Osmanlı sonrası bağımsızlığına kavuşan birçok devlet huzuru bulamamıştır. Çoğu zaman eskiye özlem duyarak geçirmişlerdir. Osmanlıyı en büyük düşman olarak gören toplumlar dahi bunu dile getirmektedir. Bu bağlamda biliyoruz ki bağımsızlığın özgürlük olabilmesi için tam bağımsızlık şarttır. Ekonomik alanda tasmayı boynuna geçiren devletlerin bayrağı ve sınırı olsa ne fark eder. Ne yazık ki geçmiş tarihe baktığımızda birçok lider bu hatayı yapmıştır. Bağımsızlık kavramını bir kenara bırakarak bu yazımda bağımsızlığına 1992 yılında kavuşmuş Abhazya Cumhuriyetin'den bahsetmek istiyorum. Abhazya, tek bağımsız Çerkes Cumhuriyeti'dir. Stalin döneminde Gürcistan'a otonom Cumhuriyet olarak bağlanmıştır. Yıllar boyu haksızlıklara maruz kalmışlardır. Abhazlar'ın derdine tercüman olabilecek tüm Abhaz aydınları, gençleri yok edilmiş. Latin alfabesine dayalı Abhaz yazı dili kaldırılıp, Gürcü alfabesi ve dili yerleştirilmeye çalışılmıştır. Tüm bunlar asimilasyonun ötesinde adeta bir soykırım, bir ulusu yaşarken yok etme yöntemi diyebilirim. Güçlü ve vicdansız iktidarların olduğu, etnik kültürün yoğun olduğu bölgelerde katliam ne yazık ki kaçınılmaz oluyor. Bu bağlamda Gürcistan, Abhazya ile siyasi savaşını bir türlü bitirememiştir. Ekonomik ambargo, seyahat kısıtlaması, ticari gemilere el koyma, uluslar arası etkinliklere katılmak isteyen Abhaz kültür ve sanat gruplarını engelleme ve daha sayılabilecek düşmanca hareketler devam etmektedir. Yakın zamanda ise Gürcistan Türkiye'ye davet edilen kültür ve sanat gruplarına engel olmaya başladı. Folklor ve tiyatro gruplarına yapmadığını bırakmamıştır. Abhaz kimliği ve bayrağı ile dünyanın birçok yerinde kültürlerini temsil edebiliyorken Gürcistan'ın bunu engelleme çabalarına Türkiye'nin niçin boyun eğdiği tartışılır? Boyun eğmiştir diyorum çünkü son gelişmeler bunu gösteriyor;
2013 yılı 23 Nisan Uluslararası çocuk şenliği için Trt, Abhazya Cumhuriyeti'ni de davet etti. Davete olumlu tepki veren Abhazya, ülkesini temsil edecek çocukları belirleyerek hazırlıklara başladı. Ancak çok geçmeden Gürcistan'dan tepki geldi. Trt'nin resmi internet sitesinde katılımcı ülkeler arasında Abhazya Cumhuriyet'i ismi ve Abhazya bayrağının rahatsızlığı üzerine yazı hemen Abhazya Özerk Cumhuriyeti Gürcistan şeklinde değiştirildi. Bu duruma bu kez de Abhazya tepki gösterince Trt'nin çözüm yolu Abhazya Cumhuriyeti'ni liste dışı bırakmak oldu. Çok ilginçtir ki Davet öncesi yetkililer siyasi bir sorun olmayacağı konusunda güvence vermişlerdir. Tüm bu olan bitene Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, üzüntüsünü belirterek şu açıklamalara yer verdi:
Gürcistan'dan gelen basit bir yazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Abhazları hiçe saydırmaya neden olabiliyorsa, kültürel bir etkinliğe siyaset bulaştırılabiliyorsa ortada bir oyun olduğu kesindir ve bir kez daha iyi niyetimizin suiistimali söz konusudur. Çocuklarımızın bu oyuna alet edilmesi ise halkımızın en keskin, en değiştirilemez ilkelerine hürmetsizliktir
Tüm bunlara binaen ortada mağdur olan ise Türkiye'deki kutlamalara hazırlanan Abhazyalı çocuklar oldu. Tüm bu gelişmelerin ardından ilginç bir iddia söz konusu; Trt Yöneticisinin Gürcü kökenli olduğu söyleniyor. Eğer bu doğru ise Türkiye için ayrı bir talihsizlik olacaktır. Bu olan bitene günlerdir Adige ve Abhazların tepkisi sürüyor. Sosyal medyada Bağımsız Abhazya, Bağımlı TRT. Mesajları yazılıyor. Tepkilerin giderek artacağını söylemek mümkün.
Türkiye,kendi iç gündeminde barış cümlelerini hatim ederek çözüm sürecini ilan etmişken başka toplumlara sırtını çevirerek ne yapmaya çalışıyor? Bu zihniyetin çözüm süreci güven verir mi? Kültürel bir programa dahi siyasi çıkarların pis kokusunu sindiren tüm yetkililer bir kez daha düşünmeli. Gürcistan'ın karşısında durmak için ne gerekiyor?