'ÖLEN ARKADAŞLARIMIZIN ÜSTÜNDEN GEÇTİK'
Emekli madenciler, ekmek mücadelesi verdikleri arkadaşlarını kaybettikleri o günü unutamadıklarını söyledi. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlüğü'ne ait maden ocağında meydana gelen grizu faciasında 263 işçi yaşamını yitirdi, 550 işçi de yaralandı. Dünya madencilik tarihinin en büyük kazaları arasında yer alan faciada ölen işçilerden 147'sinin cesedi, yer altında devam eden yangınlar nedeniyle günler sonra gruplar halinde çıkarılabildi. En son 2 madencinin cesedi, Mayıs 1997'de ocaktan çıkarıldı.
O GÜN İŞE GİTMEDİ, KURTULDU
Faciada, o gün şans eseri işe gitmeyerek kurtulanlar veya ocağa girdiği halde sağ çıkanlar, yıllar sonra büyük kazanın izlerini hala taşıyor. İhsaniye 1'inci Kartiye'de çalışan 34 işçi arasında bulunan İsmail Kilerci, o gün ağabeyinin evini taşımak için izin alarak işe gitmeyince faciadan kurtulurken, Burhan Öztürk de yanındaki 5 arkadaşı ile birlikte ocaktan sağ çıktı. Ancak kartiyedeki diğer 27 işçi yaşamını yitirdi. Emekli madenciler İsmail Kilerci ve Burhan Öztürk, facianın 23'üncü yılında ölen arkadaşlarından beraber işe gidip geldikleri Recep Kulaç'ın mezarını ziyaret ederek dua etti.
'YERLERDE BARETLERİ GÖRÜYORDUK'
Kaza meydana geldiğinde 3 yıllık madenci olduğunu belirten Burhan Öztürk, o günü hala unutamadığını söyledi. Birlikte ekmek mücadelesi verdiği arkadaşlarının acısını her zaman hissettiğini anlatan Öztürk, şöyle dedi:
"Yukarıdan aşağıya bir toz bulutu geldi. Kafamdaki bareti fırlattı. Grizu olduğunu söylediler. Birkaç arkadaş yukarı doğru kaçmaya başladık. Her yer dumandı. 1 saatte 3 kilometre yürüyerek kuyu dibine geldik. Oradan da asansörle bizi yukarı çıkardılar. Yürürken bir madenci 'Beni kurtarın' diye bağırıyordu. Onun yanına gittik. Yüzü kan içindeydi. Kurtarmaya çalıştık ama olmadı. Mecbur bırakmak zorunda kaldık. Çok zor nefes alıyorduk. Oksijen yetersizdi. Yukarıya çıkmamız gerekiyordu. Sonra bir madencinin cesedini gördük. Her tarafı su basmıştı. Yerlerde baretleri görüyorduk. Yukarıya çıkınca anladık olayın büyüklüğünü. Çoğu arkadaşımızı orada yitirdik. Allah rahmet eylesin. Recep'in cesedi de 1 yıl sonra çıktı. Baret numarasıyla kendisini teşhis etmişler o zaman. Her gün beraber işe gidip gelirdik."
KAZADAN SONRA 12 YIL ÇALIŞMIŞ
O gün işe gitmediği için faciadan kurtulan İsmail Kilerci ise kazayı duyunca ocak önüne gittiğini söyledi. Kilerci, "O gün anlatılmaz. Allah kimseye öyle günler yaşatmasın. Beraber çalıştığımız 27 arkadaşımızı kaybettik. O gün aklıma geldiğinde büyük acı doluyor içimiz. Kazadan sonra ocak yeniden üretime açılmıştı. 12 yıl daha orada çalıştık. En küçük olayda hep o gün aklımıza geliyordu. Ölen arkadaşlarımız aklımıza geliyordu. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın" dedi.
SABAH OCAK GİRİŞİNDE ANMA
Facianın 23'üncü yıldönümünde ölen 263 işçi, sabah 07.30'da ocak girişinde dualarla anıldı. Anma törenine Vali Yardımcısı Ahmet Malikoğlu, Zonguldak Belediye Başkanı CHP'li Muharrem Akdemir, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş ile gece vardiyasından çıkan işçiler ile gündüz vardiyasına girecek madenciler katıldı. Anma töreninde ölen madenciler için saygı duruşunda bulunuldu.
'İŞÇİ AÇIKLARI GİDERİLMİYOR'
Madenciliğin dünyanın en zor ve riskli mesleği olduğunu söyleyen GMİS Genel Başkanı Eyüp Alabaş, havzada 167 yılda 5 bin şehit verdiklerini söyledi. Zonguldak havzasında 1 milyar 300 milyon tonluk taşkömürü rezervi olduğunu, Türkiye'nin de yıllık yaklaşık 26 milyon ton taşkömürüne ihtiyacı bulunduğuna işaret eden Alabaş, "Kömür burada var. TTK'nın kurulu kapasitesi 5 milyon ton ama yeterince üretemiyoruz. Çünkü işçi açıklarını gidermiyorlar. Türkiye'nin taşkömürü ihtacının büyük bir bölümünü dışarıdan ithal ediyorlar. Kömür ithal eden birileri para kazanırken biz ülke olarak kaybediyoruz. Kurum 2013'de acil ihtiyaç duyulan işçi sayısının 3 bin 200 olduğunu ilgililere bildirdi. Ama karar vericiler bu talebi yerine getirmiyor" dedi.
TTK Genel Müdürü Burhan İnan ise bu tür faciaların yaşanmaması için iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulması gerektiğini kaydetti. İnan, "Madenci madencinin gözetleyicisidir. Bir madenci göçükte kaldı mı diğer madenci onu çeker alır. Bizim çalışma ortamımız çok farklıdır. Bu tip kazaları anarken hem geçmişlerimize rahmet okuyoruz hem de o kazalardan alınması gereken ibreti alıyoruz, almalıyız" dedi.
VALİ YARDIMCISI: BELKİ İŞİN TABİATI, BELKİ İHMAL
Vali Yardımcısı Ahmet Malikoğlu ise "Hiçbir şekilde haklarınız inkar edilemez. Dünyanın en helal kazancını kazanan insanlarsınız. Hepimiz size borçluyuz. Gönül isterdi ki bu 263 madencimiz de kaybedilmemiş olsun. Diğer şehitlerimiz de verilmemiş olsun. Ama belki işin tabiatı gereği belki ihmal gereği bunlar yaşanıyor. Keşke bunlar yaşanmasaydı. İnşallah yeni keşkelerin olmayacağı mutlu huzurlu bir geleceğe bu günler vesile olur" diye konuştu.
YARALI KURTULAN MADENCİLERE HEYKEL
Konuşmaların ardından ölen madenciler için Kuran-ı Kerim okundu ve dua edildi. Daha sonra faciadan yaralı kurtulan ve hala aynı ocakta çalışmaya devam eden maden mühendisi Sadık Yücel, emekli olan madenciler Mustafa Bozacıoğlu, Hasan Bozacı ve Ali Ünlü'ye madenci heykeli verildi. Madenciler, törenin ardından yer altındaki mesailerine başladı.
'ÖLEN ARKADAŞLARIMIZIN ÜSTÜNDEN GEÇTİK'
O günü anlatan emekli madenci 60 yaşındaki Mustafa Bozacıoğlu, facia sırasında yerin 560 metre altında üretim yaptığını belirterek, "Mavi ve yeşil bir kömür tozu geldi. Sonra patlamayla alev topu geldi. Yandığımı hissettim. Dua ettik. Arkadaşlarımın seslerini duydum. Ben, 'Korkmayın grizu patladı' dedim. Benim baret erimişti. Sonra alçaktan sürünerek ana yola çıktık. Ölen arkadaşların üstlerinden yanlarından geçtik. Kimseye müdahale edemiyorsun o anda. Allah böyle bir daha böyle acılar yaşatmasın" dedi. (DHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.