İnsanlık tarihinin akışını değiştiren bir çok önemli olayın kameri aylardan olan Muharrem ayında gerçekleştiği itibari bilgilerine sahibiz.
Fecr suresinin ilk ayetlerinde yüce On güne yemin etmektedir. Müfesssirler yemin edilen bu on günün Zilhicce ayının ilk On günü, Ramazan ayının son on günü ve Muharrem ayının ilk on günü olabileceği üzerinden durmakta, 10 Muharrem gününü de işaret etmektedirler.
10 Muharrem'in sözkonusu değerlendirmeye konu olması, İslâm ulâması tarafından önemli görüldüğünü anlatmakta, bu ay hakkında itibari bilgi olarak da olsa günümüze kadar aktarılan rivayetlerin haklılığına vurgu yapmaktadır.
Peygamberimizin Muharrem ayı ve özellikle 10 Muharrem ile ilgi hadisleri, bu tarihin önemini ortaya koymaktadır. Aşure günü olarak toplumsal ifadesini bulan 10 Muharrem tarihinde oruç tutulması Peygamberimizin sünneti ve tavsiyesidir. Yahudilere benzememek için Peygamberimiz 9, 10 ve 11 Muharrem günlerinin oruçlu geçirilmesini tavsiye etmiştir.
Bugün hicri takvime göre kameri aylardan 10 Muharrem ve bugün tarihsel süreçte "Aşure" günü olarak isimlendirilmiştir. Aşure ismi de arapçadan mülhem onuncu gün anlamındadır. Peygamberimizin oruçla geçirilmesini tavsiye ettiği 10 Muharrem, özellikle Osmanlı döneminde ayrıca farklı etkinliklerle de değerlendirilmiştir. Bunların başında ve bugüne kadar hâlâ canlılığını muhafaza ederek devam eden "Aşure Çorbası" yapmak ve ikram etmektir.
Aşure Çorbası İslamî bir gereklilik olmamakla birlikte, İslami ve İnsani bir özellik, toplumun birliğine katkı sağlayan ve paylaşımı merkeze koyan anlamlı bir güzelliktir. Günümüzde bu güzel etkinliğin daha çok belediyelerce yapılmış olması, ayrı bir toplumsal faydaya da dönüşmektedir. Belediyelerin "Aşure Çorbası" dağıtmaları toplumun bu günü unutmalarına değil, aksine daha çok yaygınlık kazanıp, kitlelere ulaşmasına neden olmaktadır.
Tarihsel açıdan Hz.Nuh Peygamber'in sünnetine dayındığı kabul edilen 10 Muharrem Aşure Çorbası etkinliği, günümüzün değerleri içerisinde vazgeçilmez yerini almıştır. Nuh tufanı diye Kur'ân'a da konu olan kıssadan öğrendiğimiz bir hakikat; insanlığın Nuh tufanı sonrası yeniden inşa olduğudur.
Nuh Peygamber'in tebliğ ettiği tevhid dinine inanmayanların helâk olduğu İlahi cezalandırmadan, inanıp Hz. Nuh'un gemisine binenler kurtulmuşlar, geminin salimen karaya oturduğu gün, gemiden bulunan kuru yiyecekler bir arada pişirilerek çorba yapılmış ve şükür olarak da ikram edilmiştir. İşte, bu sünnetin devamıdır ki, günümüzde de 10 Muharram'de Aşure Çorbası yapılarak ikram edilir.
10 Muharrem günü, yer ve göğün yaratılışından başlayarak, Hz.Adem'in duasının kabulu, bir çok Peygamber'in de önemli hadiseler yaşadıkları olaylar olarak tarihteki yerini almıştır.
Peygamberler hayatında böylesi öneme sahip olan 10 Muharrem, Hz. Hüseyin'in de şehit edilişine şahit olmuştur. Hz. Hüseyin (Hicri) 10 Muharrem 60 tarihinde, Yezid taraftarlarınca Kerbela'da şehit edilmiştir.
Tarihsel süreci ve önemi dışında, bu şehadetin siyasi açıdan değerlendirilmesi önem arz eder. Zulme ve günaha karşı direnç oluşturmak ve kamuoyunun bu yöndeki taleplerine karşılık vermek amacıyla yola çıkan Hz. Hüseyin ve etrafındaki 72 kişi, vahşice şehit edilmiştir. Bunda, Yezid ve Küfe valisi Ubeydullah baş sorumlu görülürken, Hz. Hüseyin'i Kufeye davet edip, yalnız bırakan Kufeliler de sorumlu olarak kabul edilmiştir. Hz. Hüseyin'in tüm engellemelere rağmen yolundan dönmeyip, Kufeye gitmesi de sorumlu olduğu hususunda taraftar bulmuştur.
Bugün 10 Muharrem(30 Eylül 2017/ Cumartesi). Acılarıyla sevinçleriyle tarihe mâl olmuş bugün olaylarından çıkarılacak önemli siyasi ve itikadi dersler vardır. Acıları kaşımak, yaraları kanatmak yerine, tarihin bu önemli olaylarından ders çıkarmak, 10 Muharrem gününün en güzel değerlendirme şekli olacaktır.