Sağır bireyler, hayatla bağını işaret diliyle kuruyor
İşaret dili tercümanı ve belgesel yapımcısı Nurben Kendirli, 23-29 Eylül Dünya İşaret Dili Günü ve İşitme Engelliler Farkındalık Haftası kapsamında, işaret dilinin önemi, işaret dilinin bilinirliği ve yaygınlığı ile sağırların gündelik yaşantısında karşılaştığı sorunlar ve çözüm beklentilerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Anne ve babasının sağır olmasından ötürü ana dili işaret dili olan Kendirli, Türkçeyi daha sonradan öğrendiğini, bu durumun çocukluktan itibaren zaman zaman kendisine acı tecrübeler yaşattığını ifade etti.
Sağır bir anne ve babaya sahip olmasının, çok erken yaşta fazla sorumluluk almasına neden olduğunu dile getiren Kendirli, "Hayata eksik başlıyoruz. Anne, babamızın anne ve babaları oluyoruz. Yani doktora da gitseler, notere de gitseler, bankaya da gitseler onların sesi biziz. Onların sorumluluklarını biz alıyoruz daha çok. Çok acıdır ki ben hiç anne, baba diyemedim. Annem babam benim sesimi duymadı, ben de hiç anne diye hitap edemedim. Ben evlendim, kayınvalideme anne diyemedim, kayınpederime baba diyemedim. Çünkü anne ve babama ben anne baba diyemedim. Diyemediğim içinde bunu o tarafa söylemek zor geldi." diye konuştu. Kendirli, benzer zorlukları eğitim hayatında da yaşadığını ve kendi velisi gibi davranmak zorunda kaldığını belirterek, "Kolay değildi, çok zor. Yani çocukluk psikolojisi ve çocukluğu yaşayamama adına travma, dezavantaj. Büyüdüğümüzde ne oluyor? Çift dilli oluyoruz, çift kültürlü oluyoruz. Çünkü bir sağır kültürü var bir de normal bir kültür var. İkisini de aldığınız zaman avantaja dönüşüyor. Ama bu avantaja dönüşme kolay olmuyor. İz bırakıyor. İzlerle beraber avantaja dönüşüyor." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.