EVDE KALMANIN ÖNEMİ BÜYÜK 

EVDE KALMANIN ÖNEMİ BÜYÜK 
SBÜ Öğretim Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Metin Hasde, "Evde kalmak, diğer değişle sosyal mesafelenme, Kovid-19 gibi solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda enfeksiyon zincirini kırmak için en önemli halk sağlığı önlemlerdendir" dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Metin Hasde, evde kalmanın, diğer değişle sosyal mesafelenmenin, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) gibi solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda enfeksiyon zincirini kırmak için en önemli halk sağlığı önlemlerden biri olduğunu belirterek, "Böyle bir durumda, virüsün yayılma hızı, insandan insana bulaşı ve vaka sayısı azalır. Hiçbir önlem alınmadığında enfekte bir kişi 1 ay sonunda 406 kişiye hastalığı bulaştırırken, sosyal mesafelenme ile yüzde 75 teması azaltarak bir ay sonundaki hasta sayısını 2,5 kişi ile sınırlayabilir." dedi.  Koronavirüsler, bilim insanlarınca "Hem hayvanlarda hem insanlarda hastalığa neden olabilen büyük bir virüs ailesi" olarak tanımlanırken, ilk kez Çin'de görülmesinin ardından çok kısa süre içerisinde hızla dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) insandan insana bulaşması nedeniyle de göze çarpıyor. Bu nedenle neredeyse yer yüzünde görülmediği ülke kalmayan Kovid-19 ile mücadele, karar vericilerin aldığı önlemler kadar, toplumların sosyal mesafelenme sağlayarak "evde kal" çağrılarına uymasıyla da şekilleniyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 12 Mart'ta pandemi olarak ilan edilen Kovid-19'da en önemli enfeksiyon kaynağının insan olduğu bilinirken, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Metin Hasde, bu süreçte bireysel izolasyonun önemini anlatarak, "Neden evde kalmalıyız?" sorusu başta olmak üzere, merak edilenleri anlattı.

99157034c5d6cd32e79837342159c8f0.jpg

Kovid-19 nasıl bulaşır?
Hasde, koronavirüslerin önceki yıllarda neden olduğu iki solunum sistemi enfeksiyonunun Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) olduğunu hatırlatarak, Kovid-19'un ise en son keşfedilen koronavirüsün neden olduğu bulaşıcı hastalık olduğunu aktardı. Bu yeni virüsün ve hastalığın Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde başlayan salgına kadar bilinmediğini, virüsün 13 Ocak 2020'de tanımlandığını, hastalığın Çin'de ve ardından dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde yayılmasından sonra DSÖ tarafından pandemi ilan edildiğini anımsatan Hasde, hastalığa ilişkin şu bilgileri verdi: "Yeni tip virüs insandan insana geçiyor. Vücuda mukozalardan yani, ağız, burun ve gözden girmektedir. Virüs damlacık yoluyla bulaşmaktadır. Damlacık insanlardan öksürme, aksırma, hapşırma hatta gülme sırasında etrafa yayılan küçük parçacıklardır. Hasta bireylerin etrafa yaydığı damlacıklar içerisinde virüs bulunur. Bu damlacıklar solunursa virüs alınabilir. Bunun için hasta ve sağlam kişinin yakın olması gerekir. Ayrıca bu damlacıklar eşyaları ve yüzeyleri kirletir, buralara yapışır. Ellerin bu kirli eşya ve yüzeylere teması, daha sonra da ağız, burun ve gözlere temasıyla virüs vücuda alınmış olur."

Hasta olanla, olmayanın birbirinden uzak tutulması gerekiyor
Hasde, "Bulaşıcı hastalıklarla mücadelede üç müdahale noktası söz konusudur: Enfeksiyon kaynağı, enfeksiyon etkeni ve bulaş yolu. Kovid-19'da enfeksiyon kaynağı hasta insandır. Etken yeni koronavirüstür. Bulaş yolu da damlacık enfeksiyonudur. Tanı koyduğumuz hastayı izole ediyoruz. Bunun için tanı testleri uyguluyoruz. El yıkama, dezenfektan kullanımı ve gerektiğinde koruyucu malzemelerin kullanımı çok önemlidir ve mutlaka hasta olanla, olmayanı birbirinden uzak tutmamız gerekiyor." diye konuştu. Pandemiler sırasında alınan halk sağlığı önlemlerinin amaçlarını anlatan Hasde, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Pandemiler sırasında alınan halk sağlığı önlemlerinin birincil amacı, insanlar arasında yayılımını azaltmak ve yavaşlatmak için insanlar arasına mesafe koyarak hastalığın kişiden kişiye yayılmasını önlemektir. Henüz Kovid-19'a neden olan koronavirüse karşı etkili bir aşı ya da hastalığın tedavisi için bir ilaç bulunmamaktadır. Bu nedenle virüsün etkisini azaltmak için halk sağlığı önlemlerinin alınması temel yaklaşımdır. Tıbbi müdahale gerektiren insanların sayısının hastane kapasitesini aşmaması için koronavirüsün yayılmasını yavaşlatmak gerekmektedir. Kovid-19 enfeksiyonunda kişilerin yüzde 80'i tedaviye dahi ihtiyaç duymadan bağışık hale geçecektir. Ancak hastalandığını bile farketmeyen bu kişiler enfeksiyonu ailelerine, komşularına, otobüsteki insanlara, iş arkadaşlarına bulaştıracaktır. Bireysel risk düşük gibi göründüğü için bazı önlemlerin fazla katı olduğu düşünülebilir ancak toplumsal risk yüksektir. Yaşlılar ve özellikle yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kalp damar hastalığı gibi kronik hastalığı olanlar en fazla risk altındadır. Hastalık özellikle 65 yaş üzerinde ağır seyretmektedir. Bu kişilerde solunum sıkıntısı ileri düzeyde olabilmekte, bu durum hastaneye yatışı hatta yoğun bakım gereksinimini gerekli kılabilmektedir. Bu nedenle hasta sayısındaki artışı mümkün olan en az seviyede tutmak ve sayı artışını zamana yaymak çok önemlidir."

Bulaşma hızını düşürmek için evde kalmaya devam
Hasde, "Evde kalmak, diğer değişle sosyal mesafelenme, Kovid-19 gibi solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda enfeksiyon zincirini kırmak için en önemli halk sağlığı önlemlerdendir." diyerek, sosyal mesafelenme sayesinde elde edilecek kazanımları şöyle aktardı: "Böyle bir durumda, virüsün yayılma hızı, insandan insana bulaşı ve vaka sayısı azalır. Hiçbir önlem alınmadığında enfekte bir kişi 1 ay sonunda 406 kişiye hastalığı bulaştırırken, sosyal mesafelenme ile yüzde 75 teması azaltarak bir ay sonundaki hasta sayısını 2,5 kişi ile sınırlayabilir. Öncelikle kendimizi ve ailemizi hastalıktan korumuş oluruz. Eğer virüsü taşıyorsak ya da hastaysak başka kişilere bulaştırmayız. Toplumsal düzeyde bakıldığında aynı zaman diliminde daha az sayıda kişi hasta olur. 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı olanların, yani riskli grupların virüsü taşıyanlarla teması azalacağı için ölüm sayısı azalır. Salgın hızı yavaşlar, sağlık sisteminin ve sağlık çalışanlarının üzerindeki yük mümkün olduğunca azalır. Ülkenin sağlık sisteminin kapasitesi aşılmamış olur. Sağlık personelinin hastalığa yakalanma riski azalır. Böylece sağlık sisteminin kapasitesi yeterli kalır. Salgının daha kontrollü olması ülke ekonomisinin göreceği zararı da azaltır. Uzmanların bilgileri güncelleme ve müdahale çalışmaları için fırsatı olur. Tedavi ve aşı geliştirme çalışmalarına zaman kazandırılmış olur."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.