Elimizden geldiğince iyi bir takım kurmaya çalıştık.
Herkes futbolun kurallarını bir şekilde kavrayacak. Ben hiçbir zaman bütün sezon boyunca yapacağınız eleştirilerde geriye dönük olarak, teknik direktörler başarısız olunca geçmişe top atıp, ‘enkaz devraldık, bu takım hiç hazırlanmamış, hiç kamp yememiş’ derler. Bende dönüp, ‘bu takımı 3. Lige giderken almıştık. Mezara koymuşlar, üstüne toprak atarlarken, yeni Samsunspor projeleri havada uçuşurken almıştık. 70-80 milyon borçlu, kimsenin tahtayı açamadığı dönemlerde aldık’ diye bunları asla hatırlatmayacağım. Herkes benim Yüksel Yıldırım ile geçmiş dönemden beri hassas ortaklık beraberliğinde kimse araya nifak sokmaya çalışmasınlar. Nifak sokmaya çalışanlar boşa çalışırlar” diyerek şöyle devam etti: “Stadın zemini için elimizden geleni yapacağız. Çünkü biz üst düzey bir takım kurduk. 35 bin kişilik stadın o ilk görüntüsü bizde hem panik yarattı hem de hayal kırıklığı oluşturdu. Bu statlardan sorunlu olan Genel Müdür Yardımcısı Dursun Türk arkadaşımız Samsunlu. Dolayısıyla iyi niyetli olan arkadaşımızın burada nasıl etkisiz kaldığını fazla yorumlayamıyorum. Herhalde spor bakanlığı içerisinde üst kademe ile alt kademe arasındaki koordinasyon eksikliği var. Yaklaşık 200-250 milyona inanılmaz bir stat yapılmış. Stadı yapan firma stadı birçok eksikle teslim etti. Çimlerinden, kapılarının kilidine kadar eksiği var. Dursun Türk sağ olsun yeni ihalelerle Samsunspor stadının eksikliklerini gidermeye çalışıyor. Ayrıca da biz bu stadı Samsunspor kulübü olarak uzun süreli kiralamak istiyoruz. 10-20 seneliğine kiralamak istiyoruz. Bu sene kiraladığımız zaman aşağıdaki boş alanlarıyla, boş dükkanlarıyla yüzde 100 şekilde kullanmak ve 24 saat yaşayan bir sistem haline getirmek istiyoruz. Fakat bu stat hazine arazisinde yapıldığından dolayı statü, 19 Mayıs stadyumundaki gibi net değil. Spor bakanlığı bunu 6 ay içerisinde çözüme kavuşturup, bize uzun vadeli kiralama yoluna gidecek. Şuanda stadı biz kullanıyoruz, maç maç kirasını veriyoruz. Ama stadın bakımı, çimlerin sorumluluğu bize ait değil. Protokolde oturma düzeni bize ait değil. Yani biz bir evi kiralıyoruz ama devlet bize ‘sen yatak odasını şuraya kadar kullanırsın. Tuvaletin bir tanesi senin, bir tanesi benim’ diyor. Biz öyle kullanıyoruz. Ben çim uzmanı değilim. Bizim tesislere 20 sene önce yaptırdığımız çimler bile daha stadyumdan sağlıklı görünüyor. Çimler hava almıyormuş, ısı almıyormuş. Samsun’a 35 bin kişilik stadyum yapanlar bunları da düşünmesi gerekiyordu. Samsun’un 35 bin kişilik stadyumu var. Altyapısına kullandıracağı 10 tane çim sahası yok. Stadın arkasına belediye hemen gelmiş bir akaryakıt istasyonu kurmuş. Kendi otobüslerini koymuş. Biz Trabzonspor’un açılışına gittik. Stadyumun arkasına 8 tane çim saha yapmışlar. Suni çim saha, normal çim saha ve Trabzonspor’un altyapısı orada. Futbolcular için lokalleri de var. Bizim saha da orada. Biz Avrupa kupalarına çıktığımız zaman ne yapacağız. Herhalde oradaki sanayicilere rica edeceğiz. ‘bugün çalışmayın da, havadaki zehirli partiküller azalsın. UEFA burada maç oynamaya izin versin’ diye ricada bulunacağız. Biz orada stadı yapmışız ve hemen her tarafını kuşatmışız. Belediyenin sanki başka bir yeri yok, gitmiş oraya kendi otobüsleri için otopark yapmış. Arkasına bir tane yere akaryakıt deposu gömmüş. 35 bin kişinin olduğu yerin 5 metre ötesinde akaryakıt deposu var. Bunlar doğru şeyler değil. Bunlar Samsunspor sevgisi olmayan bir zihniyetin geçmişte yaptığı işler. Bunların hepsini düzeltmemiz gerekiyor. Hep birlikte bu memlekete ihanet edilmesini engelleyelim. Rahmetli Hasbi Menteşoğlu, benim idolümdür. Benim Samsunsporlu olmamdaki rol model başkanımdır. Hasbi Menteşoğlu’ndan sonraki yaptığım 13 senelik başkanlığımda bir tuvalet parası kadar yardım görmedim. Bu sistemin içerisinden para ürettim. Ben 13 sene boyunca Samsunspor’dan kendi dönemimde hiçbir şekilde şehirden bir katkıda bulunmadan kendi sistemim ile kendim götürdüm. Ayrılırken de ne alıp verdiğimi helalleşerek gittim. Samsunspor şuanda zor durumda, buradan kurtarmak için acil ve sert tedbirler almak zorundayız. Bunların içerisinde mali disiplini yüksek şirket yapısında yürütülmesi gerekiyor. Yani ‘bugün yarın ben başaramadım, bugün isteyerek geldim ama artık eşim istemiyor, sıhhatim el vermiyor’ diyemeyecek bir yapı oluşturmak. Burada kar ederse de şirket kar eder, zarar ederse de bırakıp kaçamaz. Sonuna kadar bu işten sorumlu olur. Dolayısıyla muslukları açtığımız yok. Biz kendi işlerimizi yapıyoruz. Biz hacıağa takımı falan değiliz. Türkiye’de futbol işini iyi bilen insanların bir araya geldiği iyi bir şirketimiz var. Ben futbol işini iyi biliyorum. Yüksel Yıldırım finansman işini iyi biliyor. İkimizde her şeyimizle bu işin içerisindeyiz ve gereğini yapacağız. Samsun bir futbol şehridir. Şuanda bulunduğumuz üçüncü ligden kalkındırmak adına gereken fedakarlığı yapıyoruz. Kulübün borçlarını ödeyerek satın almak zorundayız. Devamında inşallah bütçesi denk, ithalatını, ihracatını karşılayan, kendi futbolcusunu kendi yetiştiren, başarı ile prim yapan bir takım oluşturmak istiyoruz. Ben 5 sene içerisinde bu kulübü kendi kendi yeten bir hale getirmek zorundayım. Biz yukarıda batık firmaların yani batık kulüplerin boğazlarına kadar borca kapılmış, gömülmüş büyük kulüplerin sistemine uyamayız. Yukarı çıkıp onların verdiği paraları vermeye kalkarsak 2 sene de onlar gibi batık duruma düşeriz. Biz denk bütçeyle gideceğiz. Açık vermeyeceğiz. İthalatımız, ihracatımıza denk olacak. Şirketleşme tamamen bürokratik işlerle yürüyor. Osman Arslan şirketleşme işleri ile uğraşıyoruz. Ticaret Odası’na gidiyor, prosedürleri yerlerine getiriyor. Benim için şirket veya dernek fark etmez. 4-5 sene sonra Samsun şehri ‘bu şirketi bana sat’ dediği zaman satıp çıkar gideriz. Bu gönül birliği, destek var olduğu müddetçe biz bu işin içerisindeyiz. Biz Samsunsporlu olduğumuz için futbolun içinde varız. Bunun için Samsun’dayız. Samsunspor’un 70 milyon da borcu olabilirdi, 90 milyon da, 100 milyonda olabilirdi. Buna bakarak girmedik. Yılport isminin de bir acelesi yoktu. Ama federasyon bize ‘eğer reklam alacaksanız Eylül ayında yapılacak olan federasyon toplantısına bu kararı yetiştirmeniz gerekiyor’ dediler. Onun için biz bu kararı biz çoktandır düşünüyorduk. Samsunspor A.Ş.’nin yüzde 67’sini temsil eden Ali Rıza Yıldırım ve Yüksel Yıldırım arkadaşlarımızın kendi şirketlerinin reklamını vermelerini istemeleri kadar doğal bir durum yok. Türkiye’yi birçok alanda temsil eden çok düzgün firmaları var. O firmanın ismini Samsunspor’da yaşatmak istediler. Bunun bedelini de Samsunspor A.Ş.’ye ödüyorlar. Bunla da 1 senelik anlaşmamız var. Stada nasıl isim sponsoru olunuyorsa takımların isimlerinin önüne veya arkasına da öyle isim sponsorları oluyorlar. Bunu böyle algılayın. Yoksa en az taraftarlar kadar Samsunsporluyum, Samsunspor taraftarıyım, ismi için, rengi için gemileri yakacak olan insanlardan bir tanesi hem İsmail Uyanık’tır, hem de Yüksel Yıldırım’dır. Borcumuz 55 milyonu geçtiği kesin. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum inanılmaz bir döviz kurlarındaki artış var. Dolayısıyla Euro ve dolar borçlarımız zaten yüzde 30-40 katlandı. 50 milyonun 20 milyonu dövize bağlı borçsa bunlar artıyor. Hesapta olmayan, henüz borcu kesinleşmemiş bazı alacaklar var. Biz tahtayı açmak için kimse bize bir kuruş indirim yapmadı. Bazı bu işi iş edinmiş avukat güruhu var. Bunlar Samsunspor’un bütün sıkıntılı işlerindeki isimler. Bunlar senelerdir Samsunspor üzerinden davalar alarak, futbolcuların üzerinden davalar alarak bu işi yapıyorlar. Samsunspor’un şirket olduğunu duyunca teşekkür ettiklerimiz haricindeki hiçbir alacaklı, hiçbir futbolcu bir kuruş inmediler. Eğer Samsunspor küme düşseydi veya Samsunspor şirket olmasaydı, tahtasını açtırmak gibi bir kaygısı olmasaydı bu insanların hiçbiri paralarını alamayacaktı. Ne yurt dışındakiler, ne de yurt içindekiler. Coşkun Zeren arkadaşımız kendi döneminde hukuku olan yabancı futbolcularla anlaşmaya çalıştı. Avukat devreye girip onların anlaşmalarını bozdurmaya çalıştı. Türkiye’de son dönemde paraları kazanan aracı menajerler, gerçekçi olmayan, dürüst olmayan bunlarla işbirliği yapan bir kısım yönetici ve spor hukukçuları. Bunların hepsi bu büyük paranın, Türk halkının, Türk hükümetinin, Türk siyasetinin futbolun gelişmesi için öngördüğü, vermeye çalıştığı, parayı paylaşan güruhtur. Bunu da ancak şirketleşme yoluyla bunları ortadan kaldırabiliriz. Bu karanlık durum devam ettiği müddetçe bu kötü niyetli insanlar para kazanmaya ve Türk futbol unun sırtından asalak olarak kan emmeye devam edecekler. Tahminime göre Samsunspor 30 milyon bütçe ile bu sezonu tamamlayacaktır. Samsunspor’u şuanda denetleyen 2 tane özel firmamız var. Samsunspor’da geçmişten bu yana avukatlık anlamında kötü niyetli veya mesleki hataları çıkartıyorlar. Çünkü burada birçok avukat hataları yüzünden mükerrer paralar ödedik. Bir sürü 35 yaşındaki oyuncular futbol oynamadan bu fakir şehrin paralarını sömürmeye devam ettiler. Futbol oynamıyorlar, 3 senelik sözleşme yapıyorlar, gidip memleketi Brezilya’da yatıyorlar. Bu fakir şehrin parası ile her sene 400 bin – 500 bin Euro ile gününü gün ediyorlar. Bütün bu eksiklikler kulübün kurumsal olmamasından kaynaklanıyor. Biz eski başkan 5 kuruşunu almamasının peşindeyiz. Bu taraftan da kürekle menajerlere, avukatlara, hak etmeyen oyunculara para dağıtmışlar. Kimse bunları konuşmuyor. Biz ‘Samsunspor’un borcu 55 milyon lira olsa alırdık, 90 milyon lira olsaydı almazdık’ dediğimiz bir şey yok. Bu 100’de 105’te olsa alırdık. Biz Samsunsporumuzu alıyoruz. Benim gönlümde bu kulübün marka değeri milyar dolarlarla ölçülmez. Samsunspor kulübü derneği varlığını devam ettirecek. Önceden esnaftan mal alamadığımız yerde şimdi herkes Samsunspor’a ürün vermek için çaba gösteriyor. Samsunspor Kulübü Derneği tüm çabalarıyla devam ediyor. Burayı dernek üyelerine hitap edecek bir sosyal tesis alanına dönüştürmek gibi bir projemiz var.
İlk defa yıllar sonra oda bana denk geldi. Samsunpor’u seven bir büyük belediye başkanı ve takımı seven bir alt belediye başkanı dostlarımız var. Sporun kıymetini bilen bürokrasi ve vali var. Bu tesisi inşallah bir yelken kulüp gibi sosyal tesisler yapmayı planlıyoruz. Bize bu tesis yetmiyor. Samsun’da saha üretmek zorundayız. Samsun’da saha üretmezsek biz bu işin altından kalkamayız. Derneğin yapacağı çok iş var. İsterse yarın oturur, başka branşlarda faaliyete geçer. Samsunspor yarıştığı her alanda tribünleri doldurur. Salonda yarışıyorsa salonu doldurur. Samsunspor bir camia, tabela kulübü değil. Pilot futbol kulübü olarak yarışacaksak bunu da yapacağız. Şuanda futbol şehitliği için gündemimizde bir plan yok. Canik Belediyesi bu konuda öncelikli olarak bir çalışma yapmış. Biz o yapılan çalışmalarda üstümüze düşen desteği veririz. Samsun’dan futbolcu çıkar diyoruz ama Samsun’da saha yok. Kendi kendimizi kandırıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığına gittik oradaki müdürler bize ‘Samsun tesis olarak kişi başına en fazla tesis olan illerimizden bir tanesi’ diyorlar. Hangi tesis? ‘bowling tesisi, golf tesisi’ ama futbol tesisimiz yok. Allah’a şükür çok tesisimiz var ama futbolda neredeyiz. Futbolda bir tane stadyumumuz var. Şuanda eski stadyumun yanında oynanan yan sahalar bile kalkma tehlikesi ile karşı karşıya. Petrolden geri dönüşümlü olan kanserojen ihtiva eden halı sahalarda çocuklarımızı oynatıyoruz. Bu mu Samsun’daki tesis zenginliği? Dolayısıyla Samsun’un öncelikleri bunlardır. Ayaklarımızı gerçek anlamda yere basalım, önceliklerimize bakalım o öncelikler içerisinde şehitlerimize saygı zaten birinci sırada gelir. Biz onu Samsunspor kulübünün gömülmesine izin vermeyerek ispatlamış olduğumuzu düşünüyoruz.”
Metehan Öndaş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.