Pandemi sürecinde yaptıkları cansiperane çalışmalar hala hepimizin hafızalarındayken Cumhurbaşkanımız, AKP genel başkanı sayın Erdoğan’ın kamuda çalışan hekimlerimiz için “Giderlerse gitsinler.” şeklindeki açıklamaları kabul edilebilir değildir. “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” diyen kurucu liderimiz Atatürk’ten sonra, bugünkü hekimleri itibarsızlaştıran ve sağlıkta şiddete sessiz kalan zihniyeti Türk ulusu olarak hak etmiyoruz.
Gelişmiş ülkelerin liderleri halklarını daha üst düzey sağlık hizmetine ulaştırma çabasındayken, Sayın Erdoğan pırıl pırıl hekimlerimizin yurtdışına gitmesini seyretmektedir. Hekimlerimizin; can güvenliğinin sağlanması, hizmet şartlarının iyileştirilmesi, geçim kaygılarının giderilmesi gibi çok haklı isteklerini duymak ve bu sorunlarını çözmek siyasilerin, en başta da Sayın Erdoğan’ın görevidir.
Hekimlik mesleği, hastası ile aynı dili kullanmadan, 5 dakika içinde, şiddet ve geçim korkusu altında, icra edilebilecek bir meslek değildir. Ülkemizin sağlık sorunlarını dilimizi bilmeyen, kültürümüze yabancı, tıp eğitim düzeyleri şüpheli Ortadoğu-Afrika kökenli hekimlerle çözeceğini düşünmek halkımıza yapılabilecek en büyük kötülüktür. Hekimlerin haklı isteklerini, paraya indirgemekse sorunu görmezden gelmek demektir.
Savaş, deprem, pandemi gibi afetlerde, halkımızın zor duruma düştüğü her an yanında olan, eksikliğini hissettirmeden tüm gücüyle çalışan hekimlerimize minnettarız. Canımızı emanet ettiğimiz hekimlerimizin çalışma güvenliği, mesleki saygınlığın korunması, özlük haklarının iyileştirilmesi ve emeklerinin karşılığı olan ücreti almaları gibi çok haklı oldukları sorunların çözümünde İyi Parti olarak her türlü çabayı göstereceğimize söz veriyoruz.