Samsun'da nasıl ölünür?

Samsun'da nasıl ölünür?
Samsun'da bir ailenin 'fakirlikten' yok oluşunu yazar Mehmet Altan işte böyle anlattı, "Gece hava soğumuştu. Felçli anne üşüyordu... Yeşim üşüyordu... Umut üşüyordu... Uğur üşüyordu... Samsun'da nasıl ölünür?"

Önceki gün Gazi Mahallesi'nde meydana gelen olayda, felçli anne ve üç çocuğunun borusuz sobadan çıkan zehirli gazdan yaşamlarını yitirmeleri, Samsun'un gündemine oturmuştu. Son yılların en soğuk günlerinin yaşandığı Samsun'da, bir ailenin 'ısınmak, üşümemek' için yok oluşu herkesi bir kez daha düşünmeye sevk etti.

Yakacak odunu ve kömürü olmayan, hatta sobasının bacası olmayan, üstüne üstlük anne ve babası engelli olan bir ailenin hazin sonunu, Star Gazetesi yazarı Mehmet Altan dünkü köşesine taşıdı. Fakirlik, cahillik, işsizlik ve umursamazlık arasında bir bağ kuran Altan, "Samsun'da nasıl ölünür?" başlığıyla yazdığı yazı yaşananların özeti gibi...

İşte Altan'ın o yazısı:

Samsun'da nasıl ölünür?

Anne... Sol yanı felçli, kırk altı yaşındaki Yeşim Uygun... Baba... Belindeki sakatlık nedeniyle elleri üzerinde yürüyebilen otuz sekiz yaşındaki Aydın Uygun...

Çocuklar... Sekiz yaşındaki Yeşim...
On üç yaşındaki Uğur...
On beş yaşındaki Umut...Samsun'da nasıl ölünür?
***
Baba Aydın Uygun evde yoktu...
Uzaklarda...
Hatta...
Ancak elleri üzerinde yürüyebildiği için çok çok uzaklarda da diyebilirdiniz...
Nerelerdeydi?
Köy köy dolaşarak zücaciye satma derdinde...
Yerlerde sürünerek ekmeğini taştan çıkarma derdinde...
***
Satabiliyor muydu?
Ekmeğini taştan çıkarabiliyor muydu?
Felçli karısına...
Üç çocuğuna bakabiliyor muydu?
Nerde...
Samsun'da nasıl ölünür?
***
Yaşamınızda,
Parasızlıktan 'soba borusu' alamadığınız oldu mu?
Bilirim...
Kötüdür...
Çok kötüdür...
Fena kötüdür...
***
Gece hava soğumuştu.
Felçli anne üşüyordu...
Yeşim üşüyordu...
Umut üşüyordu...
Uğur üşüyordu...
Samsun'da nasıl ölünür?
***
Samsun da fındık diyarıdır...
Mevsimlik işçilerin yollarda öle öle toplamaya geldikleri...
Yoksulluk parasından geçim çıkarmaya uğraştıkları fındıkların diyarı...
Hasat toplanmış...
Uygun ailesinin payına da sağdan soldan topladıkları fındıkkabukları düşmüştü...
Zaten soba da yoktu...
Daha doğrusu soba vardı ama boruları yoktu...
Samsun'da nasıl ölünür?
***
Fındıkkabuklarını...
Bulup buluşturdukları kartonlarla birlikte borusuz sobaya koydular...
Sonra...
Tutuşturdular...
Amaç közleri tepsiye çıkarıp donmadan uyuyabilmekti...
Donmadan uyudular...
Ama uyanamadılar...
Karbon monoksit gazından zehirlenmişlerdi.
Samsun'da nasıl ölünür?
***
Bir felçli anne ile üç çocuk...
Sobalarına boru alacak paraları olmadığı için...
Tepside fındıkkabuğu yakarak ısınmaya çalışırken ölseler...
Yerde, elleri üzerinde köy köy dolaşarak zücaciye satmaya çalışan baba da uzaklarda...
Hatta çok uzaklarda ise...
Cesetler ne zaman bulunur, öldükleri ne zaman anlaşılır?
Bir, iki, üç, dört gün sonra mı?
Ne zaman?
***
Belki de hiç bulunmayacaktı.
İnönü İlköğretim İlkokulu 4. sınıf öğrencisi Burcu Dönmez, annesine aynı mahallede oturan arkadaşı Yeşim Uygun'un 'geçen hafta' okula gelmediğini söyledi...
Şüphelendiler...
Önce yakınlara...
Sonra polise...
***
Çilingir kapıyı beşinci günde açtı...
Cesetler çürümeye başlamıştı...
Eve giren polis müdürü 'sobanın boruları yok, bu cehaletten başka bir şey değil' demiş...
Bence...
O cümlenin doğrusu şöyle olacak:
'Soba boruları yok, bu kara sefaletten başka bir şey değil'
Samsun'da nasıl ölünür?
***
Türkiye'nin en büyük sorunu ne?
Yoksulluğu...
İşsizliği...
Kara cehaleti...
Ve Samsun'da ölümü...
Valilerin kömür dağıttığı bir ülkeyiz...
Ama kiminin sobası...
Kiminin borusu bile yok.
***
Soruyorum size:
Samsun'da nasıl ölünür?