Ülke genelindeki 24 bin eczanenin hükümete uyarı niteliğinde yarın kepenk indireceğini açıklamasıyla Türkiye'nin gündeminde en ön sıraya çıkan 'ilaçta yeni fiyat uygulaması'nın altında 3.5 milyar liralık çıkar çatışması var. Uygulamayla halen eczane raflarında bulunan 3 bine yakın ilacın yüzde 10 ila yüzde 60 daha ucuza satılması bekleniyor. Bu ilaçlar arasında önemi yüksek olan kanser, yüksek tansiyon, kalp ve şeker hastalığı gibi çok önemli ilaçlar da var. Devlet, yeni uygulamayla vatandaşın daha ucuza ilaç kullanacağını, sağlık bütçesinde de büyük tasarruf sağlanacağını söylüyor. İlaç şirketlerine göre ise Avrupa'nın en ucuz fiyatının da altında bir fiyatla Türkiye'ye ilaç satılması hele de yeni ilaçların satılması mümkün değil. Yani uygulama Türkiye'ye en yeni ilaçların girişini imkânsız hale getirebilir.
Eczacılar yeni fiyat uygulamasıyla ilaç indiriminin maliyetinin dönüp dolaşıp eczanelerin sırtına yükleneceğini, kâr marjları düşen küçük eczanelerin havlu atacağını, pek çok küçük yerleşim merkezinde tek bir eczane kalmayacağını savunuyor. Tüm bu olup biteni vatandaş endişe ile izliyor
PLANSIZCA YAPILAN REFORMLAR NEDEN OLDU
İlaçta kavganın ilk tohumları AKP hükümetinin vatandaşın sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmasıyla başladı. Bu uygulamayla vatandaş hastane eczanelerinde ilaç kuyruğunda beklemekten kurtarıldı. Elinde sağlık karnesi ve reçetesiyle eczaneye giden vatandaş beklemeden ilaç satın alabiliyordu. Ancak vatandaşın yüzünü güldüren bu uygulamanın kısa bir süre sonra toplam sağlık harcamalarının ilaç giderleri kalemini önemli ölçüde artırdığı ortaya çıktı. Kara delik büyümeye başladı. 2002'de devletin toplam sağlık gideri 7.6 milyar liraydı. Bunun 4.3 milyarı ilaç gideriydi. 2008 yılında SGK' nın toplam gideri 25.4 milyar liraya fırladı. Bunun 10 milyar 717 milyon lirası yine ilaçlara gitti. 2009 yılı için bütçeye 14.6 milyar lira ilaç gideri konuldu. Ancak 2009'un ortasına anlaşıldı ki bu rakam çok daha yüksek gerçekleşecek. Bunun üzerine bürokratlar ilaç sektörünü toplantıya davet etti. Bürokratlarla yapılan toplantıya yabancı ilaç şirketlerini temsil eden AİFD (Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği), yerli ilaç üreticilerini temsil eden TİSD (Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği) ve İEİS (İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası) katıldı. İTALYAN FORMULÜ
Toplantıda bürokratlar ilaç giderlerinin çok hızlı arttığını belirterek ilaç fiyatlarında indirim istedi. Yabancı ilaççıların temsilcisi AİFD; İtalya'nın getirdiği gibi bir global bütçe sistemi önerisini sundu, bu öneri TISD tarafından desteklendi. Bu sistemde ilaç için ayrılan bütçenin üzerine çıkılırsa, ilaç üreticileri devlete geri ödeme yapıyordu. AİFD bu konuda çalışmalar yaptı ve İlaca ödenecek para belirlenen rakamın üzerine çıkılırsa farkın yüzde 60'ını ilaççılar, yüzde 40'ını da devlet üstlensin dedi. Devletten karşı öneri geldi:
Siz farkın yüzde 80'ini, biz de yüzde 20'sini üstlenelim. İlaç bütçesi olarak bir rakam belirleyeceğiz. Siz de gerçekleşecek rakamla aradaki farkın yüzde 80'ini ödeyeceksiniz.
Bürokratlarla fiyat belirleme yöntemine karar vermek için yedi sekiz toplantı yapıldı. Bu toplantıların dördüne bakan bazında katılım oldu. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan da bazı toplantılarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ birlikte yer aldı. Ama AİFD sonunda Biz yurtdışındaki merkezlerimize bunu kabul ettiremeyiz, siz devam edin dedi. Hatta bu tavrın Babacan'ı kızdırdığı ve masadan kalkmasına da neden olduğu öne sürülüyor.
BU FİYATLARLA İLAÇ SATAMAYIZ
Sağlık Bakanlığı da iplerin kopması üzerine O zaman biz kendi önlemlerimizi belirleriz diyerek konuyu sonuçlandırdı. Toplantılar 3 Eylül 2009'da kesildi. 10 Eylül'de Bakanlar Kurulu yeni fiyat uygulamasına ilişkin kararı onayladı. Bu karar 18 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlandı. Kasım başında devreye girecek olan uygulama eczacıların tepkisi üzerine 4 Aralık'a kaldı. Taraflar arasında iplerin kopmasının ardından İsviçre merkezli bir ilaç üreticinin en üst yöneticisinin Ali Babacan'a 'Bu fiyatlarla Türkiye'de yeni ilaç satamayız' mektubu yazdığı da söylentiler arasında. Türkiye Eczacılar Birliği'ne (TEB) göre 4 Aralık'tan itibaren 12 bin eczanenin cirosu yıllık 40 bin TL'nin altına düşecek ve aylık 700 TL gelir anlamına gelen bu düşüş, başta küçük ilçe ve beldedeki 3 bin eczane olmak üzere yaklaşık 7 bin eczanenin kapanmasına neden olacak. Türkiye'deki sağlık sistemi açısından bu durum önemli bir risk. TEB: İlaç fiyatlarının düşmesinden en çok 'küçük eczane' olarak nitelenen ve yıllık cirosu 40 bin TL'nin altında olan aylık net geliri 1500 TL civarında olan yaklaşık 12 bin eczane etkilenecek. 4 Aralık'tan sonra bu eczanelerin aylık gelirinin 700 TL'ye düşmesi bekleniyor. 3 bini küçük ilçe ve beldelerde bulunan yaklaşık 7 bin eczanenin 4 Aralık'tan sonra ayakta kalması imkânsız.