Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer'in İl Milli Eğitim Müdürlüklerine 19 Mayıs'ın kutlanma şekliyle ilgili gönderdiği talimat değişik çevrelerde tartışılmaya devam ediyor.
Siyasetçiler, köşe yazarları, sanatçılar ve kendilerini her konuda fikir beyan etmeye memur sayanlar konu ile ilgili açıklamalar yapıyorlar.
Bazıları, Cumhuriyetin temellerine dinamit konduğunu iddia ederken, bazıları da bizi biz yapan değerlerin deforma edildiğini ifade etmektedirler. Bir başka kesim ise faşizan kutlamalara artık son verilmesinin gerektiğini vurgulamaktadır. Kısacası dört yönlü açıklamalar son sürat devam etmektedir. Daha ileri gidenler de yok değil. İşi mahkeme safhasına götürenler , hesap sormaya kadar gidenler, yargıçlık yapanlar ......
Sanıyorum, yorumların bu kadar uçlarda seyretmesi , olayın derinlemesine inilmeden , tamamen sahip olduğumuz ideolojik perspektiften bakılmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü bir olayın objektif bakıldığında bu kadar farklı mecralara çekilmesi mümkün olmaz.
Halbuki 19 Mayıs'ın bu şekilde kutlanmaya başlanması 1938'lere dayandığı ifade edilmektedir. Yani Cumhuriyeti kuran iradenin ortaya koyduğu bir ilke yada prensip değildir. Şeflik döneminin uygulamalarından olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu konuyu Cumhuriyet düşmanlığına kadar götürmek sağlıklı bir yaklaşım değildir.
Ayrıca, 19 Mayıs kutlamalarında yapılan jimnastik hareketleri ile gençliğin, Cumhuriyet bilinci kazandığını iddia etmek kanaatime göre doğru değil. Olsa olsa kaslar güç kazanır. Gerçi fiziksel olarak da güçlü olmak lazım ama.....
Aslında Sayın Bakanın yaptığı , 19 Mayıs'ın , özüyle değil kutlamaların şekli ile ilgili uygulamalarda değişiklik isteğinden başka bir şey değil. Zaten muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak değil mi nihai hedef. Muasır medeniyetin beşiği Avrupa'da resmi bayramlar bu şekilde kutlanmıyor.
O açıdan, sadece karşı olma ve muhalefet etme adına gösterilen tepki çok defa sırıtıyor. Eğer bu konuda endişeler varsa, uygun bir dille sorgulanabilir diye düşünüyorum....
Hamdi Erer