2109 YILINDAKİ SAMSUN’A MEKTUP

Sevgili Samsun"lu hemşerilerim:

Bu mektubu size yüz yıl öncesinden yani 2009 yılının bir yaz günü yazıyorum.

Öncelikle hepinize selamlarımı, özlemlerimi sunar yaşça benden çok genç olduğunuz için gözlerinizden öperim.

Şu anda Samsun sahilleri cıvıl cıvıl…

Sadece kuş sesi değil, çocuk sesleri bile var.

Samsun"un birçok noktasından deniz görünüyor.

Bazı noktalardan ise, yapımına kimlerin müsaade ettiğini bildiğim kahverengimsi ve devasa çirkin görünümüyle Valilik binası, eğreti duruşuyla AKM, harabe görünümüyle güya Büyük Otel, hangara benzeyen ama Kavak"lı büyük bir güreş şampiyonumuz olan Yaşar Doğu dedemizin ismini taşıyan spor salonu denizin görünmesini engellemektedir.

Şehrimizin sokakları eskiden denize dik yapılmıştı ki temiz deniz havası alsın diye…

Ancak hangi akla hizmet ettiklerini, niçin yapıldıklarını aklıselim hiç kimsenin çözemediği, sokaklarımızın önünü ve havasını kesen kargacık burgacık bir adliye binası, bakımsız yıldız sineması, Polisevi ve o sıranın devamındaki binalar temiz deniz havamızı kesmektedir.

Bu binalar nerdeyse Büyük Cami"den başlayıp Mert Irmağına kadar sokaklarımızın önünde yıkılması gereken bir kale gibi durmaktadırlar…

İki dönemdir Başkanlık yapan bir hemşerimiz bu binaların kuzeyinde epey temizlik yaptı ama saydıklarım halen yerlerinde durmaktadır.

Zaten Belediyenin bütçesi ve de hizmet engelleme makinesine dönüşen muhaliflerin çabaları daha fazlasına müsaade etmemektedir…

İnşallah sizler başarmışsınızdır…

Şehrimizin batısına doğru Atakum"dan tâ Muşta"ya kadar uzanan verimli ovası ise maalesef yazlık, kışlık, mevsimlik binalarla doldurularak yok edildi.

Kara lahana, sütlek mısır, kavun, karpuz ve dahi hıyar ekilecek bir dönüm bile yer bırakılmadı!

Bazı tuzu kuru nostaljik hemşerilerimiz evinin balkonunda ve yazlığının çimleri arasında ekolojik domates yetiştirip büyük bir hava ile sağa sola caka satmaktalar!

Tabii sizler bu da ne diyeceksiniz!

Nostalji, ekolojik tarım, toprakta hıyar, domates nasıl yetişir merak edeceksiniz!

Vallahi ben de merak ediyorum acaba siz yiyeceklerinizi nerde yetiştiriyorsunuz?

Yoksa sizler kimyasal haplarla, eritilmiş metallerin, taşların, toprakların simya laboratuarlarında bitkisel organizmaya dönüştürülmesiyle elde edilen yiyeceklerle mi besleniyorsunuz?

Sanırım su kaynaklarınız da yok olmuştur ama havadaki iki hidrojenle bir oksijeni elinizdeki su makinesinde birleştirip içmektesinizdir…

Mesela dağdaki buz gibi su kaynağında karpuz soğutmayı merak bile etmezsiniz, bilmezsiniz ki merak edesiniz…

Karadeniz duruyor mu, denize girip yüzebiliyor musunuz?

Nee, denizde yüzmek de ne diye mi sordunuz!

Karadeniz asit ve lağım denizi mi oldu!

Tüm sahiller laboratuarla mı kaplı!

Allah aşkına kim müsaade etti o binalara, kıyı kenar çizgisi yok muydu?

Belediye Başkanınız kim, nasıl seçildi?

Tayinle Mars"tan mı geldi, aferin size demek kabul ettiniz ha!

Vah hemşerilerim vah!

Hava nasıl bari temiz mi, oksijen tüpüyle mi geziyorsunuz!

Allah yardımcınız olsun…

Ne olur bize beddua etmeyin, biz de istemezdik böyle olmasını.

Dua edin ki sizden sonrakilerde size dua etsinler…

O Marslı başkanınıza da söyleyin burası dünya deyin, dinlemezse geri gönderin…

Ha sahi unutuyordum, raylı sistem çalışıyor mu, kimler biniyor, binmeyenler var mı?

Acele cevap bekler sevgilerimi sunarım.

Adresim: Âdem ALAN merhum Belediye Meclis üyesi ve emekli ziraatçı, Tarihi mezarlık / Samsun