'Ey HDP ya da Kılıçdaroğlu, neredeydiniz?'
Davutoğlu, Kobani ve çözüm süreci arasında irtibat kuranları eleştirerek "Çözüm süreci Kobani olmadan önce başlamış bir süreçti. Herhangi bir dış olayla bağlantılı bir süreç değildir. Çözüm süreci ile Kobani'yi irtibatlandırarak bize şantaj yapmaya kalktılar. Çözüm sürecinin bir şantaj aracı olarak kullanılmasına izin vermeyiz. Çözüm sürecinde samimilerse bunun tarafları ve atılacak adımlar Türkiye'dedir ve Türkiye patentli bir süreçtir çözüm süreci. Çözüm süreci kararlılıkla sürdürülecek" dedi.
"ONLAR YAKTILAR, YIKTILAR BİZ İNŞA EDECEĞİZ"
Son dönemde yurt genelinde yaşanan sokak olayları ve zarar gören yerler ile ilgili olarak konuşan Davutoğlu, "İş yerlerini bombalayanlar iş makinelerini yakanlar barajları engellemeye çalışanlar aslında dışarıdaki birileri adına bu vizyonu engellemeye çalışıyorlar. Mezopotamya'nın Doğu Anadolu'nun tekrar ayağa kalkmasını engellemeye çalışıyorlar. Bölgedeki kardeşlerime söylüyorum. Siz sesinizi yükseltin ve deyin ki tarihte nasıl buralar medeniyet merkezi olmuşsa Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içinde tekrar Balkanları Kafkasları Ortadoğu'ya Karadeniz'i Akdeniz'e ve Basra Körfezi'ne bağlayan büyük medeniyet merkezleri olacak. Tekrar Diyarbakır bir mürşit şehir olarak öne çıkacak. Bütün şehirlerimiz tekrar ihya olacaklar. İşte bizim perspektifimiz bu. Onlar yaktılar yıktılar biz inşa edeceğiz ihya edeceğiz. İşte aynı mantık. Kobani'de de bunu yaptılar. Kendilerine muhalif hiçbir Kürt parti bırakmadılar. Şimdi şikayet ediyorlar ya önce kendileri Kobani'de kendileri gibi düşünmeyen aşiretleri baskı altına aldılar. Partileri baskı altına aldılar. Bize bu bölgeden ilk gelen Kürt mülteci kardeşlerimiz PYD baskısından kaçarak geldi geçen sene. Şimdi orada yaptıklarını Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yapmaya çalışıyorlar. Ak Parti binalarını yıkarak yapmaya çalışıyorlar. Demeye çalıştıkları şu. Buralar bize ait. Burada ancak siyaseti biz yaparız. Yok öyle şey. Türkiye Cumhuriyeti topraklarının her bir santimetrekaresinde hem al bayrak olacak hem Ak Parti bayrağı olacak" şeklinde konuştu.
"AL BAYRAK SADECE BİZLERİN BAYRAĞI DEĞİL, KÜRTLERİN DE BAYRAĞIDIR"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçen sene bir Genel Kurul'daki görüşme esnasında o zaman BDP'ydi adları, bir parti yetkilisi sözcüsü dönüp şunu sordu bana. İstanbul'un kaderi ile Kudüs'ün kaderi bir diyorsunuz niye İstanbul'un kaderi ile Diyarbakır'ın kaderi ile bir değil demiyorsunuz diye sordu. Ona döndüm şunu söyledim. Bunu söylemeyi zul adlederiz, zillet adlederiz .Çünkü Diyarbakır biziz biz Diyarbakır'ız. Bizi Diyarbakır'dan Diyarbakır'ı bizden ayırmak mümkün mü? Kimin gücü buna yeter. Oralara da aynen Konya gibi aşkla bağlıyız. Hizmeti aşkla yaparız müdafaa etmek gerekirse aşkla müdafaa ederiz. O al bayrak sadece Türkiye'de bizlerin bayrağı değil hepimizin bayrağı olma dışında şu anda sınırlarımız dışında kalmış olan Boşnakların Arnavutların Arapların Kürtlerin de bayrağıdır. O bayrak sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve bizim tarihi mirasımızın bayrağı değildir. O bayrak ezilmiş halklar için emperyalistlere karşı istiklal mücadelesi veren halkların sembolü olan al bayraktır. Ben buradan bütün bu vandalizm karşısında bütün bu terör karşısında vakarla metanetle mücadele eden dimdik ayakta duran Ak Parti teşkilatlarının her bir ferdinin alnından öpüyorum. Onlar baskıya boyun eğmeyeceklerini gösterdiler. Onlar bu mücadeleyi sonuna kadar yürüteceklerini gösterdiler. Tehdit edildiler şantaja maruz kaldılar. İş yerleri yakıldı evleri saldırıya uğradı. Bilsinler ki her an onların yanında olacağız ve Ak Parti tek bir ruh tek bir beden olarak bu ülkenin birliğini korumaya devam edecek"
"EY HDP YA DA KILIÇDAROĞLU, TÜRKMENLER IŞİD TARAFINDAN KATLEDİLİRKEN NEREDEYDİNİZ?"
Bu ihanetin bir de arka planına bakalım, diyen Davutoğlu, "Her zaman söyledik. 3,5 yıldır, Kobani olayları Suriye'deki zulüm dün başlamadı. Kobani ile de başlamadı. 3,5 yıldır Suriye'de büyük bir zulüm var. Kapımızın zili çaldı mı biz senin kimliğin nedir, demeyiz. Sen nereden geliyorsun demeyiz. Açarız kapımızı. Tarih ileride bunu yazacak. Tarih bu aziz milletin Suriye'den gelen kardeşlerine nasıl bir ensar rolü olduğunu yazacaklar. 3,5 yıldır bu zulüme sessiz kalanlar bir anda Suriye'de zulüm olduğunu fark ettiler. Kobani üzerinden fark ettiler. Daha önce bizim Suriyeli kardeşlerimize gönlümüzü kapımızı açmamızı eleştirenler şimdi Türkiye müdahale etsin demeye başladılar. Türkiye teröre yardım ediyor diye iftirada bulunanlar şimdi bir anda Türkiye oraya silah yardımı yapsın demeye başladılar. Biz Suriye'ye her türlü insani yardımı yaptık ve bu mücadeleyi kimseden ne izin alarak ne de kimseden çekinerek sürdürmedik. Ama şimdi sorma vaktidir. Kobani, Bayırbucak, Çobanbey, İdlip, Halep, Rakka, Afrin, Laskiye bütün bu şehirler bize tarihten emanettir. Biz oradaki kardeşlerimizin hepsine aynı nazarla bakarız. Mezhebine bakmayız. Peki ey HDP ya da Kılıçdaroğlu Bayırbucak'ta Türkmenler katledilirken Çobanbey'de Türkmenler IŞİD tarafından katledilirken Tel Abyad'ta Araplar IŞİD tarafından katledilirken hadi rejim sizin zaten dostunuz onun katliamlarını görmüyorsunuz ama neredeydiniz? Hangi açıklamayı yaptınız hangi desteği verdiniz? Mesele Kobani değil mesele Kobani üzerinden Türkiye'ye bir baskı aracı oluşturma çabası" ifadelerini kullandı.
"ÇÖZÜM SÜRECİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLECEK"
Kobani ve çözüm süreci arasında irtibat kuranlara seslenen Davutoğlu, "Biz her adımı bilerek hesaplayarak atarız. 30 Eylül'de Bakanlar Kurulunda tezkereyi görüştük. Aynı gün çözüm süreci mekanizmasını ilan ettik. 1 Ekim'de Selahattin Demirtaş randevu istediğinde verdim. Kendisine de söyledim. Çözüm süreci Kobani olmadan önce başlamış bir süreçti. Herhangi bir dış olayla bağlantılı bir süreç değildir. Bunu dediğimizde Kobani önemsiz demiş olmuyoruz. Çözüm süreci hepimizin çok önem verdiği bir süreçtir. Bunu sabote etmeyin dedik. Tezkereye hayır demeyin dedik. Şimdi HDP'nin tutumu ne oldu? Önce çözüm süreci ile Kobani'yi irtibatlandırarak bize şantaj yapmaya kalktılar. Çözüm sürecinin bir şantaj aracı olarak kullanılmasına izin vermeyiz. Çözüm sürecinde samimilerse bunun tarafları ve atılacak adımlar Türkiye'dedir ve Türkiye patentli bir süreçtir çözüm süreci. Dışarıdaki hiçbir olayın bununla ilişkisi yoktur. Kobani'ye nasıl yardım ederiz diye sorarsanız oturup konuşuruz. Kobani bize tarihin bir emanetidir. Çözüm sürecinin bir şantaj aracı haline getirilmesine izin vermeyiz. Çözüm süreci kararlılıkla sürdürülecek" diye konuştu.
"BİZ KARARLARI ANKARA'DA ALIR ADIMLARI ANKARA'DA ATARIZ"
Tezkereye hayır diyen muhalefet partilerine eleştirilerde bulunan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Tezkereye hayır derken aslında şunu demiş oldular. Türkiye Kobani'ye girmesin bunu da ifade ettiler. PYD'nin oradaki temsilcileri de onlar da. Peki ne yapmamız isteniyor? Mültecileri alıyoruz. Ne kadar insani yardım varsa gönderelim diyoruz. Müdahale edilmesini de siz istemiyorsanız ne istiyorsunuz? İstediğiniz şey kargaşa çıkarmaksa buna da izin verilmeyecek. İstediğiniz şey Türkiye'yi uluslararası alanda zor durumda bırakmaksa Türkiye geçmişte çok test edildi. Uluslararası alandan gelecek hiçbir baskıyla hiçbir adım atmadığımızı cümle alem bilir. Biz kararları Ankara'da alırız. Adımları Ankara'da atarız"
"CHP TÜRK BAAS'I, HDP DE KÜRT BAAS'I"
CHP'nin Irak ve Suriye tezkerelerine karşı tutumunu eleştiren Davutoğlu, "CHP'nin tutumu da eğer tezkere de Esed varsa biz yokuz, dediler. Nedense Kılıçdaroğlu'nun Esed'i koruma altına alma gibi gayreti hep oldu. İki partinin de savunduğu iki argüman oldu. Birisi Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği argümanı ve bu argümanı da bir tahrik aracı olarak da kullandılar. Kılıçdaroğlu da olaylar tırmandığı zaman çok dikkat çekicidir, bir ana muhalefet partisi lideri olarak utanç verici bir tavır sergiledi. Önce herkes sakin oldu dedi sonra bütün bunların sorumlusu IŞİD' destek veren hükümettir, dedi. O provokatörlerin argümanına katkı sağladı. Sokakta olanlara o sosyal medyada yapılan kampanyalar doğrudur, Türkiye IŞİD'e destek veriyor. Bu şiddeti devam ettirin mesajı gönderdi. Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Bir kez daha söylüyorum. Türkiye, IŞİD'e de Esed'e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir. Esed'e de IŞİD'e de karşı olmamız yanında bu zalimce yapılan zulümler karşısında mazlumların da yanındayız. Peki Kılıçdaroğlu bugün aynı netlikle IŞİD'e de Esed'e de karşıyız diyebilecek mi? HDP diyebilecek mi? Bütün meseleleri Suriye rejimi ve Esed'i korumak. Zihniyet aynı zihniyet. Esed Arap Baas'ı, CHP Türk Baas'ı, HDP de Kürt Baas'ı. Bunların zihninde hiçbir zaman demokrasi olmadı" şeklinde konuştu.
"PARALELCİLER ONLARIN ELİNE NEYİ TUTUŞTURUYORLARSA ONU GÖSTERİYORLAR"
Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği iddiaları konusunda elinde ispatı olan varsa getirsin, diye meydan okuduğunu hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Böyle bir destek yok. Birileri yanıltmak için düzmece birtakım şeyler çıkarabilirler. Dün genel başkan yardımcıları, bir Adana savcısı ki hatırlarsınız bu milletin istihbarat teşkilatına karşı operasyon yapma ihanetini gösterenlerin belgelerini gösterdiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin istihbarat teşkilatının taşıdığı yardım malzemelerini sanki teröristlere yardım gibi göstermeye çalışan o belge aslında şunu da ortaya koydu. Dün onu göstererek aslında CHP ve Kılıçdaroğlu ellerine ne tutuştururlarsa onu gösterdiklerini ortaya koydular. Paralelciler onların eline neyi tutuşturuyorlarsa onu gösteriyorlar. Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum. Bir kere de kendiniz olun. Paralelci çetelerin sizin elinize tutuşturduğu belgeleri kullanmayın. geçmişte CHP darbecilerle iş birliği yaparak iktidara gelmeye çalıştı. Şimdi de paralelci vesayetle siyasi güç oyununa girmeye kalkışıyorlar. O gösterdikleri belge aslında bir ihanet belgesidir" (DHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.