15 MAYIS 1919 19 MAYIS 2012

 

Ne güzel oynuyoruz değil mi?

Hiç unuttuk!

Türk Yurdu olan Balkanlar da ki acıyı ve sürgünleri. Göçe zorlanan Türk Milleti'ni.

Çekilen acıyı, kederi, ölümleri.

Türk Milletinin yurdu Anadolu'dan da sökülüp atılmak istenen Türk Milleti'nin 19 Mayıs 1919'da başlattığı Kurtuluş ateşini.

Sadece var olmak ve yaşamak adına canı için kanını dökerek verilen mücadeleleri.

Bir milletin hangi şartlar altında niçin mücadele verdiğini.

Kimler, ne için öleceğini bile bile yedi düvene karşı gelmişlerdi?

Neden ve ne için?

Bir daha fiziken ayak basamayacakları toprak için mi?

Evini, ocağını, cocuğunu, eşini, bacısını, annesini ve babasını hiç mi sevmiyorlardı da bile bile ölüme koşuyorlardı?

O güzel insanların onuru, şerefi, haysiyeti, imanı bugün bizden daha azmıydı da şahadet şerbetini icmek icin, gelecek nesillere hür ve bağımsız bir millet armağan etmek icin şehit olmuşlardı?

Ne işleri vardı İngilizlerin, Fransızların, Avusturyalıların, Rusların, Yunanlıların silahlı kuvetlerinin Anadolu topraklarında?

Hangi şartlarda 1919 ruhu canlandı Türk Miletinde?

Sadece bir örnek vereceğim, okuduğum ve duyduklarımdan.

Fatih Sultan Mehmet' in İstanbul'u fethinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamadıkları İstanbul'u ve Anadolu'yu işgal etmek isteyen yabancı zihniyetlerin tekrar egemenliklerinin kabulu için zorlanıyordu Türk Milleti. Gecenlerde bir TV kanalının programınında belgeleri ile anlatılıyor.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının müfettiş olarak Samsun'a gelmek için boğazdan geçiş vizelerini kimler denetliyor ve hangi şartlarda alınıyor biliyor musunuz?

İngilizlerden. Nerede biliyormusunuz? İstanbul'da. İstanbul kimlerin işgali altında yıllar sonra? İngilizlerin. Peki Samsun'da ne var?

Rumlar ve ermeni ayaklanması. Katledilen Türkleri ve Rumları teftiş etmek icin İngilizlerin mührü imzası, Vahdettin Paşanın oluru ile cıkılıyor yola.

Burada anlaşılacağı gibi İstanbul'da resmi yetkili yok izinler yabancı güclerden alınıyor.

Fiili olarak işgal altında bulunan İstanbul' dan Bandırma Vapuru ve Mustafa Kemal Paşa' nın arkadaşları ile yola çıkması için İngiliz işgal komutanlığından alınacak vizeye ihtiyaç olduğu ve bu İngiliz vizesi ile yine filli olarak İngiliz işgali altında olan Samsun'a çıktığını okuduklarımızı ve duyduklarımızı doğru kabul edersek bugün beğenilmeyen şartların kıymetinin önemini anlamamız için bence yeterli bir anlatım olabiliceğini düşünüyorum.

İngiliz subayı John Banath imzalı listede durumun vaziyeti o kadar vahim ki 3 binek havyanı olan eğerli atlara dahi boğazlardan geçmek için vize almak mecburiyetinde kalınıyor. Kısacası idare, sevk ve bütün işlemler işgal kuvvetlerinin izni olmadan yapılamıyor.

93 yıl önce İstanbul'dan Samsun'a gelmek icin İngiliz konsolosluğundan olur almadan gelemediğiniz gibi her hangi bir şeyde getiremiyorsunuz.

Bugün beğenilmeyen şartlar öylemi peki? Öyle kes bana bir bilet ben ailemin yanına gideceğim, torunumu göreceğim, çocuğumu göreceğim, yok. Biniyorsun arabana istediğin zamanda istediğin saatte varıyorsun Samsun'a, İstanbul'a. Kestiriyorsun biletini, gidiyorsun sevdiklerinin, ailenin yanına. Ben özledim torunumu dersen de her saat ve her zaman açık yollar sana. Kısacası herhangi bir konsolosluktan veya güçten izin almak yok. En büyük güç insanın kendi iradesi yurdum topraklarında.

93 yıl önce izin verilirse cıkarsın yola İstanbul'dan Samsun'a.

Peki Samsun kimin kontrolu altında? Önce Türk ailelerinden silahlar toplanıyor sonrada katletmeler başlıyor öylemi?

Nebiyan çeteleri Kurugökçe'de, Engiz'de, Beylik'te. Merkezde ki çeteler kimleri katlediyorlar biliyor musunuz? Yıllardır komşuluk yaptıkları Türk ailelerini.

Bütün bu şartlar altından verilen mücadeleyi yok saymak ve o var oluşu inkar etmek hangi insana yakıştırılır ben bilemem. “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı düşün altında binlerce kefensiz yatanı, sen şehit oğlusun yazıktır incitme Atanı, verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı!” ne güzel söylemiş değil mi şairimiz. Ruhları şaad olsun. Önce Haktealaya sonra da şehit atalarıma, ecdadıma şükürler olsun böyle bir milletin evladı olduğum icin...Ne yazık ki Türk milleti yurdum toprakları üzerinde yaşamanın bedelini dün de olduğu gibi bugün de ödemek zorunda bırakılıyor. Ne mutlu Türküm diyene. Sevgi ve saygılarımla...


Sedat YILMAZ