Meğer özlemişim sizlerle olmayı ve en başta gazetecilik yapmayı...
Dile kolay 17 yaşımdan bu yana başka bir meslek yapmadığım gibi kesintisiz hep gazetecilik mesleğinin içinde oldum.
Çok dostlarımda oldu, düşmanlarım da...
Ben aslında hümanist bir adamımdır, herkesle iyi anlaşırım...
Yeter ki, şerefsizlik, haysiyetsizlik ve onur kırıcı işler olmasın...
Gerisinin hepsinin telafisi var, olmalıdır da...
Kimse düşmanlıktan, kötülükten beslenerek bir yere gelemez...
Önce buna Allah müsaade etmez...
Bu 45 günlük süreçte çok güzel tepkiler alıyorum.
İnsanların yazdıklarımızı okumalarından ve gazete sayfalarının güzelleştiğini söylemelerinden dört köşe oluyorum.
Bundan 20 gün önce sizlere iyi bir gazete okutacağımızı ve eylüle doğru daha iyi olacağımızı söylemiştim.
Allah'ın izniyle her geçen gün daha da iyi olacak, okurlarımızın istediği ve beklediği gazeteyi kamuyouna sunacağız.
Çalışıp ürettikten sonra neden insanlar güzel şeyler yapmasınlar.
İnanmak herşeyin başında geliyor.
Bu şehir kimsenin tekelinde değil...
Hepimizin...
Öyle Çakala, çukala şehrimizi teslim edecek, at koşturacak değiliz elbette...
Çakallar dağa çıkacak, adamlar şehirde gezecek...
İyi olanlar kazanacak, kötüler her zaman kaybedecek.
Mesele bu...
İyi insan olmaya özen göstereceğiz.
Herkes hayatında birkaç şansı hak eder.
Allah'ın verdiği rahmeti kim engelleyebilir ki?
Allah kuluna son nefese kadar şans verirken, kul kimdir ki insanları hakir görür...
Bu yüzden birbirimizi sevelim, sayalım.
İyi şeyler yapmak için mücadele edelim.
Benim bazen yazdıklarımdan kırılanlar, üzülenler oluyor.
İnanın onları yazarken kılı kırk yararak yazıyorum...
Bazı şeyleri görsünler ve anlasınlar diye...
Anlayan anlıyor da, anlamak istemeyen zaten anlamasın...
Bizim derdimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil...