ODUN ATEŞİNDE AŞK
Y.DEMİRCİOĞLU: Kitapta ilgi çeken ilk yer ithaf kısmı. İthaflar genellikle belirli bir kişiye olur. Sizin ithafınız ise size şemsiyesini uzatan birine. Böyle bir ithafta bulunmak nereden aklınıza geldi?
A.ÖZKÖROĞLU: Kitapla ilgili çalışma yaptığım dönemde günlerden bir gün araçtan indiğim anda sağanak yağmura yakalandım.Kırmızı ışıkta çaresizce beklerken daha önce hiç tanımadığım bir beyefendi bana yaklaştı ve şemsiyesini uzatarak ‘’lütfen şemsiyenin altına girin’’ dedi. İşte o anda bu olayı ithaf ile ölümsüzleştirmeye karar verdim. Onun şahsında bugüne kadar yanımda olan herkese yani…
Y.DEMİRCİOĞLU: Samsunlu yazarların içinde aşk temasını işleyen biri olduğunu hatırlamıyorum. Sizin kitabınızın konusu neden aşk?
A.ÖZKÖROĞLU: Cenabı Hakkın insanlara bahşettiği en güzel duygudur aşk. Maalesef günümüzde başka birçok şey gibi aşk da yozlaşmadan nasibini aldı. Kadını etiyle sanayileştirip reklam objesi haline getiren bu acımasız çark, aşkı da tenselleştirdi.Aslında adı aşk olmayan ne i düğü belirsiz çarpık ilişkiler,dizi, film ve kitaplarla aşk diye servis edildi. Bunamuhafazakâr kanadın pastadan pay alma çabası eklenince kütüphanelerde ortaya karışık bir bölüm ortaya çıktı. Bu anlamda aşkın tarifini yeniden ortaya koymak gerekiyordu. Haddiniz değil diyenler elbette olacaktır ama biz eleştirel bir bakış ile bunu yaptık.
Bunun yanında unutulmaya yüz tutmuş, aşka dahil ne varsa hatırlatmaya çalıştık.
Y.DEMİRCİOĞLU: Odun ateşinde döneri duymuştuk.Odun ateşinde aşk nasıl oluyor?
A.ÖZKÖROĞLU: Birçok insan böyle bunu soruyor. Raketlerde ki reklam görselini gören bir arkadaşım telefonla aradı Restoran mı açtın? Hayırlı olsun demek için.
Kitabın ismi günümüz aşklarına bir eleştiri aslında. Aşkı kolay harcıyoruz. Odun ateşi misali; kolay tutuşuyor, iyiısıtıyor, çabuk geçiyor.
Bir dost meclisinde yine böyle bir konuyu tartışırken birden dökülüvermişti dudaklarımdan. Bir önce ki kitabın bir bölümünde sinyalini de vermiştim aslında
Y.DEMİRCİOĞLU: Mısır papirüslerinde şöyle bir cümlenin geçtiği iddia edilir.’’Zaman hızla değişiyor. Ahlaksızlık aldı yürüdü. Çocuklarımızın akıbetinden endişe ediyoruz, galiba ahir zamana kaldık!’’ Sizce her nesil kendinden sonraki nesile bazı konularda, özellikle aşk anlayışı konusunda haksızlık etmiyor mu?
A.ÖZKÖROĞLU: Sevgi,muhabbet,ahlak ve bunun gibi bir çok şey aşka dahil konulardır. Günümüz gençleri için aşkı bir fantezi olmaktan öteye götürüp ait olduğu yere koyamazsak sanıyorum büyük bir vebalin altında kalacağız. Çünkü bu nesil adına aşk dedikleri çarpık, karmaşık, duygular ve ilişkiler sarmalı içinde kaybolup gidecek. Dolayısıyla böyle bir vebalden kurtulma adına sadece benim değil benim gibi günümüz tüm büyükleri için bir sosyal sorumluluktur.
Y.DEMİRCİOĞLU : Bu cevap biraz ihtiyar mızmızlanması!!! gibi geldi bana. Bizden önceki nesile sorsak eminim onlar da bizim aşk anlayışınızı beğenmeyecek. Belki de değişen aşk değil bizim aşka bakışımızdır. Ne dersiniz?
A.ÖZKÖROĞLU: Ben de bu soruda genç böbürlenmesi gördüm!!!. Aslında bu soruyu sorarken biraz evvel bahsettiğim büyükler kelimesine takıldığınızı zannediyorum. Büyüklerden kastım; bugünün nesli gelecek nesillerin büyükleri olacak. Sorunuza gelince kuşaklar arasındaki bu ihtilaflar başka her şeyde olduğu gibi bu konuda da kıyamete kadar sürecek.
Y.DEMİRCİOĞLU: Yani kıyamete kadar bir önceki nesil bir sonraki neslin aşk anlayışını beğenmeyecek mi diyorsunuz*
A.ÖZKÖROĞLU: Yozlaşma devam ettiği ve daha güzel örnekler ortaya koyulmadığı sürece sorunuzun cevabı evet.
Y.DEMİRCİOĞLU: Ayhan ÖZKÖROĞLU aşkı tek kelime ile anlatsa tercihi hangi kelime olurdu?
A.ÖZKÖROĞLU: Aşkı tek kelimeye sığdıramam.
Y.DEMİRCİOĞLU: Kabul. O zaman aşkı tek cümleyle anlatsanız ne derdiniz?
A.ÖZKÖROĞLU: Gözün göze değmesi, yüreğin yüreğe akması.
Y.DEMİRCİOĞLU: Hayatın Tüh Noktası kitabınızdan biliyorum. Aşk için otobüs peşinde koşmuş birisiniz. Hayatın Tüh Noktası kitabını okumayanlar için bu koşuşun hikâyesini anlatır mısınız?
A.ÖZKÖROĞLU: Hikâyeuzun. Ancak mümkün olduğu kadar özetlemeyeçalışacağım. Öncelikle düzelteyim koşmadım aracımla bir belediye otobüsünü takip ettim. Belediye otobüsünün önünü keserek durdurdum.Otobüsebindim. İnsanların şaşkın bakışları arasında ilerledim. Ve onu gördüm. Gözün göze bakması, kalbin kalbe akmasıydı. İki durak sonrasında indim. Vekısa bir süre sonra o gözlerin sahibiyle evlendim.
Y.DEMİRCİOĞLU: Zaman ilerledikçe aşkın ilk heyecanı kalmazmış. Siz otobüsün peşinden koşalı yirmi sene geçmiş. Bugün olsa yine otobüsün peşinden koşar mısınız? Yoksa otobüsten hızlıca kaçar mısınız?
A.ÖZKÖROĞLU: Tehlikeli sularda dolaştığınız bir gerçek. Ama karşınızda aşkı yitirmemiş bir insan var. Bugün koşar mıydım, koşmaz mıydım? bilmiyorum ama koşmama engel olacak bir olumsuzluk yaşamadığımı söyleyebilirim.
Kastınız, aynı duygu coşkunluğunu muhafaza edip etmediğimse birçok insan bilir ve kabul eder, uzun süren evliliklerde daha çok sevgi, saygı ve sadakat duyguları ön plana çıkar. Buradan yola çıkarak yaş faktörünü de göz önünde bulundurduğumuzda otobüs peşinden koşacak o enerjiyi bulamayabilirim.
Y.DEMİRCİOĞLU: Bu cevabınızdan sonra röportajı eşiniz hanımefendiye okutmazsınız sanırım.
A.ÖZKÖROĞLU: Buna farklı anlam yüklememek lazım. Neden öyle olsun? Saygı, sevgi ve sadakat aşka dahil ve her biri en az aşk kadar köklü duygulardır. O gün otobüsün peşinden koşmama sebep heyecanımdı. Şimdi sevgiyi ayakta tutan aklımız ve kalbimiz.
Y.DEMİRCİOĞLU: Tekrar kitaba dönelim. Kitabın satışı nasıl gidiyor?
A.ÖZKÖROĞLU: Ne ilk kitapta ne bu kitapta satış kaygım olmadı. Önemli olan hissettiklerimi içinde yaşadığımı toplumla paylaşmaktı. Ancak, özellikle bu kitap için aldığım haberler satışların iyi olduğu yönünde. Benim için kitabın ne kadar sattığı değil kaç kişiye ulaştığı önemli.
Y.DEMİRCİOĞLU: Okumayı çok seven insanlar değiliz. Siz yakından takip ediyorsunuz. Son dönemde özellikle Samsun ölçeğinde okuma oranının arttığından bahsedebilir miyiz?
A.ÖZKÖROĞLU: Kesinlikle edebiliriz. Bunda sosyal medya ve diğer iletişim araçlarının ciddi etkisi oldu. Bunun yanında şehrimiz ölçeğinde bunu görev edinmiş çok değerli arkadaşlarımız var. HarunÇELİK, Akın ÜNER,MehmetYILMAZ,AhmetSEVEN,Bahri ORAL bu kişilerden bazıları.
Y.DEMİRCİOĞLU: Sohbetgüzel ama sayfamızın bir sınırı var. Son olarak ne söylemek istersiniz?
A.ÖZKÖROĞLU: Sohbetin sonunda bu eserin ortaya çıkmasında en az benim kadar emeği olaneditörüm Beyza Hilal Nur Dindar ‘a şükranlarımı iletmeden bitirirsem eksik kalır diye düşünüyorum. Onun yönlendirmeleri çok önemliydi. Kapak çalışmasına her aşamasında vardı.
Odun ateşinde aşkın yazarı, aşkı yitirmemiş insan Ayhan ÖZKÖROĞLU’na bu güzel sohbet için teşekkür ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.