Saraciyeciliği yaşatmak için evinin balkonunu atölyeye çevirdi
Mesleği yaşatmak için evinin balkonunu atölyeye çeviren Yılmaz Akpınar, deriden at koşum takımı, süs eşyası, koruma kılıfı ve savaşçı kostümleri yapıyor.
Gerçek ve suni deriden, ayakkabı ve giysi dışında çeşitli kullanım ve süs eşyası üreten bir sanat dalı olan saraciye, gelişen teknolojiyle birlikte unutulmaya yüz tuttu. Binek hayvanları için koşum takımıyla başlayan meslek, Selçuklu ve Osmanlı döneminde zirve yaptı. Saraciye sanatı şimdilerde bu mesleğe gönül veren ustaların ellerinde canlı tutulmaya çalışılıyor. Sayıları az olan ustalardan 45 yaşındaki Yılmaz Akpınar, bunlardan birisi. Akpınar, gündüz ayakkabıcılık, mesai saatleri dışında ise saraciyecilik yapıyor. Evinin 10 metrekare balkonunu kapatarak adeta deri atölyesine çeviren Akpınar, at eğeri, ok ve yay kılıfı, savaşçı kostümleri, çanta ve turistik süs eşyaları imal ediyor.
33 yıldır ayakkabı ustalığı yaptığını belirten Akpınar, 11 yıldır da bu sanata gönül verdiğini söyledi. Ayakkabıcılık yaparken deriden bileklik yaptığını ve bunun beğenildiğini anlatan Akpınar, Arkadaşların tavsiyesiyle saraciyecilik mesleğini de yapmaya başladım. Deriye her türlü şekli verebiliyorum. Bunlar, kendime ait tasarım ve modeller oluyor. Deri bileklik, kolye, küpe, yüzük, parmaksız eldiven, çizme, kemer, at eğeri, göğüslük, başlık, ok ve yay kılıfı, bozuk para cüzdanı ve köseleden vazo yapıyorum. diye konuştu.
Yaptığı deri ürünleri İran, Ukrayna ve Kırgızistan gibi ülkelere de gönderdiğini anlatan Akpınar, sahil kentlerinde ve turistik yerlerden büyük ilgi olduğunu kaydetti. Deriyi işlemenin zor olduğunu belirten Akpınar, ancak işini severek yaptığının ifade etti. Akpınar, 3 çocuğum var. Saraciyecilik ise benim için adeta dördüncü çocuğum. diyor.
Ülkemizde saraciye sanatının gelişmesini istediğini dile getiren Yılmaz Akpınar, kendisinin de buna katkı sunmaya çalıştığını kaydetti. CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.