KOAH Hastaları Dikkat!
Hava kirliliğine uzun süre maruz kalınması, ağır bir solunum hastalığı olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)[1] için de önemli bir tehdit oluşturuyor[2].
WHO verilerine göre Türkiye’nin 6 ilinde hava kirliliği, eşik değer olan 20 µg/metreküpün oldukça üzerinde. Hatta bazı illerde 100 birimin bile üzerine çıkıyor. Iğdır, Batman, Afyon, Osmaniye, Gaziantep ve Siirt, hava kirliliğinin en yüksek olduğu iller sıralamasında başı çekerken, İstanbul’un da aralarında bulunduğu diğer illerde de durum pek parlak değil. Öyle ki İstanbul, Sivas ve Bayburt’ta kirlilik, 48 birim olarak ölçülürken, Elazığ, Çankırı ve Şırnak’ta 46, Amasya’da 43, Yalova ve Tunceli’de 41, Samsun’da 39, Sinop’ta 38, Artvin’de 34, Eskişehir ve Tokat’ta ise 31 birim olarak tespit ediliyor[3].
Bursa’da tehlike had safhada
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet sitesinden yayınladığı veriler de bu korkutucu gelişmeyi belgeledi. Bursa'da hava kirliliği özellikle yılın ilk günlerinde çok ciddi bir boyuta da ulaştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre[4] insan sağlığını tehdit eden parçacık maddelerin (PM10) günlük ortalaması Bursa’da Dünya Sağlık Örgütü'nün güvenli bulduğu günlük limitin 6 katını ulaşırken, bu oran Aralık ayı sonunda ise 10 katına çıktı4.
Solunum yolu hastalıkları artıyor
Hava kirliliğindeki artış KOAH gibi solunum yolu hastalıklarının da artmasına neden oluyor1,2. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen, Türkiye’de ise her yıl binlerce insanın ölümüne yol açan KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı nefes darlığı ile kendisini gösteriyor. Sigaranın yanı sıra, bitkisel ve hayvansal kaynaklı yakıtlar gibi zararlı maddelerin uzun süreli solunmasına bağlı olarak akciğer ve hava yollarında oluşan2 KOAH, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi temel belirtilerle başlıyor1. KOAH alevlenmesi olarak adlandırılan, hastaların nefes alıp vermeyle ilgili sorunlarının tıbbi müdahale gerektirecek kadar arttığı dönemler ise erken tanı ve doğru tedavi ile azaltılabiliyor1. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre görülme sıklığı açısından KOAH tüm hastalıklar içinde 4’üncü sırada bulunuyor ve her yıl 3 milyondan fazla kişinin ölümüne neden oluyor[5]. Türkiye’de ise yılda yaklaşık 26 bin hasta KOAH nedeni ile yaşamını yitiriyor[6].
Zaman içinde yorgunluk, halsizlik ve depresyon gibi şikayetlerle karşılaşan KOAH hastalarında ileri dönemlerde ise kanın yeterince oksijenlenememesi sonucunda parmak uçları, dil, dudaklar ve kulak memeleri mavi-mor renk alıyor. Ağır hastalarda kandaki karbondioksitin atılamamasına bağlı olarak uykuya eğilim artıyor.1 Yılda yaklaşık 1 ila 4 kez ortaya çıkan KOAH alevlenmelerinde ise nefes darlığı, öksürük ve balgam miktarında artış görülüyor1. Büyük ölçüde bakteriyel enfeksiyonlar (yüzde 70 – 75) ve virüsler (yüzde 20 – 25) nedeniyle ortaya çıkan alevlenmelerin önlenmesi için KOAH hastalarının doktor gözetiminde her yıl Eylül-Ekim aylarında grip aşısı ve 5-10 yılda bir pnömoni (zatürre) aşısı yaptırmaları
Dünyanın önde gelen yenilikçi ilaç ve sağlık şirketlerinden biri olan GSK, insanların daha aktif olmalarını, kendilerini daha iyi hissetmelerini ve daha uzun yaşamalarını destekleyerek yaşam kalitesini yükseltmek için çalışmaktadır. GSK, ilaca erişimi güçlendirmek kar amacı gütmeyen Access to Medicine Foundation tarafından 20 ilaç şirketinin geniş bir yelpazede değerlendirilmesi sonucu performanslarına göre sıralandığı İlaç Erişim Endeksi’nde üst üste dört kez lider seçilmiştir.
Türkiye’de GSK
GSK 50 yılı aşkın bir süredir faaliyette olduğu Türkiye ilaç sektörünün lider firmaları arasında yer almaktadır. GSK Türkiye, yaklaşık 950 çalışanla Türkiye’de sağlık çözümleri hizmeti sunmaktadır.
GSK bugün en önemli sağlık alanlarında yenilikçi, etkin ilaç ve tedaviler üretmektedir. Bu alanlar arasında astım, KOAH, enfeksiyon, grip, akıl sağlığı, hepatit, nadir hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları ile kalp damar ve sindirim hastalıkları yer almaktadır. Şirket ayrıca, kansere karşı yeni tedaviler geliştirmeye özel bir önem vermekte olup aşı alanındaki yenilikçi çalışmalara da liderlik etmektedir. GSK, toplum sağlığını korumak ve geliştirmek açısından büyük öneme sahip olan aşılar konusunda da liderdir ve zengin bir portföye sahiptir.
Türkiye’nin ilaç ve aşı Ar-Ge’si ile üretimindeki büyük potansiyeline inanan GSK, ülkemizde yeni yatırımlara hazırlanmaktadır. GSK’nın aşı alanındaki Ar-Ge çalışmaları için öncelikli ülkeler arasında yer alan Türkiye, 2014 yılı itibariyle ilaç alanındaki Ar-Ge çalışmaları için de yatırım yapılacak öncelikli ülkeler listesine (GSK Clinical Country Footprint) girmiştir. Bu gelişme ile Türkiye, herhangi bir tedavi alanında planlanan klinik çalışmalar için GSK Global tarafından değerlendirilen ilk ülkeler arasında bulunarak, GSK bünyesinde klinik araştırmalar merkezi haline gelmiştir. İlaç endüstrisinde Türkiye’ye olan Ar-Ge yatırımlarının artmasına ve yeni istihdam olanaklarına öncülük eden GSK’nın hedefi, Ar-Ge’nin yanı sıra üretim yatırımı da yaparak ürün portföyünü jenerik ilaçlarla zenginleştirmek ve bu süreçte Türkiye’ye teknoloji transferi gerçekleştirmektir.
GSK, Türkiye’ye büyük önem vermekte, ülkemizin potansiyelinin hayata geçmesiyle doğacak sinerjinin firmanın çevre bölgelerdeki faaliyetlerine de güçlü bir destek sağlayacağına inanmaktadır. GSK bu doğrultuda Türkiye’yi bölgesel merkez yapmak yolunda önemli bir adım atmış ve 30 ülkeden oluşan GSK MEA (Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin merkezini İstanbul’a taşımıştır. 2014 yılı itibariyle, Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki operasyonlar yeniden düzenlenerek, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Ukrayna’dan oluşan MENA-CIS isimli yeni bir bölge oluşturulmuştur. Türkiye’nin ilaç sektöründe bölgesel bir merkez olması yönünde güçlü birer adım olan bu kararlar aynı zamanda, Türkiye’ye olan güvenin de bir göstergesi niteliğini taşıyor. (DHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.