İslam Dininin en tartışmalı konuları, mezheplerin çıkmasına neden olmuştur. Bunların en önemlilerinden biri de kader konusudur. Bizi okutan hocalar üç konuda konuşmamaya ve yorum yapmamaya dikkat etmemizi isterlerdi. Nedir bu konular derseniz kader konusu, feraiz yani miras konusu ve süt emzirme konuları İslamın en tartışmalı ve mezhepler arasında farklı görüşler olan konulardır. Bu konularla ilgili elimden geldiği kadar konuşmamaya gayret ederim. Zaten Miras Hukuku Medeni kanunla baypas edildiği için bu uygulamada yok gibi. Ancak Karadeniz bölgesinde bırakın Medeni Hukuku, İslam Hukukuna göre dahi kız çocuklarına mal vermeyen babalar var. İşin garip yanı bunu yapanların çoğunluğunun İslami kesim de olmasıdır ama konumuz bu olmadığından üzerinde durmaya gerek yok. Süt emzirme konusu da bizim kültürümüzde yok denecek noktadadır. Çocuğun annesi hastalanırsa veya ölürse ona süt annesi bulunur ama süt annesi uygulaması bizim kültürümüzde yok. Arap ve Ortadoğu kültüründe var. Kader konusuna gelince bu konu asırlardan beri tartışılan bir konu olup, Hariciler, Cebriyyeciler, Rafiziler, Mutezile mezhebi, Vehhabilik mezhebi kader ağırlıklı ortaya çıkmışlardır. Ameli mezhepler ise dört tanedir; Hanefi, Şafii, Hambeli ve Maliki mezhepleridir. Biz Hanefilerin itikadi mezhebi maturidi mezhebidir.
Bu kadar detayı verme nedenim geçtiğimiz Cuma gecesi Bartın’da yaşanan acı olaydır. Bu konuda şunu belirtmek isterim ki üzüntümden iki gecedir doğru dürüst uyku uyuyamadım. Ölen kardeşlerimizin hangi haleti ruhiye ile öldüklerine mi yanarsın geride kalan anne, baba, çoluk çocuklarının acısına mı yanarsın yoksa gencecik yaşta dul kalan eşlerine mi üzülürsün. Gerçekten büyük bir facia, bu tür olaylar kömür madeninin olduğu her yerde zaman zaman olmaktadır. Olayın teknik boyutunu çok bilmediğimden suçlu, suçsuz arama gibi bir konuya girmek istemiyorum. Ancak söylenildiği gibi kömür madeni olan ülkelerde bu sorun çözülmüş ise bizde neden çözülemediğini sorgulamak herkesin hakkıdır. Almanya’nın bu konuyu yetmişli yılların başında hallettiği yazılıp çizilmekte, biz ülke olarak Almanya’dan elli yıl geride kalmış bir ülke değiliz. Oradaki teknoloji burada da rahatlıkla uygulanabilir. Ateş düştüğü yeri yakar, bu olayı yaşayan kardeşlerimizin acılarını hissetmemiz mümkün değil, ama içimizin yandığı, gece uykularımızın kaçtığı da bir gerçek. Bu ölümlerin kader mi yoksa başka bir şey mi olduğu konusunda hüküm yürütmek benim işim değil, sadece şunu söyleyebilirim, inandığımız Kuranı Kerim’de Rabbimiz “Vema kane linefsin en temüte illa biiznillahi kitaben müeccela ” yani “Hiç bir nefis Allah’ın kitapta yazdığının dışında ölmez”buyurmaktadır. Bu çerçevede olayı nasıl değerlendirmek istiyorsanız değerlendirin. Ekmeğinin peşinde koşan, namusuyla, şerefiyle çoluk çocuğunun rızkını temin etmek için yerin üçyüz metre altında çalışırken böyle bir olay yaşayarak ölen kardeşlerimizn şehit olduğuna inancım tamdır. Rabbim Cennetiyle, Cemaliyle müşerref eylesin kederli ailelerine sabırlar ihsan eylesin.
Garip bir dünyada yaşıyoruz, bir yanda yerin üçyüz metre derinliğinde ekmek parası almak için çalışan insanlar, bir yanda işe gitmeden, oturduğu yerden bankamatik maaşı alıp geçinen insanlar. Bir diğer tarafta da gününü gün eden sabah giydiğini öğlen giymeyen, altlarında milyon liralık arabalarla gezip tozup gününü gün eden insanlar. Sadece bunlar da değil, gidin kahvehanelere, çay ocaklarına ve kafelere her yer insanlarla dolup taşıyor. Sorun onlara hayatınızdan memnun musunuz? Ağlamalarını dinleyince dersiniz ki ülke batmış gitmiş. Hani derler ya boynuzlu koyun boynuzsuz koyundan hakkını alacak ben buna sonuna kadar inanan bir insanım. Ekmeğini çile çekerek, emek harcayarak, helalinden kazanan insanlar gününü gün ederek zevkü sefa içerisinde geçiren insanlardan hak alacağına inananlardanım.
Bu kadar duygusal olma nedenlerimden biri de bu günlerde merum Eski Samsun Müftüsü İsmail Cömert hocamızın yazdığı hayat hikayesini okudum, çok duygulandım. Rahmetli de çok yokluklar çekerek okumuş, o yokluklar içerisinde bıkmadan usanmadan Hafızlık yapmış, Aşere Takrip okumuş, Arapça okumuş, yaşı büyük olmasına rağmen İstanbul İmam Hatip okuluna gidip orayı da okumuş. Ardından Yüksek İslam Enstitüsünü okumuş. Bunları yaparken açlık mı çekmemiş yokluk mu çekmemiş pazarcılık mı yapmamış. Müezzinlik ve imamlık mı yapmamış. Sizin anlayacağınız merhum o kadar çile çekmiş ki anlatamam. Birkaç ay önce vefat edip Samsun’da Cenaze namazını kılıp defnedilmek üzere Düzce’ye gönerdiğimiz İsmail Cömert Hocamıza da Allah’tan rahmet dileyerek sözlerime son veriyorum. Rabbime emanet olunuz.
ACIMIZ BÜYÜK
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.