28 ŞUBAT SÜRECİNİ DEVAM ETTİRMEK İSTEYENLER

Adnan Bahadır

            Ülkemizde güzel gelişmelerin yaşandığını hep birlikte müşahede etmekteyiz. Post Modern darbe heveslilerinin istediklerini yapamayacaklarını anlamaları üzerine farklı arayışlara girdiklerini de görmezlikten gelmemeliyiz. İmam Hatip okullarının açılıp, Köy Enstitülerinin kapanmasının eğitimde devrim niteliğinde karar olduğunu düşünen zihniyet 28 Şubat sürecinde İmam Hatip Liselerinin önünün ve arkasının kapatılmasını bu olayların rövanşı olarak değerlendirmiştir. Aslında bu ülkede Köy Enstitülerine de ihtiyaç var, İmam Hatip Liselerine de. Bu ülkede İslam Dini"ni tehlike olarak görenler unutmasınlar ki, İslam Dini"ni bilmeyenlerin yanlış uygulamaları sonucu birçok facia yaşanmıştır. İslam Dini"ni bilen, yaşayan hiç kimsenin devletine, milletine ihanet etme şansı yoktur. İmam Hatip okullarının da bu anlamda ülke adına teminat olduklarını söylersek abartmış olmayız.

            28 Şubat sürecinin en önemli argümanlarından birisi irticanın ülke adına           en büyük tehlike olması idi, aslında tehlike olan irtica değil, muhafazakar insanların devletin üst kademelerinde görev almaları idi. Bu tehlikenin önüne geçilmesi için en önemli iş İmam Hatip Liselerinin önünü ve arkasını tıkamaktı. Nihayet buna da muvaffak olundu ancak toplum mühendislerinin hesaba katmadığı şey toplumun manevi değerleri ile uğraşıldığında zamanı geldiğinde gereğini yapacağı konusu idi. Nitekim 2002 seçimlerinde AK Parti"nin ezici üstünlükle iktidar olmasının altında yatan temel etkenlerden birisi de bu idi. Muhafazakar insanlar adeta nefes alamaz hale gelmenin bedelini sandıkta ağır ödettiler. Demokrasinin güzelliği de budur zaten.

            AK Parti iktidar oluşundan itibaren gerek başörtüsü, gerek İmam Hatip okullarının önünün açılması ve gerekse mütedeyyin insanların uğradıkları haksız tutumları ortadan kaldırmak için bir hayli mücadele etti. Bu mücadeleyi yaparken kırmadan, dökmeden, ama kararlı bir biçimde uygulama noktasında oldu. Bana göre başka hiçbir iktidarın başaramayacağı uygulamalara imza attı. İnsanların fişlenmesinden tutun da, mahrem aile yaşantılarına varıncaya dek gözlenmelerinin önüne geçti, bunu yaparken de toplumun desteğini alarak yaptı. Bu nedenle önümüzdeki seçimlerde de AK Parti"nin tek başına iktidar olması büyük bir olasılık dahilindedir.

            Ülkede bunca güzellikler yaşanırken, hala daha direnen zihniyete ne demeli. CHP dahi bu konularda yumuşama gösterip, seçmene güzel mesajlar verirken bazı bürokratların yaptıkları uygulamalara ne demeli? Örnek mi istiyorsunuz sürüsüne bereket ancak çok müşahhas olan birisini vereyim hatırlar iseniz bundan 5-6 ay önce bir sürücü kursumuzla ilgili İlköğretim Müfettişlerinin yaptığı teftiş sonucu verilmek istenen kapatma cezasını ve personelle ilgili yapılmak istenenleri yazmıştık. Sağ olsun Milli Eğitim Müdiremiz konuyla ilgili yapması gereken bazı uygulamaları yapmış, daha doğrusu idare olarak yapabileceğini yapmış, ancak teftiş raporuna girip, mahkemelik olan olaylara müdahale etme şansı olmadığından, kursun geçici bir süre kapatılmasına engel olamamış. Burada enteresan olan ne biliyor musunuz? Kursun 15 gün geçici süre ile kapatılması önce İdare Mahkemesi tarafından durdurulmuş, ne zaman ki Milli Eğitim Müdürlüğü İdare Mahkemesine savunma yazmış ve o savunmanın içerisine başörtüsü ile ilgili kursta yaşanan olaylar yazılmış, İdare Mahkemesi kendi vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararından vazgeçip, kursun kapatılmasına karar vermiş. İşin daha da ilginç yönü kapatmaya gerekçe olarak eğitim pistinin yetersizliğini göstermişler. İyi, güzel de aynı eğitim pistinde faaliyet gösteren üç tane daha sürücü kursu var, onlarla ilgili bir işlem yapıldı mı hayır, peki aynı pistte üç tane daha sürücü kursu eğitim yaparken onlara bir şey söylenmiyor da sadece birine kapatma gibi ağır bir ceza neden uygulanıyor? Bana göre bu sorunun tek cevabı vardır, o sürücü kursunun kurucusunun personel olmayan kızının başının kapalı olmasıdır. Cezayı verenler direk olarak sizin kursta başı kapalı birisini gördük, mescit ve seccadeleri olan bir oda gördük, ondan size gıcık olduk ve bu cezayı veriyoruz diyememişler ama her zaman uyguladıkları taktiği uygulayıp, uyduruk bir neden bulup, kursu kapatmışlar. Hiç unutmuyorum 2007 yılında Büyükşehir Belediyesi kendi caddesine bakan bir benzinliği kapatmıştı, adam İdare Mahkemesine gitti ve oradaki o günkü hakimlerin odasından ayrılmadı, bunu bana bizzat o günkü mahkeme başkanı olan zatı muhterem anlattı. İdare Mahkemesi çok enteresan bir formülle adamın benzinliğini açtı. Nedir o enteresan formül derseniz adamın benzinliğinin girişi de, çıkışı da Büyükşehir Belediyesine ait yolda olmasına rağmen, hiç giriş, çıkışı olmayan yan yolun ilçe Belediyesine ait olması nedeniyle adamın ruhsatını geçerli hale getirdi. Demokrasilerde çare tükenmediği gibi bizim 28 Şubat zihniyetinde olan bürokratlarda da işlerine geldiği zaman çare tükenmiyor. Ama unuttukları şey, artık Adnan Bahadır adında bir zatın DENGE isimli bir gazete kurduğu ve olup biten her şeyi, tüm açıklığı ile yazdığı. Sizin anlayacağınız 25 kuruşa şoför mahalli dönemi bitti. Bu arkadaşları eskiden Moskova"ya gönderiyorduk, şimdi orası da bitti, Fidel Castro"nun yanına göndersek o da iktidarı kardeşine devretti, kardeşi de demokrasiden yana uygulamalar yapıyor, peki nereye gönderelim derseniz ona da siz karar verin. Kalın sağlıcakla     

 

                       

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.