Nasreddin Hoca topluma ders vermek için bir gün bir fırın yapmış, her gelen fırının ağzının yanlış yöne yapıldığını söyleyince fırına teker takmış. Her gelenin eleştirisine göre fırının ağzını dedikleri tarafa çevirince sonunda fırını sabitleme imkânı kalmamış. Yanındakilere dönüp demiş ki “Bakın arkadaşlar, toplumu mutlu etmeye kalkarsanız haliniz böyle olur, kimseyi memnun edemezsiniz, doğru neyse onu yapın kim ne derse desin.” Bunu neden söylediğime gelince, özellikle bazı basın mensupları belediye başkanlarından istediklerini alamayınca olayları öyle abartıp haberleştiriyorlar ki aklınız şaşar. Ben 2008’den 2019 yılına kadar tam on bir yıl büyükşehir belediyesinde yapılan yanlışları yazdım, hatta belgelerini dahi koydum. Adam daire başkanı sekreterini metres tutmuş, hanımını aldatmış, yetmemiş dostunun kardeşini bir birime müdür olarak atatmış, o da yetmemiş dostunun babasına araba aldırıp belediyeye kiralatıp kendisine makam şoförü yapmış. Hanımı bunalım geçirmiş, yetkililere mektup yazmış, per perişan olmuş, bunu Vezir Hazretleri bilmesine rağmen en ufak bir işlem yapmadığı bir tarafa sırf hemşehrisi diye o daire başkanını kollamış, zavallı eşi sinir hastanelerinde kalmış, biz bunu yazmış olmamıza rağmen bırakın adamı görevden almayı bize adam yollatıp yazmamamızı rica ettirdiler.
Aynı şekilde imamlıktan daire başkanlığına geçen zat kısa zamanda yazlıklar, kışlıklar ,yatlar, katlar almakla kalmamış, ta Rusyalara zamparalığa gitmiş, eşinden ayrılma noktasına gelmiş, bunu havada uçan kuşlar dahi bilmesine rağmen ne bir işlem yapılmış ne de bizden başka haber yapan oldu. Şimdi Mustafa Demir aldığı duyumlar üzerine önce şahsı çağırıp olayın doğru olup olmadığını soruyor, adam yeminler billahlar çektikten sonra olayı savcılığa intikal ettirip gereğini yapınca suçlu oluyor. Bırakın onu, genel sekreter İlhan Bey eski bir yakın dostunun annesinin cenazesine katılmak üzere Rize’ye gidiyor. Adamcağızı aramadan sormadan tutuklanan Rizeli müteahhitle ilişkilendirmeye çalışmak ahlaksızlık değil de nedir? Ben genel sekreteri çok tasvip etmem, yönetim şeklini beğenmem ama benim onu sevip sevmememle bu işi saptırıp adamı yıpratmaya çalışmak büyük bir haksızlık olur. Ben kendisini arayıp sordum, olayın aslını anlattı bana, onlar da arayıp sormuş olsalardı aynı cevabı vereceğinden en ufak bir şüphem yok.
Aynı şekilde Terme Belediye Başkanı Ali Kılıç’la ilgili olmadık yorumlar yapan insanlar, olayın aslını öğrenmeden yalan yanlış haber yapmaları hem yasal açıdan hem de inancımızın gereği büyük suçtur. Tutuklanan daire başkanı 2019 yılının şubat ayında Şenol Kul’un aday olmadığı belli olduktan sonra başkan yardımcısı olarak atanmış. Yani bu atamayı yapan bizatihi Şenol Kul, işçilerin paralarıyla ilgili konuda 2014 yılının şubat ayında konuşulan veya ortaya çıkan bir durum. Şayet böyle bir şey varsa bunu soruşturması gereken Şenol Kul’dur. Şenol Kul’un yeğenini terme belediyesine alıp özel kalemden memur yaptığı, daha sonra da nikâh memuru yaptığı, Mustafa Demir’in başkan seçilmesinin ardından Şenol Kul’un Mustafa Demir’e gelerek yeğenini Büyükşehir’e almasını istediği, Mustafa Demir’in bu isteği geriye çevirdiği, bu nedenle de Mustafa Demir’e küstüğü iddia edilmekte. Şayet bu iddia doğru ise Şenol Kul’un yaptığı açıklamalara kuşku ile bakarım.
Benim derdim kimseyi savunmak veya yerden yere vurmak değil ancak toplum olarak öyle enteresan bir hale gelmişiz ki anlatamam. Vezir döneminde bu tür işler ayyuka çıkmasına rağmen kimsenin sesi soluğu çıkmadı, Mustafa Demir yasal işlem başlatınca olayı Mustafa Demir ile ilişkilendirmek için herkes yarışa girdi. Ben geçmişte Mustafa Demir’le hiç anlaşamadım ama şu anda adamın yaptığı uygulamalara bakınca doğru işler yaptığı ortada. Çıkıp neden konuşmuyor derseniz; bu işin iki ucu pis bir değneğe benziyor, geçmişte yapılan yanlış uygulamaları eleştirse AK Parti’ye zarar verecek, şimdiki olaylara yorum yapmaya kalksa olay savcılıkta soruşturma devam ediyor, konuşmak yargılamayı etkileyebileceğinden yanlış olur.
Geçmişte belediye başkanlığı yapan arkadaşların kendilerini layüsel yani sorumsuz sayıp kafalarına göre açıklamalar yapmaları yasaları bilmediklerindendir. Ceza kanunu ortada; bir kurumda çalışan personelin yaptığı yanlışı başkan veya amiri savcılığa bildirmezse alacağı cezanın yarısı kadar başkan veya ita amiri ceza alır. 2014 yılında Bahattin K. denen arkadaş bir suç işlemiş ve o günkü başkan gereğini yapmamış ise suçludur, bu böyle biline. Lütfen olayları değerlendirirken hakka hakikâta ve vicdanımıza uygun değerlendirmeler yapalım diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.