31 MART
31 Mart 2015.Türkiye tarihinde unutulmayacak günlerden biri. Sabah saatlerinde bütün ülkede elektrikler kesildi.Nedeni bilinmeyen bir kesinti.Yetkililer dahil herkes dedikodular üzerinden konuşuyor.
Sebep her ne olursa olsun, elektrik kesintisi sayesinde bir gerçeği fark ettik.Bütün ülke bir anda karanlığa gömülebiliyor.İşini iyi yapmayan bir kurum çalışanı, bir terörist,olası bir savaş durumunda düşman elektriksiz kalmamıza sebep olabiliyormuş.
31 Mart’ta bu ülkede bir bakanın sorumsuz sorumlu olduğunu öğrendik.Soma ve Ermenek faciasında bile koltuğa yapışan Enerji Bakanı,elektrik kesintilerine de kayıtsız kaldı.İstifa yok.
Türkiye’nin karanlığa gömüldüğü anlarda,Çağlayan Adliyesinde bir savcımız rehin alındı.Savcı Mehmet Selim KİRAZ.
Çok sıkı korunması gereken adliyeye teröristler silahla girdi.Savcı makam odasında rehin alındı.Saatler süren görüşmenin ardından çatışma çıktı.
Cumhurbaşkanının çok başarılı !!! bulduğu operasyon sonrasında Savcı Mehmet Selim KİRAZ şehit oldu. Eylemi gerçekleştiren iki terörist öldürüldü.Operasyonun başarısız olması durumunda neler olacaktı bilmiyoruz.
31 Mart tarihe kara bir sayfa olarak geçti.İnsanlar arasında kutuplaşmanın zirve yaptığını gördük. Ak Parti’ye toz kondurmayanlar ile Ak Parti ‘ye düşman olanların suçu birbirlerine atma yarışına şahit olduk.Savcımızın şahadeti bile insanları birleştirmeye yetmedi.
31 Mart’ta devletin halkına yanlış bilgiler verdiğini gördük.Ne deniliyordu,kameralar karşısında. Savcımız ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.Ameliyata alındı.Aynı saatlerde tweeterda savcımızın vefat ettiği haberleri paylaşılıyordu.
Savcımız hastaneye kaldırıldığında zaten vefat etmişti.Ameliyata, ne demekse, ‘’geri döndürmek’’ için alınmıştı. Kim veriyor,bu bilgiyi?Savcımızın vefat haberini kamuoyu ile paylaşan İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Çavlan ÇİFTÇİ.
31 Mart gerçekleri tweeterdan yanlış bilgileri devletten aldığımız bir gün olarak tarihe geçti.
31 Mart’ta ülkede sap ile samanın birbirine karıştığını gördük.Teröristler Berkin ELVAN’ı kullanarak eylem yaptılar.Savcımız Berkin ELVAN dosyasına bakıyordu.
Terörist eylem ileri sürülerek,Berkin ELVAN’ın katilleri bulunsun,diyen herkes terörist ilan edildi. ’’Ekmek almaya gitmiyordu.’’diyenlerin haklılıklarını ispat etme yarışına girdiklerini gördük.
Bu ülkede ‘’terörizmi lanetliyorum.Aynı zamanda bir çocuğu öldürenlerin yargı önüne çıkmasını istiyorum.’’diyebilecek kadar sağ duyulu insanların olmadığını gördük.
31 Mart şahadet şerbetini içmiş birinin üzerinden bile siyaset yapılmaya devam edilebileceğini gösterdi.Başbakan basın açıklamasında Kemal KILIÇDAROĞLU’nu eleştirdi.İç güvenlik yasasının haklılığını anlattı.
Hesap vermenin zorluğuna katlanmak yerine suçu başkalarına atmak kolaycılığına kaçtı.
31 Mart tarihe geçti.Aynı konu üzerinde -cek,-cak ile biten cümlelerin sonunun olmadığını gördük. Savcımızı şehit eden iki teröristin avukat cübbesi giyerek silahları içeri soktuğu söyleniyor. Başbakan ‘’yasa ise yasa yönetmelik ise yönetmelik.Bu soruna çözüm bulunacak.’’dedi.
Oysa aynı sözleri 2006 Danıştay saldırısı sonrasında da dinlemiştik.Alparslan ASLAN avukat kimliği sayesinde içeriye silahla girmiş ve Danıştay saldırısını gerçekleştirmişti.
31 Mart sıradan bir gündü.Savcımızın şahadeti sonrasında kopyala yapıştır nutukları dinledik.Hesap soracağız,katilleri bulacağız,acınızı paylaşıyoruz…
Kimsenin aklına bu güne kadar kimin katillerini buldunuz?Kimden hesap sordunuz,acımızı paylaşmayın,sebep olduğunuz acıların hesabını verin demek gelmedi.Onlar konuştu.Biz alkış tuttuk.
31 Mart’ı unutmayacağız demek isterdim.Soma’yı,Ermenek’i,otuz bin şehidimizi , terörist başının barış elçisi olduğunu unutmuş insanlarız biz. 31 Mart’ı da unutacağız.
Allah bu ülkeye ikinci bir 31 Mart yaşatmasın.