ERHAN USTA GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
Türkiye’nin en büyük sorunu Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetim tarzıdır.
MHP Samsun Milletvekili ve MHP Grup başkanvekili Erhan Usta TBMM Genel kurulunda, Türkiye’nin sorunlarının büyük olduğunu belirterek, büyük sorunların da günübirlik yaklaşımlarla çözülemeyeceğini belirtti.
Erhan Usta “bu yaklaşımlar Meclis çalışmalarında da görülüyor, bugün Meclis çalışma programına ilişkin AKP’nin grup önerisini konuşuyoruz. Geçen hafta da görüşülmüştü, her hafta neredeyse bir çalışma programı yapılıyor. Program yapmak güzel de önemli olan programa uymaktır. Plansızlık, programsızlık maalesef, AKP’nin olduğu her yerde var. Yapılıyor, ertesi gün bozuluyor, yine bir başkası yapılıyor; yapılan da aslında bir şey yok” şeklinde ifade etti.
Erhan Usta sözlerini Orta Vadeli Programa getirerek, aynı düzensizliğin planda da olduğunu söyleyerek, “Birtakım işler yapılıyor fakat onlara hiç bakılmadan günübirlik politikalarla, günübirlik yaklaşımlarla ülkenin meseleleri çözülmeye çalışılıyor. Çözülemediği içinde, her gün ülkenin meselelerinin katlanarak arttığını da acı acı yaşıyoruz. Nerede yaşıyoruz? Terör olaylarında yaşıyoruz, dış politikada yaşıyoruz, ekonomide yaşıyoruz. O yüzden, biraz daha planlı, programlı gitmek ve yaptığımız planları, programları düzgün uygulanabilir yapmak, ondan sonra da uygulama iradesini göstermek zorundayız” dedi.
Usta sözlerine şöyle devam etti. “Dün itibarıyla, 2017 yılı bütçesi Meclise sunuldu, geçen hafta da 2017-2019 dönemine ilişkin Orta Vadeli Program açıklandı. Orta Vadeli Program’da ne yapıldı, tek cümleyle bunu bize özetleyin derseniz; Türkiye’nin yapısal sorunları artarak devam ediyor. Orta Vadeli Program’da, özellikle geçen yılla mukayese ettiğimizde büyümenin düşürüldüğünü ve cari açığın artırıldığını görüyoruz. Yani, aslında büyüme düştüğü zaman ekonomide cari açığı da düşürmek lazım fakat büyümeyi düşürüyorsunuz, cari açığı artırıyorsunuz. Bunun anlamı, yapısal bir sorumuz olan bu sorunun ve AKP hükûmetleri döneminde, son on dört yılda çok şiddetli bir şekilde artmış olan bu sorununun önümüzdeki dönemde de artacağını, Orta Vadeli Program tescilliyor. Bu büyük bir itiraftır.
Orta Vadeli Program demişken bir de 10’uncu Kalkınma Planımız vardı. Bu Hükûmet 10’uncu Kalkınma Planı’nı 2013 yılında Meclise getirdi, 2014 yılından itibaren de uygulamaya başladı. 2014, 2015, 2016, planın 3’üncü yılı bitti, geriye kaldı iki yıl. Şu anda planda ciddi olarak öngörülen işlerden hiçbir tanesi yapılmadı. Hükûmet “Biz 10’uncu Kalkınma Planı’nda yazdığımız tedbirlerden, politikalardan şu kadarını hayata geçirdik.” desin bize. Böyle ülke yönetemeyiz. Ondan sonra, Türkiye’nin niye sıkıntıları artıyor diyoruz. Yani, Türkiye’nin en büyük sorunu yönetim sorunudur, Türkiye’nin en büyük sorunu Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetim tarzıdır.”
İstihdam Düşüyor
Açıklanan istihdam verileriyle ilgili olarak da “dün itibarıyla, istihdam dataları açıklandı. Yani, istihdama bakıyorsunuz, özellikle son üç ayda istihdam düşüyor. Bakın, işsizlik artıyor demiyorum, işsizlik zaten artıyor. Hani, daha önceden işsizlik artıyordu ama istihdamda da belli ölçüde bir artış vardı. Şimdi, son üç ayda özellikle istihdamın düştüğünü görüyoruz. Tabii, bunu mevsimsel düzeltilmiş sayı üzerinden konuşuyoruz. Bunu hiç kimse 15 Temmuzla açıklamaya kalkışmasın. Bakın, bu konuştuğumuz veriler nisan ayı, mayıs ayı, haziran ayı verileri. Şimdi temmuz geldi, temmuzda bir miktar 15 Temmuz etkisi vardır. Yani, 15 Temmuz etkisini biz bundan sonra göreceğiz.
“Son üç ayda istihdam 300 bin kişi azalmış. Türkiye’de çalışan sayısı 300 bin kişi azalıyor. Bizim nüfusumuz 15 artı yaş üzerinde yıllık 865 bin kişi artıyor. Yani, çalışabilir yaştaki nüfusumuz 800-900 bin kişi artıyor, bunun 650 bin kişisi de “Ben iş gücü piyasasına giriyorum ve iş istiyorum.” diyor fakat biz, buna rağmen, istihdamı artıramıyoruz, istihdam düşüyor.
İşsizlik oranları mevsimsel düzeltilmiş veriye göre en son ay itibarıyla yüzde 11,2 olarak gerçekleşti yine. Bunlar çok yüksek işsizlik oranlarıdır. Gelişmekte olan ülkeler ortalamasının 2 katı işsizlik oranlarıdır bunlar. Daha önceden ben burada değişik vesilelerle “demokratik fırsat penceresi” dedik. Bizim genç bir nüfusumuz var. Bu genç nüfusu Türkiye değerlendirmek zorunda. 2000 yılında Türkiye bu fırsat penceresi içerisine girdi yani nüfusun milletlere sunduğu o imkânı 2000-2030’da Türkiye görecek. On beş yılı geçti; on beş yılı, tabiri caizse, boşa geçti. Hiç olmazsa kalan on beş yılın verimli geçmesi için Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerini düzgün koyması lazım ve bu hedefler çerçevesinde planlı, programlı birtakım işler yapması lazım” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.