KEMİK VE YUMUŞAK DOKU TÜMERLERİ

KEMİK VE YUMUŞAK DOKU TÜMERLERİ
Güncel yaklaşımlarla yapılmayan eski usul tedavilerdeki 5 yıllık beklenen yaşam süresi %20'lerdeyken, günümüzdeki modern yaklaşımlar sayesinde bu oran %65'lere çıkmış durumdadır


KEMİK VE YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİNDE MODERN YAKLAŞIM EKİP ÇALIŞMASIYLA ŞEKİLLENİYOR

Güncel yaklaşımlarla yapılmayan eski usul tedavilerdeki 5 yıllık beklenen yaşam süresi %20'lerdeyken, günümüzdeki modern yaklaşımlar sayesinde bu oran %65'lere çıkmış durumdadır. Multidisipliner bir ekip anlayışıyla doğru tanılar konur ve doğru tedaviler uygulanırsa, hastaların yaşam süreleri de, yaşam kaliteleri de artmaktadır.

Medical Park Samsun Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinden Prof. Dr. Nevzat Dabak “Kemik ve yumuşak doku tümörleri” hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Dabak “Günümüzde kemik ve yumuşak doku tümörlerine; diğer adıyla kas ve iskelet sistemi tümörlerine çok sık rastlanmaktadır. Bu tip tümörler diğer kanser türlerine göre daha problemlidirler. Çünkü diğer kanser türlerinde hekimlerin daha az hata yapmaları, daha doğru tanı koymaları ve daha doğru tedavi yapma olanakları çok daha fazladır ama daha az görülmelerine rağmen kemik ve yumuşak doku tümörlerinde, sonuçlarının çok kötü olması nedeniyle hata yapma ihtimalleri daha yüksektir. Dolayısıyla bu tür tümörlere hem yaklaşım tarzı hem de tedavi değerlendirmesi önemlidir.” diye konuştu.

Dr. Dabak “Bir akciğer kanserinde hastanın belki bir akciğeri veya başka akciğerindeki bir kısmı çıkarılır. Yine meme kanserinde memesinin bir tanesi çıkartılabilir ama protezlerle, silikon takviyeleriyle ve estetik girişimlerle bu duruma çözüm üretilebilir. Ancak bir kişinin kolunu, bacağını keserseniz o zaman onun sonucu çok daha ağır olur. O yüzden kemik ve yumuşak doku tümörlerinde kolu ve bacağı korumak adına tedavide dikkatli olmak çok önemlidir. Bir başka deyişle; kamuoyunca çok bilinen kanser türlerine oranla buradaki asıl yaklaşım, bir yandan kemik ve yumuşak doku tümörlerini çıkartırken bir yandan da tümörün bulunduğu organları korumaya çalışmaktır. Eskiden klasik tedavi yapılan dönemlerde kolu veya bacağı keserek yapılan tedaviler söz konusuydu. Böylece kişilerin tümörüne bağlı olarak ya kolu ya bacağı kesilirdi. Ancak günümüzde ekstremite (kol, bacak) koruyucu cerrahi diye bir kavram var. Günümüzde teknolojinin yaratmış olduğu çeşitli protezler, biyolojik tedavi gibi imkânlar bu olanağı sağlamaktadır. Bu sayede, artık kol veya bacak kesmeye gerek kalmadan ve tümörü çıkartarak tedavi olanağı bulunmaktadır. “ dedi.

Her şey doğru tanıyla başlar

Prof. Dr. Nevzat Dabak “Gerek kemik tümörlerinde gerek yumuşak doku tümörlerinde önce doğru tanıyı koymak gerekir. Doğru tanıyı koymak için de tümörü radyolojik olarak öncelikle iyi görüntülemek gerekir. Bu çerçeve içerisinde grafi, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, MR, PET ve gerekirse yardımcı diğer destek tanı yöntemleri ile görüntüleme yapılmalıdır. Daha sonra kas iskelet sistemi radyolojisini yorumlayan bir ekiple beraber iyi görüntülenmiş tümör bölgesi yorumlanmalı ve ön tanıları düşünülerek yine kas iskelet sistemi patolojisinde deneyimli patologlarla beraber patolojisi alınmalı. Yani biyopsi alınmalı. Biyopsinin de mümkün olduğunca ameliyata gerek kalmadan yapılması tercih edilmeli. “ şeklinde ifade etti.

Plastik cerrahi neden önemli?

Medical Park Samsun Hastanesi doktorlarından Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Dabak “Bazen daha önceden ameliyat edilmiş ama tümörü yeterince çıkartılamamış ya da tümörü tekrar etmiş olgulara rastlanabilmektedir. Bu durumda eski ameliyat izlerinin de çıkartılması gerektiği için doku defektleriyle karşı karşıya kalınabilmektedir. Bu tür vakalarda, özellikle yumuşak doku tümörlerinde konseyin içerisine plastik cerrahinin de katılması gerekmektedir. Plastik cerrahi hastaya doku nakilleri yaparak cerrahi müdahale sırasında defektleri kapatma misyonu görür. Bu işlem genellikle serbest damarlı greftler şeklinde olur. Yani hastanın vücudunun bir başka yerinden cildi, cilt altı dokusu, kası, atardamarı, toplardamarı ve siniriyle alınan bir doku, defekt olan yere nakledilir ve üstü kapatılır. Güncel yaklaşımlarla yapılmayan eski usul tedavilerdeki 5 yıllık beklenen yaşam süresi %20'lerdeyken, günümüzdeki modern yaklaşımlar sayesinde bu oran %65'lere çıkmış durumdadır. Dolayısıyla multidisipliner bir ekip anlayışıyla doğru tanılar konur ve doğru tedaviler uygulanırsa, hastaların yaşam süreleri de, yaşam kaliteleri de artmaktadır. “ diye konuştu.

Multidisipliner yaklaşım önemli

Prof. Dr. Dabak “Kemik ve yumuşak doku tümörlerinin tanısında modern yaklaşım multidisipliner bir çalışmayı gerektirir. Ortopedi, radyoloji, nükleer tıp, patolojiden gibi birimler tanı ve tedavi için en üst düzey çalışmayı ortaya çıkarmak için birlikte çalışmalıdır. Hatta farklı disiplinlerdeki uzmanlaşmış hekimler, Konsey adı altında bir araya gelerek vakaları tartışmalı ve ona göre bir yol haritası çizmelidir. “ dedi.


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.