EKONOMİK GELİŞME VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Altıntaş açıklamasında, “Ekonomik Gelişme ve Başkanlık Sistemine vurgu yaparak şunları ifade etti;
“Başarılı bir Kalkınma ve Hukuk Devleti süreci için parlamenter sistem mi yoksa başkanlık sistemi mi daha yararlıdır?
Gelişmiş ve kalkınmış Batı ekonomilerinde ekonomik gelişme tarihi ve demokratik gelişme tarihi eşanlı devam eden bir süreç olduğu gözlenmiştir. Tarihte ilk anayasal gelişme olan Magna Karta’nın (1215) yazıldığı İngiltere sanayi devrimini gerçekleştirmiştir. ABD’de kişi hak ve hak ve hürriyetleri, mülkiyet hakları gibi özgürlüklerin hukuki mevzuatla en ileri düzeyde korunması (tarihteki ilk yazılı modern anayasanın kaleme alınması) ABD’nin Ar-Ge ve bilimsel buluşlarda liderlik yapmasının en önemli nedenleri arasında açıklanır. Söz konusu araştırmalara göre, demokratik yönetimlerde hukuk tarafından korunan özgürlükler yatırımların artmasına ve ekonomik gelişmeye katkı sağlamaktadır. Son dönemlerde ekonomik büyüme başarısı ile ilgili yapılan birçok çalışmanın hukuk devleti altyapısına vurgu yaptığı bir realite olarak ortadadır.”dedi.
İslami kaynaklara bakacak olursak diyen Altıntaş açıklamasını şöyle sürdürdü; “Hz. Muhammed’in (sav), Medine’de barış ve huzur ortamını sağlamaya yönelik pek çok çalışmalar ve sözleşmeler yaptığı ve hukuk devletini ideal biçimiyle kurduğu görülmektedir. İlk önce yıllardan beri birbiriyle düşman olan Evs ve Hazreç kabilesini barıştırdı ve İslam kardeşliği çatısı altında onları birleştirdi. Peygamber efendimiz daha sonra hangi dinde olursa olsun Medine’de yaşayan bütün grupları bir araya getirdi ve “Medine Sözleşmesi” olarak bilinen bir anlaşma yaptı. Anlaşmanın amacı kişilerin barış içinde özgürce yaşayabilecekleri bir ortam hazırlamaktı. Bu anlaşmaya göre inancı ne olursa olsun Medine’deki tüm guruplar barış içinde özgürce yaşayabileceklerdi. Teorik ve pratik olarak mükemmel bir nizamın ekonomik gelişmeye yönelik ideal ilkelerine rağmen seçkinci hükümet sistematiği (tekçi yönetim anlayışları) İslam ülkelerinin ekonomik bakımdan da geri kalmasına yol açtı.”dedi
Altıntaş sözlerinin devamında; “1820-2002 yılları arasında 100 ülkeyi inceleyen bilimsel araştırmaya göre ise, anayasal reformlar ekonomik gelişmeyi teşvik etmiştir. 1820’li yıllardan sonra dünyadaki ülkelerin %38’i başkanlık sistemi, %26’sı yarı-başkanlık sistemi ve %37’si parlamenter sistemle yönetilmektedir. Başkanlık sistemi yarı başkanlık ve parlamenter sisteme göre daha çok ekonomik gelişmeyi sağlamıştır.
Özellikle kriz dönemlerinde örneğin 1972 petrol krizinde başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde %2.5 büyüme görülürken, yarı başkanlık sistemindeki ekonomik büyüme %1.9 ve parlamenter sistemde ise %1.6 büyüme olduğu görülmüştür. 1820-2002 yılları arasında kişibaşına düşen milli gelir açısından da Başkanlık Sistemi ortalama %1.5 artış oranıyla ekonomik gelişmedeki olumlu etkisini göstermiştir.
Batılı örneklere bakıldığında Başkanlık Sisteminin ideal olarak uygulandığı ülkelerde hukuk devleti alt yapısının, özgürlüklerin ve demokratikleşme düzeyinin yüksek olduğu görülmektedir.
Başkanlık sisteminde kurum ve süreçler düzenlenirken hukuk devleti, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, hukuk ve yönetim karşısında eşitlik ve adaletin sağlanması, kuvvetler ayrılığı ve bunun için kuvvetlerin birbirini denetlemesi ve dengelemesi (check and balances) gibi çok sayıda konu düzenlenirken İslami kaynakları referans almak bize özgü bir hükümet sistemi için olmazsa olmaz öneme sahip bir koşul olarak ortaya çıkmaktadır.”dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.