Değerli okuyucularım;
2B'yi biliyoruz... Hani şu orman vasfı bulunan araziler... "O ne der, bu ne der?"lerin örneklerinden biri. Günlük politikalarla, oy kaygılarıyla hükümetlerin göz yumduğu ve bazı uyanıkların üzerine gayrimenkul kondurduğu araziler...
Şimdi hükümet çıktı, haklı olarak, "Satalım bu arazileri, haksızlığa son verelim" diyor. Bu bir bakış açısı... Ancak sat sat sat nereye kadar?
Tamam doğrudur, bazı açıkgözler, yatağındaki yorganı üzerinden erken atanlar zamanında bu araziler üzerindeki ormanı talan etmiş. Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının üzerinde hakkı bulunan araziye binayı dikmiş. "Şurdan şurası benim" demiş. Elbette bu orman katillerine izin vermeyelim. Haksız kazanca "Dur, bunun parasını ödeyeceksin" diyelim. Ama satmak çözüm mü?
Orman vasfındaki arazileri talan edenler arasında, masum niyetli, 3-4 metrekare arsa elde edebilmek, bahçesini genişletebilmek, çoluk-çocuğunun rızkını çıkarmak isteyenler de bulunabilir. Bulunabilir ama bu da hukuki değildir.
En iyisi, şahsi menfaatleri kabaran, gözü çıkardan başka birşey görmeyen, ormanları talan edip geleceğimizi karartanlardan bu arazilerin kullanım (kira) bedelleri çıkarılacak kanun ile talep edilsin, katlettikleri ağaç miktarının iki katı fidan diktirilsin ve aynı suçu işlemeleri halinde en ağır cezanın verileceği kendilerine tebliğ edilsin. Böylece, "Ben yaptım oldu" düşüncesinin devlet olarak önüne geçilsin.
Kısacası satmak çözüm değil. Bugün, zamanında talan edilmiş ve yerleşilmiş arazi satılırsa, yarın aynı aymazlıklar sürecektir. Vatandaş yaptığının yanına kar kalmadığını görmeli. Bunun için devlet gücünü adaletten yana kullanmalı.