Bir ilahiyatçı olarak "Kadınlar Günü"nü vesile kılıp, kadınlarla ilgili bir yazı yazmak, inandığım değerlere ve kişisel olarak sahip olduğum değer yargılarına uygun değildir. Ancak, toplumun akışı, medya dünyasının gündemi, değişen dünyanın kodlamaları; bizim de bu konu hakkında söz söylememizi zorunlu kılmaktadır.
Konuşan ve yazan biri olarak, dinleyici, izleyici ve okuyucularımıza karşı sorumluluğumuz; bizim de gündem konularını, yazı ve programlarımıza aktarmamız için vesile teşkil etmektedir.
8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" batı değer yargılarına göre şekillenmiştir. Deneme - Yanılma yöntemiyle ve bir takım tecrübelerden sonra bedel ödenerek söz konusu bu gün tespit ve tayin edilmiştir.
Bugünün tespiti ve ihdas edilmesi; batının başarısı değil, ayıbıdır. Halkı müslüman olan İslam dünyasının da, koordinesini ve kodlamasını batının yaptığı bu günün peşine takılması daha büyük ayıp, üstelik acziyettir.
İslam, fıtrat dinidir. Her yaratılmış varlığın İslam dininde bir tanımı ve sorumluluğu vardır. Ayrıca, bazı varlıklar, fonksiyonları nedeniyle de imtiyazlıdır. İslama göre; imtiyazlı varlıkların en başında kadın gelmektedir.
İslam öncesi dönemde kadın, insani hiçbir değere sahip değildir. Cahiliye toplumunda, eşyanın, kendi içinde bir değeri, hayvanların gördüğü görev itibariyle insanlar nezdinde bir yeri vardır ama kadın eşyadan da, hayvandan da daha değersizdir.
Böylesi itibarsız ve değersiz hâle getirilen kadını, Peygamberimizin sunduğu İslam dini en üst kabülle değerlendirmiştir.
İslam dini kadını, anne olarak tarif etmiş, onlara öf bile denemeyeceği uyarısında bulunmuş ve cenneti anne olan kadının ayakları altına koymuştur.
Allah c.c, Hz. Asiye, Hz. Meryem, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma'yı, "Cennetin Gülleri" olarak ilan etmiştir. Bu annelerimizin şahsında, saliha olan bütün kadınlar iltifat görmüştür.
Günümüzün Ayşe'leri, Fatma'ları, Zeynep'leri, Asiye'leri, Safiye'leri, Halime'leri, hülasa; Ehli Kıble olan annelerimiz, ablalarımız, eşlerimiz ve bacılarımız da "Cennet Gülü"dürler.
Böylesi iltifata ve itibara sahip, her biri ya anne ya da anne adayı olan kadınlarımızın senede bir gün hatırlanmaya ihtiyaçları var mıdır ?
İslam toplumunda, müslüman kadının evladı, annesi olan kadını gerçekten senede bir gün, 8 Mart "Kadınlar Günü" vesilesiyle hatırlayacaksa, ya imanını sorgulamalı ya da yaşadığı dinin adını doğru telaffuz etmelidir.
Diri diri gömülen kız çocuklarının bulunduğu ve böyle bir davranışın itibar gördüğü bir dönemde, İslamın kadınları cennet gülü olarak tarif etmesi; kadınlara ilahi iltifatın adıdır. Kız çocuğu yetiştirenlerin cennette Allah Resulü ile birlikte olacağı müjdesi ayrı bir itibardır.
Hayatın şekillenmesinde ve verimli bir yaşamın oluşmasında kadın en önemli sorumluluk noktasındadır ve ortaya koyduğu aksiyon toplumsal hayata nefes aldırmaktadır. Aile içindeki rolü ise ancak Allah c.c.ın iltifatıyla izâh edilebilmektedir.
Bu düşüncelerimizden dolayı, 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü"nü kutlamıyorum. Bu güne ihtiyaç duyan müslüman annelerimiz varsa, onlara gönlümü ve hanemin kapılarını sonuna kadar açıyorum.
Günleri bereketle, ömürleri rahmetle, ağızları dua ile geçsin, her biri anne veya anne adayı olan kadınlarımızın. Herkesin bir kişi ettiği yerde sizler en az iki kişi ediyorsunuz. Siz hem çocuk yetiştiriyor, hem de toplumu şekillendiriyorsunuz. Dünya Kadınlar Gününü değil, ben sizi "Kutluyorum"