AKP Hükümeti birden bire ilham gelmişçesine Açılım"la yatar , açılımla kalkar oldu.
Önce Kürt Sorununun (Terör değil ha.) çözümünde sihirli reçete olarak takdim edildi. Devletin en yüce Makamından Güzel şeyler olacak !.müjdesiyle duyuruldu.
Açılımın kapsama alanı Ermeni sorununu içine alacak şekilde genişletildi.Sonra Demokratikleşme evrimine girildi.Böylece Açılım ,daha sempatik bir anlam kazandı.
Göreceksiniz; Eğitim /öğretimin Tekliği, Eğitimin dili,Anayasa"nın değişmez,değiştirilemez ve dahi değiştirilmesi teklif edilemez hükümleri yumuşatılarak ,daha sevimli ve farklı yorumlara yol açacak bir yeni Anayasa veya maddeleri delinerek /zaman içinde sindirilerek sözde bir Sivil Anayasa nın önü açılacaktır.TCK .301"de , Zina"da böyle olmadı mı?
çeşitli programlarda Açılım tartışılıyor.Taraflar ve destekçiler konuşuyor.STÖ sözcüleri olacakları savunuyor.Öyle ki geç kalınmış,acil çözülmesi elzem bir sorun olarak görülüyor.İş nasıl çözülecek noktasına ,hangi talepler kabul edilecek,içi doldurulmayan paket,proje,açılım,reform,düzenleme kimin çıkarına, diye sorulunca,hemen taraf millettir. ,proje Bir devlet projesidir deniyor..
Muhataplar konusunda kesin belirleme yok.Kimin alınıp/kimin alınmayacağı net olarak açıklanmıyor.Kaçak güreşiliyor.Ayni Ermeni Sınır Protokolü nün önce yok denilip sonra imzalandığı ortaya çıktığı gibi ,Muhalefete yersen havası dayatılıyor.
Akçalı Mızıkacılar hemen : Ne yani komşularımızla hep küs mü kalalım,hep düşmanca tavır mı sergileyelim gerekçesine sığınıyor.
Gerçekten ayıp oluyor. Adamlar bize barış adına zeytin dalı uzatıyor. Barış çığlıkları atıyor(!).Biz kalkıp glu glu dansı mı yapalım ?Paranoyalar mı üretelim?Bak, şu muhaliflerin yaptığına ;üç tarafımız denizle çevrildiği yetmiyor.Bir de dört tarafımızı düşmanla çevreliyor . Mantık bu.Anlayış bu.Sorunu algılama ve çözüme yönelişin arka planı bu.
Barak Obama" nın TBMM "de yaptığı konuşmasında altını çizdiği üç sorunu hatırlayınız. Bir de ; AB"nin 2004 yılı İlerleme Raporu ve Müzakere tarihi verilmesi sürecinde,çözülmesi dayatılan ,adına Devlet projesi yaftası konulan Açılımın , nasıl olup adının Kardeşlik ve Huzur , projesine Demokratikleşme ambalajına sarıldığını düşününüz.
İktidar bu konuda açık değil.Sadece muhalefeti suçlayarak , siyasi rant sağlama niyetinde. Kendini uzlaşmacı gösteriyor.Meclisteki siyasi Partilerden Genel Başkanlık düzeyinde tek DTP ile görüşüyor.Diğerleriyle görüşmüyor?Neden?Siyasi hesap var!Çünkü,sorunu çözen taraf değil.Sorunu çözümsüzlüğe süren taraf olmayı yeğliyor.Başörtüsünde aynen yaşandı. Kandırıldıkdedi.Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sana mı danışacaktım dedi.Seçtirmiyorlar mazeretine sığındı.Halka şikayet etti.Anayasa ve YÖK Kanunu için muhalefetle diyalog aranmadı.En son Meclis Başkanlığı seçiminde yaşandı.
Şimdi sormak hakkımız değil mi?Madem bu açılım bir Devlet Politikası Siz de diyalogdan/ mutabakattan yanasınız. Devletin hangi yasal organlarıyla mutabakat sağladınız ? Hangi ortak paydada birleştiniz? Muhalefet partilerini geçelim.
.Meclis dışındaki Partilerin hangisi ile görüş birliğine vardınız?DTP ile bile anlaşmazlık / uyumsuzluk var.
Öte yandan Üniversiteler...Yüksek Yargı organları?Sorosçular dışındaki Şehit aileleri, Vakıflar..Hükümet yanlısı olmayan Hür Basın ve Medya"nın görüşü ,önerisi,ileriki dönemlerde doğabilecek /çıkabilecek sorunlar hakkında kimin bir bilgisi var?
Bu sorun ,bir etnik sorun mudur?Terör sorunu mudur?Devletin yeniden ihyası sorunu mudur?Bunun kararını Millet nasıl verecektir?Masada kimler oturacak?
Bu kadar önemli sorunu 7 yıl bekletmek insafsızlık değil mi?Akan kanın durdurulmasını geciktirmek , bugüne kadar devam etmesinin vebali ,sadece TSK"nin sırtına yüklemek insafsızlık değil mi?Asker devletin bir parçası değil mi? Milletin kendisi değil mi?
Yoksa 12 Eylül"ün siyasi hesaplaşması , rövanşı mı,diye algılamalıyız?Daha açık söylersek,Ergenekon"a karşı oluşturulan yeni bir cephe mi?Vatan cephesinin ,yeni bir versiyonu mu demeliyiz ?
(Devamı yarın...)