ADALET ANLAYIŞI…

Sami Kesmen

Rum Kayseri Herakliyus’un büyük ordularını perişan eden İslam askerlerinin başkumandanı Ebu Ubeyde bin Cerrah hazretleri, zafer kazandığı her şehirde adamlarını bağırtarak, Rumlara, Halife Hazret-i Ömer’in emirlerini bildirirdi. Humus şehrini alınca buyurdu ki: “Ey Rumlar! Allahü teâlânın yardımı ile ve Halifemiz Ömer’in emrine uyarak bu şehri de aldık. Hepiniz ticaretinizde, işinizde, ibadetlerinizde serbestsiniz. Malınıza, canınıza, ırzınıza, kimse dokunmayacaktır. İslamiyet’in adaleti aynen size de tatbik edilecek, her hakkınız gözetilecektir. Dışardan gelen düşmana karşı, Müslümanları koruduğumuz gibi sizi de koruyacağız. Bu hizmetimize karşılık olmak üzere, Müslümanlardan hayvan zekatı ve öşr aldığımız gibi, sizden de, senede bir kere cizye vermenizi istiyoruz. Size hizmet etmemizi ve sizden cizye almamızı Allahü teâlâ emretmektedir.”

Humus Rumları, cizyelerini seve seve getirip, Beyt-ül-mal emini Habib bin Müslime teslim ettiler. Herakliyus’un, bütün ülkesinden asker toplayarak Antakya’ya hücuma hazırlandığı haberi alınınca Humus şehrindeki askerlerin de, Yermük’deki kuvvetlere katılmasına karar verildi. Ebu Ubeyde hazretleri şehirde memurların şöyle bağırmalarını emretti: “Ey Hristiyanlar! Size hizmet etmeye, sizi korumaya söz vermiştim. Buna karşılık, sizden cizye almıştım. Şimdi ise, Halifeden aldığım emir üzerine, Herakliyus ile gaza edecek olan kardeşlerime yardıma gidiyorum. Size verdiğim sözde duramayacağım. Bunun için hepiniz Beyt-ül-mala gelip, cizyelerinizi geri alınız! İsimleriniz ve verdikleriniz, defterimizde yazılıdır.”

Suriye şehirlerinin çoğunda da böyle oldu. Hristiyanlar Müslümanların bu adaletini, bu şefkatini görünce, senelerden beri Rum imparatorlarından çektikleri zulümlerden ve işkencelerden kurtuldukları için bayram yaptılar. Sevinçlerinden ağladılar. Çoğu seve seve Müslüman oldu. Kendi arzuları ile Rum ordularına karşı İslam askerine casusluk yaptılar. İslam devletlerinin ayakta tutan, yaşatan, büyük ve başlıca kuvvet, iman kuvveti idi ve İslam dininde çok kuvvetli bulunan adalet, iyilik, doğruluk ve fedakârlık meziyeti idi. Nahl suresi 90.cu ayette; “Allah, adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya bakmayı emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı men eder.” Maide suresi 8. ayette de; “Ey iman edenler! Bir millete olan öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olunuz!” buyurulmuştur.

Adaletin önemli bir göstergesi de sözünde durma dürüstlüğüdür. Bu anlayış imanidir, aksi nifak alametidir. Sözünde durmak büyük fazilettir. Kur'an-ı kerimde, sözünde duranlar övülmüş, Peygamberimiz de doğru olanların Cennetlik olacağı müjdesini vererek; “Doğruluk iyiliğe, iyilik Cennete götürür. İnsan doğruluk ile Allah indinde, sıddıklardan yazılır.” buyurmuştur. “Adalet, mülkün temelidir” atasözü milletimizin farkını ortaya koymaktadır. Adaletli devlet reisinin, hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde korunan ve kurtulanlardan olacağı müjdelenmiştir. Bir kimseye yakınlık veya uzaklık, öfke veya sevgi; onun hakkında karar vermek için belirleyici değildir. Asl olan; adalettir. Adaletli olmak; en önemli ibadettir. İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde, toplumdan destek isteyenlerle idareye talip olanlar arasında sözlü olarak bir taahhüt oluşmaktadır. Yapılamayacakların vaad edilmemesi, vaad edilenlerin de şartlar ve imkanlar ölçüsünde yerine getirilmesi adaletin ve doğruluğun gereğidir. İş kişinin aynası, söz de onun şahididir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.