Mevlana ney çalmıyor!
Günümüzde, Hz. Mevlana'nın yaşantısında ney'in önemli bir yeri olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Yalnız Hz. Mevlana insanı neye benzettiği için yani ney enstrümanının içi boş olduğu için nefes verildiğinde direk ses çıkardığından Hz. Mevlana'da Allah (c.c) nin bir nefesle insan vücuduna can verdiği için bu benzetmeyi kullanıyor. Günümüzde ise bu anlayış Hz. Mevlana'nın ney enstrümanı çalan bir kişi olarak bilinmesine yol açıyor. Bu konu hakkında bir açıklama yapan Samsun İl Müftüsü Osman Şahin Mevlânâ denilince hemen herkesin aklına öncelikle hoşgörü ve insan sevgisi gelir. Bunlar aslında sadece Mevlânâ'ya has üstünlükler değil, bütün hidayet öncülerinin ortak özellikleridir. Şu var ki, Hazreti Mevlânâ, bu mânâları eserlerinde çok güzel işlemiş, örneklerle zihinlerde ve kalplerde nakşetmeyi başarmış ve onun bu samimi ve içten gayreti güzel meyveler vermiş ve onu bütün dünyanın hâlâ coşkuyla andığı bir gönül dostu yapmıştır. Her büyük insan gibi Hazreti Mevlânâ'yı da yanlış anlayanlar çıkabiliyor. Büyük ekseriyet, o büyük mürşidi bütün yanlış inançlara toleransla bakan eşsiz bir hümanist olarak görür ve onu böylece tanıtmaya çabalarlar. Böyle bir anlayış Mevlânâ'ya iftira olur. O büyük insan, yanlış düşüncelere, bâtıl inançlara değil, bunların sahiplerine karşı tolerans göstermiştir, kendilerine gerçeği anlatmak üzere onları dergâhına davet etmiştir. O düşünce fakirlerine ve maneviyat hastalarına şefkat kucağını açmış, yanlış yoldan dönmeleri için büyük bir gayretin içine girmiştir. Onun, Gel! çağrısını bu açıdan değerlendirmek gerekiyor dedi.
MEVLANANIN GEL ÇAĞRISI
Hazreti Mevlânâ'nın, nice insanların güle oynaya ateşe doğru koşuştuğunu görünce içi yandığını ve onlara Gel! diye seslendiğini belirten Şahin Yanmaya can atan o gafillerin kim olduklarına, neci olduklarına bakmaz. Çünkü hepsi insandır. O zavallıların kurtarılmalarından Rabbinnas (insanların terbiye edicisi) olan Allah'ın da razı olacağı şüphesizdir. Nitekim Allah, nice azgın kavimlerin kurtuluşu için peygamberler göndermiş, onlara doğru yolu göstermek için kitaplar indirmiştir. Bütün Hak elçileri ve bütün İlahî fermanlar insanları doğruya, güzele, hidayete, kurtuluşa çağırmışlardır. Mevlânâ'nın Gel! çağrısı da o büyük velinin kendi asrındaki insanları kurtuluşa davet etmesinin simgesi olmuştur. Bu insanlar dinsiz de olabilirler, Mecusî de olabilirler, bir başka sapık yolun yolcusu da olabilirler. Gel! çağrısı bunların tümünedir.H.z.Mevlana Allah kelamında ahsen-i takvim üzere yaratıldığı haber verilen insanların, böyle ters yollara girmelerinden ve o üstün mahiyetlerini zayi etmelerinden büyük bir rahatsızlık duymuş ve kendilerine bir şeyler anlatmak üzere onları yanına çağırmıştır; Gel! diye. Eğer Hazreti Mevlânâ, onu yanlış takdim edenlerin zannı gibi, her düşünceyi ve her inancı hoş görseydi böyle bir çağrıyı yapması anlamsız olurdu. Onun bu çağrısının iyi anlaşılması için öncelikle şu sorunun cevabının bulunması gerekiyor: Hazreti Mevlânâ Gel! diye seslendiği o kişileri neye davet etmektedir? Bu konuda keyfînce hayaller üretmeye, indî görüşler sergilemeye gerek yoktur. Bu sorunun cevabı, onun eserlerinde işlediği temalardır. Onun temel eseri olan Mesnevî ve özel sohbetlerinin toplandığı Fihi Ma Fih dikkatle incelendiğinde, her ikisinde de İslâm ahlâkının en güzel şekilde takdim edildiği görülür. O halde Mevlânâ, insanları İslâm'a ve onun ahlâk modeline çağırmaktadır. Yazdıkları ortada iken onun bu çağrısına farklı yorumlar getirmek, hele o büyük veliyi olduğundan farklı bir şahsiyet olarak takdim etmek kendisine yapılacak en büyük haksızlıktır "dedi.
KESİN BİR ŞEY SÖYLEYEMEYİZ
Sözlerine devam eden Şahin " Hz. Mevlana günümüzde halk tarafından Ney enstrümanı çalan bir kişi olarak biliniyor ama bu böyle değildir. Hz. Mevlana büyük bir zattır. Ney enstrümanını içi boş olduğu için bir insana benzetmiştir. Bu benzetme zaman içinde yanlış anlaşılacak bir yere gelerek halk tarafından Hz. Mevlana Ney çalıyormuş gibi algılanmıştır. Hz Mevlana yaşantısıyla çevresindekilere örnek olmuş ve inandıklarını bugüne kadar getirebilmeyi başarmış dünya çapında muhterem bir zattır. Hz. Mevlana'nın savunduğu fikirleri doğru anlamak gerekir" dedi.
MEVLANA'DA MUSİKİNİN ÖNEMİ VARDIR
19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Öğretim Üyesi Ahmet Çakır "Mevlânâ'nın hayatında musikinin önemli bir yeri vardır. Musikinin ahengi ve ritmi Mevlânâ'nın aşk dolu gönlünü bir gül bahçesine çevirmiş; bu bahçede O, ilahî bir neşeyle semâ' etmiştir. Mevlânâ, büyük bir mutasavvıf, büyük bir âlim olmasının yanı sıra, sanatçı kimliği ile de tanınmaktadır. Mevlânâ ve oğlu Sultan Veled'in rebâb çaldıkları bilinmektedir. Ancak, Mevlânâ'nın ney üflediği ile ilgili rivayetler araştırmayı gerektiren bir konudur. Bu bağlamda kesin bir şey söylemek doğru değildir. Bununla birlikte ney, Mevlevihânelerin vazgeçilmez bir enstrümanı olmuştur. Hatta Mevlânâ'nın Hamza adlı bir neyzeni vardır ki, Mevlevî'ler bunu Kutb-ı Nâyî olarak isimlendirmişlerdir. Mevlânâ, neye o kadar önem atfetmiştir ki, büyük eseri Mesnevî'ye bile Dinle bu neyden sözleriyle başlamış ve bu eserinin ilk on sekiz beytinde ney sazından bahsetmiştir "dedi.
Zekeriya FIRAT