancak tarihi kayda geçirip gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı gösteremediğimizi söyledi. Elde dünyanın en düzenli ve kapsamlı devlet kayıtları olan Osmanlı arşivleri gibi bir hazinenin bulunduğunu ancak bunun değerlendirilemediğini kaydeden Erdoğan, "Bir dönem Osmanlı arşivlerinde yer alan milyonlarca belgenin durda niyetine kilosu 3-5 kuruşa satılmasının utancını dahi yaşadık. Bunun için hükümetimiz döneminde arşivciliğin modern versiyonu olan dijital arşiv konusunda özel önem verdik" dedi.
Abdullah Gül ile üniversite yıllarından beri yol arkadaşı olduklarını kaydeden Erdoğan, "Sayın Abdullah Gül'ü bilimsel çalışmalarının yanında, kültür ve medeniyet hayatımıza dair okumalarıyla adeta ayaklı bir kütüphane olarak biliyoruz. Kendisi adına açılan bu kütüphane hiç şüphesiz Sayın Gül'ün yarım asrı bulan birikimini de yansıtan bir eser olacaktır" diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Abdullah Gül kardeşimle beraberliğimiz Ak Parti'nin kuruluşundan çok öncesine, 1960'lı yıllara kadar uzanır. Milli Türk Talebe Birliği çatısı altındaki faaliyetlerle başlayan fikri ve şahsi hukukumuz kendisinin akademik hayatı ve İslam Kalkınma Bankası'ndaki çalışmaları boyunca da sürdü. Siyasi yol arkadaşlığımız ise Abdullah Bey'in milletvekili adayı olduğu 19991 yılından itibaren başlamış ve kesintisiz o da devam etmiştir. Yola çıkışımız Kayseri'de, burada oldu. Özellikle kendisinin aday olduğu 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrasıyla Türk siyasi tarihinin en ibretlik hadiselerinden birini yaşadık. Cumhuriyet Mitingleri ve 27 Nisan Bildirisi ile milletin ve TBMM'nin iradesine karşı adeta bir meydan okumaya çevrilen bu seçim süreci 367 garabetiyle trajikomik bir hale dönüştürülmüştür. Bu millete bu ülkeye bu da yaşattırıldı. Biz de işte böyle bir dönemde demokrasiye ve milli iradeye karşı girişilen saldırılara Abdullah Bey'i aday göstermek suretiyle verdik. Birikimi ve partimize olan katkıları sebebiyle Abdullah Bey'in adaylığı hem kendi camiamızda, hem de milletimiz nezdinde kabul gördü ve Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı cumhurbaşkanlığı ile neticelendi. Görevi yürüttüğü 2007-2014 yılları arası Türkiye'nin çok önemli değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma süreçlerini yaşadığı bir dönem olmuştur. Zira ülkemizde anayasa kitapçıklarının fırlatıldığı dönemleri de gördük. Biz cumhurbaşkanlığı makamıyla başbakanlığın makamı arasındaki dayanışmayla bu dönemi başarılarla dolu bir dönem olarak gerçekleştirdik."
Türkiye'de vesayetin yine milletin cumhurbaşkanlığına giden yolun ilk adımlarının Abdullah Gül ile atıldığını vurgulayan Erdoğan, "Cumhurbaşkanının doğrudan halkın oyuyla seçimi uygulamasının milletimiz tarafından bu denli büyük muhabbetle kucaklanmasında Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki başarıları da katkıda bulunmuştur. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Abdullah Gül kardeşimin çalışmaları ve hizmetleriyle milletimin kalbinde de müstesna bir yer edindiğine inanıyorum" dedi.
Erdoğan kendisinin lise, Abdullah Gül'ün üniversite öğrencisi olduğu 60'lı yılların sonunda ülkede etkisi hale süren bir kuşağın ve anlayışın olduğunu gördüklerini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendimizi çok partili siyasi rejimin özgürlük ve kalkınma tecrübesiyle 1960 darbesinin vesayeti arasında yolunu bulmaya çalışan bir Türkiye'nin tam ortasında bulduk. Bir yanda gönüllerimizi coşturan dava ve aksiyon adamlarının diğer yanda gelişmeyi, büyümeyi hedef gösteren; bunun için de siyasetin yolunu işaret eden büyüklerimizin telkinleriyle beslendik. Hem gönlümüzü hem zihnimi zenginleştirecek hangi kaynağı bulursak ondan faydalanmanın yollarını aradık. 1980 darbesi bu arayışımızı durdurmak bir yana daha üst seviyelere çıkardı. Darbelere karşı direnmenin yolunun da bu olduğunu gördük. 1991 seçimlerinden itibaren işaretleri görülmeye başlanan, 1995 seçimlerinde adeta patlama yapan başarılarımızın gerisinde böyle bir emek, böyle bir vizyon vardı. Siyasetin dikensiz bir gül bahçesi olmadığını da bu süreçte attığımız her adımda gördük, yaşadık. 1997 yılı bizim için yeni bir kırılma noktası oldu. Kırılma derken yanlış anlaşılmasın. Bu süreçte gönlümüz kırıldı ama milletimizle olan bağımız, daha önce hiç olmadığı kadar güçlendi. Bugün 2023 hedeflerine sahipsek, hedeflerimize ulaşmak için ümit varsa geçtiğimiz 14 yıldaki başarılarımız sayesindedir. Bu dönemin ilk başbakanı, sonra dışişleri bakanı son olarak da cumhurbaşkanı olarak tüm başarıların altında imzası olan kardeşlerimizden bir tanesidir Abdullah Bey. Kendisine ülkemize ve milletimize yaptığı hizmetler için şükranlarımı sunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimini de önlerini kesme gayretlerinin son adımı olduğunu belirterek, milletin şahadete yürüyüşüyle bunun başarılamadığını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Bu bir şeyi gösterdi. İstediğiniz kadar F-16'lara sahip olun, istediğiniz kadar tanklara, toplara sahip olun. Ama bilesiniz ki bir milletin ölümü öldürmesi, onun karşısında hiçbir şeyi varlık olarak ortaya koyamazsınız. Bu millet bunu gösterdi ve 16 saatte darbeyi, kendi lehine darbeye dönüştürdü. 'Meydanlara yürüyün' dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Bunun neticesini de 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldık. Onlarla beraber bu ülkeyi hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın tek millet yaptık. Tek devlet diyerek de geleceğe yürüdük, yürüyoruz."
Konuşmaların ardından konuklar, hep birlikte kurdeleyi kesip, Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin açılışını yaptı.
25 ÖZEL UÇAKLA GELDİLER
Devletin zirvesinin buluştuğu açılış nedeniyle Kayseri Erkilet Havaalanı'nda özel uçak yoğunluğu yaşandı. Havaalanına 25 özel uçak indi. Özellikle yabancı konukların heyetleri için alınan özel güvenlik önlemleri dikkat çekti. Güvenlik açısından özel timler Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık koruma ekiplerinin yanı sıra, özel harekat ve polis ekipleri de önlem aldı. Gerek müzenin açılışı sırasında, gerekse miting alanı üzerinde polis helikopteri de uçuş yaptı.
Tören sırasında kargaşa olmaması ve güvenlik açısından basın mensuplarının görüntü almasına ve fotoğraf çekmesine izin verilmedi. Törenle ilgili görüntü ve fotoğraflar, Cumhurbaşkanlığı Ofisi tarafından servis edildi.
KÜTÜPHANEDE 20 BİN KİTAP
Fabrikanın buharhane bölümünden oluşan 3 ayrı alanda binanın orijinal hali korundu. O dönemdeki boya ve badanalı haliyle muhafaza edildi. Yapının kütüphane bölümünde 20 bin kitap bulunurken, müzede ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kullandığı makam koltuğu ve masası, kendisine hediye edilen eşyalar, madalyalar, Türkiye'nin siyasi geçmişine ve cumhuriyet dönemine ait objeler, fotoğraflar ve belgeler konukların ilgisini çekti. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, selefi Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm konuklarını kapıda karşıladı.
TANITIM FİLMİ İZLENDİ
Daha sonra özel olarak ısıtılan dev çadırdaki törene geçildi. Burada TRT tarafından hazırlanmış film izlendi. Tanıtım filminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Yol arkadaşım' dediği Abdullah Gül'den 'Bizim Abdullah beyle arkadaşlığımız 1970'den daha öncesine dayanıyor. Kendisiyle Milli Türk Talebe Birliği'nde tanıştık ve siyasi mücadelemiz orada başladı. Ve, ikimiz de siyasete devam ettik' diye söz etti.
11. Cumhurbaşkanı Gül de tanıtım filminde "Ben, aslında siyasete öğrencilik yıllarımda atıldım. Sonra, öğretim üyeliği, yurt dışındaki görevim derken Kayseri'ye dönüşümde, beni milletvekili seçtiler. Oradan grup başkan vekilliği, Dışişleri bakanlığı ve Ak Parti'nin ilk başbakanı oldum. Bunu Cumhurbaşkanlığı sürecim takip etti. Siyasi yaşantımda insan haklarına, demokrasiye öncelik verdim" dedi.
Ardından, sırasıyla müzeyi düzenleyen Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birer konuşma yaptı.
YILDIRIM: BÜTÜN YOL ARKADAŞLARIMIZ BURADA
Başbakan Binalı Yıldırım, açılışta yaptığı konuşmasına "Bütün yol arkadaşlarımız burada. Kayseri'de AK Parti hareketini başlatan bütün yol arkadaşlarımız burada. Hep beraberiz, buradayız. Tıpkı ilk gün olduğu gibi bugün de yine yan yana birlikte hep beraberiz" diye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ak Parti'nin bir vefa hareketi olduğunu söylediğini hatırlatan Yıldırım, "İşte bu tablo da bir kez daha bu sözlerinizin bir teyididir. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin" dedi. Başbakan Yıldırım, partisinin şer odaklarıyla mücadele ederek bugünlere geldiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha ilk günden partimizin kurucusu, liderini partiden uzak tutmaya çalışan bir hukuk faciasından başlayıp, 14 yıllık süre içerisinde birçok engellemeleri hep beraber yaşadık. En son 15 Temmuz'daki kanlı FETÖ darbe girişimine kadar uzanan vesayet heveslilerinin marifetleri saymakla bitmez. Bu oyunlar, bu kumpaslar 14 yıllık iktidarımızda hep var oldu. Buna karşılık biz de 15 yıldır bir yandan millet iradesini vesayet odaklarına karşı korumak için mücadelemizden, azmimizden asla bir şey yitirmedik. Diğer yandan da aziz milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürme gayreti içerisinde olduk. Bugün, bu süreçte kurucu liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Erdoğan ve Sayın Abdullah Gül, karşı duruşlarıyla bu mücadeleye en büyük katkıyı vermişlerdir. Allah kendilerinden razı olsun."
Açılışı yapılan Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin, 15 Nisan 2017'den itibaren ziyaretçi akınına uğrayacağını düşündüğünü belirten Binali Yıldırım, "Bu müze aynı zamanda Türkiye'nin siyasi tarih müzesi olma özelliğini de taşıyor" dedi. Gelecek kuşaklara geçmişte yaşanan acı ve güzel olayları hatırlatmak, geleceği daha sağlıklı inşa etmek için bu ve buna benze eserlere daha fazla ihtiyaç olduğunu kaydeden Yıldırım, "Burada 15 Temmuz alçak darbe girişiminin müzede ayrı bir bölüm olarak ele alınması ve bunun gelecek kuşaklara aktarılması yönündeki gayretlerden dolayı teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz yakın tarihimizin en büyük kahramanlık destandır. Dünyanın güçlükle anlayabildiği aziz Türk milleti; silaha, tanka, topa karşı iman gücüyle memleket ve bayrak sevdasıyla meydana inmiş, darbecilere darbeyi indirmiştir" diye konuştu.
ABDULLAH GÜL'ÜN KONUŞMASI
11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de adını taşıyan müze ve kütüphanenin açılışında yaptığı konuşmada, aslında 24 Temmuz'da yapılacak açılışın bilinen nedenle bugüne ertelendiğini hatırlattı. Bu tip müzelerin geleneğinin, doğulan yerde büyüyen ve siyasetçi olarak temsil ettiği yerde olduğunu kaydeden Abdullah Gül, şunları söyledi:
"Benim de doğduğum, büyüğüm ve kendi şehrim olan Kayseri olduğu için bu müzeyi Kayseri'de yapma kararını cumhurbaşkanı olduğum dönemlerde, son dönemlere doğru kararlaştırdığımda hukuki düzenlemeyi yaptık. Daha sonra gerekli teşebbüsler yapıldı. Burada doğrusu size teşekkür etmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Bey, benim başlattığım bu projeyi devam ettiler ve destek verdiler. Ümit ederim ki böylelikle bu gelenek Türkiye'de oluşmuş olur ve günü geldiğinde inşallah uzun yıllar sonra diğer cumhurbaşkanları için de tekrarlanır."
Müzenin sadece şahsıyla ilgili olmayıp, siyasi tarih müzesi olarak düşünüldüğünü belirten Abdullah Gül, "Bu müzeyi gezenler kısa süre içerisinde bir Türkiye tarihini burada görebilirler. Acı, tatlı günlerimizi, başarılarımızı, sıkıntılarımızı görürler. Benimle ilgili bölümler var. Bulunduğum olaylar ve o dönemle ilgili hatıralar sergilendiği gibi benim siyaset tarzımı, öne çıkardığım konuları, yaptığım konuşmalarda dikkati çektiğim değerleri de bu müze özet olarak sunmaktadır. Her ne kadar benim ismimi taşıyor olsa da bu müze aslında hepimizin hatıralarını yansıtmakta" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la 1970'li yıllarda tanıştıklarını hatırlatan Abdullah Gül, "70'ten bugüne 46 yıl geçmiş, yakında 50 yıl olacak. Dolayısıyla hükümet içerisindeki bütün faaliyetlerimiz, sıkıntılı günlerimiz, Ak Parti'yi kuruluş yıllarımız, partimizi kurduktan sonra başımızdan geçen bütün sıkıntılı dönemler, bütün bunlar burada var. Omuz omuza hep beraber siyaset yaptığımız bütün arkadaşlarımızın hatıraları bu müzede gösterilmeye çalışıyor" diye konuştu.
Abdullah Gül konuşmasında hep gurur duyulan işler yaptıklarını, Türkiye'yi demokratik olarak çok geliştirdiklerini, tabuları yıktıklarını ve tarihe gömdüklerini belirtirken de "Türkiye'yi ekonomik olarak çok geliştirdik. Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birisi oldu ve herkesin hayranlıkla takip ettiği ülke oldu. Dış politikada hep beraber çok güzel işler yaptık. Doğu ile de Batı ile de ilişkilerimizi olağanüstü geliştirdik" dedi.
Yakın tarihe bakıldığında inişler çıkışlar olduğunu belirten Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"60 darbesi, 80 dönemi, 28 Şubat dönemi var. Bu karanlık günleri bazen çok üzülerek, mahcubiyetle hatırlıyoruz. Bunların hepsi ara dönemler olarak kaldı ve bunların hepsini aştık. Türkiye'yi bugünkü duruma ve çok daha ilerilere hep beraber taşıdık. İnanıyorum ki 15 Temmuz'da haince ve gerçekten çok rezilce gerçekleştirilen bu olayı da gerimizde bırakacağız. Bütün şehitlere minnet duygumuz var. Bir kişiyi burada özellikle zikretmek isterim. Hepimizin yakın arkadaşı Erol Olçak'ı. Çünkü 14 Temmuz'da bugünkü organizasyonu o yapmak için oturduk, toplantı yapmıştık bir gün önce. Benim biraz kaygılı olduğumu görünce 'Sen hiç karışma bunları ben yapacağım' diyerek, her şeyi planladığını o zaman söylemişti o şövalye stiliyle. Öyle vedalaşmıştık. Ertesi gün maalesef kendisini kaybettik, şehit oldu."
'SUÇLUYLA SUÇSUZ AYIKLANSIN'
Abdullah Gül, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturmalarla ilgili de "Tabi ki suçlu ve suçsuzları titizlikle ayıklayıp, hak edenlere gerekli cezaların verileceği herkesin emin olduğu bir husustur. Ama Türkiye'yi muhakkak ki ileriye taşımak da yine hepimizin görevidir. Özellikle şu anda Türkiye'nin sorumluluğunu üsteleneler olarak sizlerin, değerli hükümetin, bunun da en iyi şekilde yapılacağına inanıyorum" dedi.
Demokrasinin devamlı bir mükemmelleşme süreci olduğunu, 'en iyiyim' diyenlerin ile kendilerini geliştirmek durumunda olduğunu belirten Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreçte tabi ki istişareler, tartışmalar, eleştiriler, özeleştiriler olur ve neticede en doğru istikamette hep ileri gidilir. Mevcut sorunları zamanında aşmamız gerekir ki gelecek sorunlar birikmesin. Birikirse o zaman orada kalınır. Onları da aşabilmek için günümüzdeki sorunları aşarak, yola devam etmek gerekiyor. Bunun için demokrasinin reformcu bir niteliği vardır. Sabit değildir. Nasıl yaptığımız şeyler sürekli, köklü bir reform süreci içerisinde bizi oluşturdu ve Türkiye'yi ileri taşıdıysak, inanıyorum ki yine aynı şekilde mükemmelleşmek için bu reform süreçleri, değerli hükümetimizin önderliğinde bunlar gerçekleşecektir. Bu içinde yaşadığımız dönemi süratle atlatacağız ve Türkiye en parlak dönemlerini yine yakalayacaktır. Bundan hiç tereddüdüm yok. Geçmişe baktığımızda nasıl ki en zor dönemler aşıldıysa bu dönemler de aynı şekilde aşılacaktır."
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
Cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında, tarih yapan bir millet olduğumuzu ancak tarihi kayda geçirip gelecek nesillere aktarma konusunda aynı başarıyı gösteremediğimizi söyledi. Elde dünyanın en düzenli ve kapsamlı devlet kayıtları olan Osmanlı arşivleri gibi bir hazinenin bulunduğunu ancak bunun değerlendirilemediğini kaydeden Erdoğan, "Bir dönem Osmanlı arşivlerinde yer alan milyonlarca belgenin durda niyetine kilosu 3-5 kuruşa satılmasının utancını dahi yaşadık. Bunun için hükümetimiz döneminde arşivciliğin modern versiyonu olan dijital arşiv konusunda özel önem verdik" dedi.
Abdullah Gül ile üniversite yıllarından beri yol arkadaşı olduklarını kaydeden Erdoğan, "Sayın Abdullah Gül'ü bilimsel çalışmalarının yanında, kültür ve medeniyet hayatımıza dair okumalarıyla adeta ayaklı bir kütüphane olarak biliyoruz. Kendisi adına açılan bu kütüphane hiç şüphesiz Sayın Gül'ün yarım asrı bulan birikimini de yansıtan bir eser olacaktır" diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Abdullah Gül kardeşimle beraberliğimiz Ak Parti'nin kuruluşundan çok öncesine, 1960'lı yıllara kadar uzanır. Milli Türk Talebe Birliği çatısı altındaki faaliyetlerle başlayan fikri ve şahsi hukukumuz kendisinin akademik hayatı ve İslam Kalkınma Bankası'ndaki çalışmaları boyunca da sürdü. Siyasi yol arkadaşlığımız ise Abdullah Bey'in milletvekili adayı olduğu 19991 yılından itibaren başlamış ve kesintisiz o da devam etmiştir. Yola çıkışımız Kayseri'de, burada oldu. Özellikle kendisinin aday olduğu 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ve sonrasıyla Türk siyasi tarihinin en ibretlik hadiselerinden birini yaşadık. Cumhuriyet Mitingleri ve 27 Nisan Bildirisi ile milletin ve TBMM'nin iradesine karşı adeta bir meydan okumaya çevrilen bu seçim süreci 367 garabetiyle trajikomik bir hale dönüştürülmüştür. Bu millete bu ülkeye bu da yaşattırıldı. Biz de işte böyle bir dönemde demokrasiye ve milli iradeye karşı girişilen saldırılara Abdullah Bey'i aday göstermek suretiyle verdik. Birikimi ve partimize olan katkıları sebebiyle Abdullah Bey'in adaylığı hem kendi camiamızda, hem de milletimiz nezdinde kabul gördü ve Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylığı cumhurbaşkanlığı ile neticelendi. Görevi yürüttüğü 2007-2014 yılları arası Türkiye'nin çok önemli değişim, dönüşüm, yeniden yapılanma süreçlerini yaşadığı bir dönem olmuştur. Zira ülkemizde anayasa kitapçıklarının fırlatıldığı dönemleri de gördük. Biz cumhurbaşkanlığı makamıyla başbakanlığın makamı arasındaki dayanışmayla bu dönemi başarılarla dolu bir dönem olarak gerçekleştirdik."
Türkiye'de vesayetin yine milletin cumhurbaşkanlığına giden yolun ilk adımlarının Abdullah Gül ile atıldığını vurgulayan Erdoğan, "Cumhurbaşkanının doğrudan halkın oyuyla seçimi uygulamasının milletimiz tarafından bu denli büyük muhabbetle kucaklanmasında Sayın Gül'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki başarıları da katkıda bulunmuştur. Ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Abdullah Gül kardeşimin çalışmaları ve hizmetleriyle milletimin kalbinde de müstesna bir yer edindiğine inanıyorum" dedi.
Erdoğan kendisinin lise, Abdullah Gül'ün üniversite öğrencisi olduğu 60'lı yılların sonunda ülkede etkisi hale süren bir kuşağın ve anlayışın olduğunu gördüklerini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendimizi çok partili siyasi rejimin özgürlük ve kalkınma tecrübesiyle 1960 darbesinin vesayeti arasında yolunu bulmaya çalışan bir Türkiye'nin tam ortasında bulduk. Bir yanda gönüllerimizi coşturan dava ve aksiyon adamlarının diğer yanda gelişmeyi, büyümeyi hedef gösteren; bunun için de siyasetin yolunu işaret eden büyüklerimizin telkinleriyle beslendik. Hem gönlümüzü hem zihnimi zenginleştirecek hangi kaynağı bulursak ondan faydalanmanın yollarını aradık. 1980 darbesi bu arayışımızı durdurmak bir yana daha üst seviyelere çıkardı. Darbelere karşı direnmenin yolunun da bu olduğunu gördük. 1991 seçimlerinden itibaren işaretleri görülmeye başlanan, 1995 seçimlerinde adeta patlama yapan başarılarımızın gerisinde böyle bir emek, böyle bir vizyon vardı. Siyasetin dikensiz bir gül bahçesi olmadığını da bu süreçte attığımız her adımda gördük, yaşadık. 1997 yılı bizim için yeni bir kırılma noktası oldu. Kırılma derken yanlış anlaşılmasın. Bu süreçte gönlümüz kırıldı ama milletimizle olan bağımız, daha önce hiç olmadığı kadar güçlendi. Bugün 2023 hedeflerine sahipsek, hedeflerimize ulaşmak için ümit varsa geçtiğimiz 14 yıldaki başarılarımız sayesindedir. Bu dönemin ilk başbakanı, sonra dışişleri bakanı son olarak da cumhurbaşkanı olarak tüm başarıların altında imzası olan kardeşlerimizden bir tanesidir Abdullah Bey. Kendisine ülkemize ve milletimize yaptığı hizmetler için şükranlarımı sunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimini de önlerini kesme gayretlerinin son adımı olduğunu belirterek, milletin şahadete yürüyüşüyle bunun başarılamadığını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Bu bir şeyi gösterdi. İstediğiniz kadar F-16'lara sahip olun, istediğiniz kadar tanklara, toplara sahip olun. Ama bilesiniz ki bir milletin ölümü öldürmesi, onun karşısında hiçbir şeyi varlık olarak ortaya koyamazsınız. Bu millet bunu gösterdi ve 16 saatte darbeyi, kendi lehine darbeye dönüştürdü. 'Meydanlara yürüyün' dediğimiz zaman benim milletim meydanlara yürüdü. Bunun neticesini de 16 saatte Rabbimin lütfuyla aldık. Onlarla beraber bu ülkeyi hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın tek millet yaptık. Tek devlet diyerek de geleceğe yürüdük, yürüyoruz."
Konuşmaların ardından konuklar, hep birlikte kurdeleyi kesip, Abdullah Gül Müze ve Kütüphanesi'nin açılışını yaptı.
TÜRKİYE
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.