200 yıllık caminin 50 yıllık imamı

Satı Davut. 70'ine merdiven dayayan bir halk kahramanı. Onun hikayesini okudukça siz de Satı Hoca'yı seveceksiniz.

Okula gitmeden okuma yazmayı sökmüş, Arapça, Osmanlıca öğrenmiş biri. 50 yıldır Asar kayalıklarının eteğine kurulan 200 yıllık Asar Camii'nde gönüllü imamlık yapıyor, cemaate namaz kıldırmak için üç saat yürüyor. Bir ezan sesi yükseliyor, Asar Kalesi'nin eteğine kurulan 200 yıllık ahşap camiden. Ses kayalıklara çarpıyor, dalga dalga yayılıyor tüm vadiye. Ilgazlar, Urşan, Pazaryeri, Demirtaş kulak kesiliyor. Bir süre sonra ormanın içinden birkaç kişi çıkıp geliyor. Nefes nefese kalmış, eli sopalı birkaç ihtiyar... Selamlaşıyorlar, abdestlerini tazeleyip saf tutuyorlar. Bazen 4 kişi oluyorlar, bazen50 14. Yüzler değişse de sabit bir tek kişi var: Satı Davut. Çünkü o, tarihi caminin gönül bekçisi. Hem imamı, hem temizlikçisi. Demirtaş köyünden kalkıp geliyor, namaz kıldırıyor, vaaz veriyor, hutbe okuyor, caminin bütün ihtiyaçlarıyla ilgileniyor. Asar Camii'ndeki bu buluşma her cuma ve bayram namazında yaşanıyor. Çünkü cami, vadinin tam ortasında, ulaşım kolay olmadığı için vakit namazlarında kimse gelmiyor. Belediye ile köylülerin elbirliği yapıp açtığı iki yol var. Kestirme yolda bile çalılıkların arasında en az yarım saat yürümek gerek. Cemaatin yaş ortalamasının 60 olduğu düşünülürse yol engellerle dolu, zorlu bir sınav olarak görülebilir. Satı Hoca, bu engellerden şikâyetçi değil. 50 yıldır yaz kış demeden üç saat aynı yolu yürüyor. Ormanda nelerle karşılaşacağını biliyor, hangi adımını nereye atacağını bile ezberlemiş. Camiye geldiği ilk günleri gülümseyerek anlatıyor: "1961 yılında halaoğlumla ilk defa geldim. Çok sevdik camiyi. Bakımını yaptık, temizledik, namaz kılmaya başladık. Başlarda iki kişiydik, sonra köylere haber verdik. Yakın bir yere pazar açıldı şansımıza. Belki birkaç kişi gelir cuma namazını kılarız diye gider bakardık. Allah'ın yardımıyla cemaatimizi 15'e kadar çıkardık. Sonra?" Sonrasında atılan bütün adımlara Satı Hoca önayak olur. Bayram namazından sonra topladığı yardım parasıyla (17 lira) Bartın'a gidip, kilimler alır, dağın eteğine çeşme, yol üzerindeki çayın üzerine köprü inşa edilmesine vesile olur. Askere gittiğinde kapısına kilit vurulsa da dönüşünde viraneye dönen camiyi tekrar ibadete açar.
Kışın bir gün öncesinden camiye geliyor
Satı Hoca'nın o günlere dair anlatacak çok hatırası var. En çok 1-2 metre karın düştüğü uzun kış gecelerinde yaşadıkları dinleyeni içine çekiyor: "Yollar kapandığı için erkenden öncesinden yola çıkıyorduk. Küreklerle karları delip yol açıyorduk. Eskiden su yoktu camide. Etraftan odun toplar, sobayı yakar, kar eritip suya çevirirdik. Bu şekilde cemaatimiz abdest alırdı. Bayramda ise bir gün öncesinden gelirdik. Camide elektrik olmadığı için lüks aldık. Onun ışığında hutbemizi okur, namazımızı kılardık." Asar Camii'nde bugüne kadar sadece bir kere cuma namazı kılınmamış. O gün de Satı Hoca'nın başına enteresan bir olay gelmiş: "1962 yılı... O gün kimse gelmedi camiye. Ezanı okudum beklemeye başladım. Arkamda sakallı birini gördüm. '15 dakika daha bekle.' dedi gelmezlerse kılarız. Kimse gelmedi. 'Namazı kıldır. Merak etme arkandaki cemaat Küre dağlarını aştı, Rusya sınırlarına kadar ulaştı.' dedi. Namazdan sonra camiden çıkıp gitti. Mezarlığa kadar takip ettim, en son ayakları 1-2 metre havada gördüm. Yavaş yavaş gökyüzüne yükseldi ve kayboldu."
Evlenince kimliklerimizi çıkardık
Satı Hoca altı çocuk sahibi. Hepsi de evlenip gurbete göç etmiş. 55 yıllık hayat arkadaşı Emine teyze ile Demirtaş köyünde dağ yamacında ahşap bir evde yaşıyor, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Emine teyze kendisinden 5 yaş büyük. 'Benim elimde büyüdü.' diyerek takılıyor eşine: "Ailelerimiz bizi birbirine uygun gördü. Şimdiki gibi tanışma faslı yoktu. Nikâhta tanıştık. Dağların nişanlılar birbirini görmesin diye yaratıldığına inanırdık. Şimdi öyle mi? Evlendiğimiz zaman kimliklerimizi çıkardık. İkimizin de doğum tarihi 1945 yazdırıldı. Yaş farkı yok oldu." Söz dönüp dolaşıp Satı Hoca'nın okuma sevdasına geliyor. "O kitabı eline alınca işler bana kalıyor. Olsun. Ben okuyamadım, o okusun." diyor gülerek. Emine teyze yıllardır eşini kapıdan dualarla uğurluyormuş. Bu geleneği devam ettirdiği sürece kendi hanesine sevapların yazılacağına inanıyor. Soğuk kış gecelerinde eşi yollara düşünce korkmuyor mu peki? Bu konuda da içi rahat: "Bir şey olacaksa Allah yolunda olsun."
30 yıldır her şeyi not ediyor
Satı Hoca, 30 yıldır günlük tutuyor, 20 yıldır cuma hutbeleri için özel dosyalar hazırlıyor. Çalışmalarında oldukça titiz. Dergilerin şeffaf sayfalarını birleştirip defter haline getirmiş, notlar almış, renkli kalemlerle sayfaların etrafını süsleyip arşivlemiş. Koyu Galatasaray taraftarı olduğu için bütün renkler sarı-kırmızı. Hutbelerin konu başlıkları büyük puntolarla kapakta yazılı: "Vatan müdafaası, dinin hükümleri, kurban..." Günlükleri hava durumu raporuyla başlıyor, cami yolundaki maceraları, komşu ziyaretleriyle devam ediyor. Başından beri kendine bir hedef koymuş Satı Hoca: "Cami cemaatini artırmak." Bunun için namaza gelenlerin isimlerini not etmiş teker teker. Bugüne kadar kaç kişi Asar Camii'ne geldi diye sorsanız hesabını çıkarır hemen. Notlarına göre geçtiğimiz yıl şubat ayında 101 kişi gelmiş (sayının en çok olduğu hafta) cuma namazına. 1998 Şubat'ında ise yalnızca üç kişi durmuş namaza.
Cemaate göre 600 yıllık geçmişi var
Asar Camii meşe ve çam ağacından (kilit sistemiyle) yapılmış küçük şirin bir ibadethane. Kim tarafından ne zaman yapıldığına dair çok fazla bir bilgi yok. Ancak halkın dilinde 600 yıllık bir geçmişinin olduğu konuşuluyor. Geçtiğimiz yıl yapıdan aldığı örnekleri inceleyen bakanlığın raporuna göre yapılış tarihi 1816. Son halkalardan birkaç tanesinin aşınma ve bozulma olasılığından dolayı yaklaşık üç yıl hata payı olabilir. Caminin bugünlere ulaşmış olması bile büyük mucize. Etrafında hiçbir tarihî yerleşim mekânı ayakta değil. 1966 yılında yüzlerce ağacı kökünden deviren fırtınanın camiye zarar vermemesi İlahi bir mesaj olarak algılanıyor. Caminin şimdilerde ciddi bir restorasyona ihtiyacı var. Camları kırık, ibadete açık kalması için yapılan bilinçsiz müdahaleler (gelişigüzel boyanmış, çiviler çakılmış) caminin tarihî kimliğine ciddi zarar veriyor. Bayramlarda camiyi süsleyen Satı Hoca'nın duvarlara astığı renkli notlar yüzleri güldürüyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri