Bugün farklı, yine farklı bir kaç konuya değinmek istiyordum, ancak Aytaç Durak'ın tutuklanması gündemdeki önemli haberlerden birisi olunca vaz geçtim.Yazacak olduğum konulardan birisi İzzet Altundaş'ın oğlunun haberimize yaptığı yorumun cevabını idi, bir diğeri ise Of-CHP Derneği ile ilgili son konu ise Canik Başarı Üniversitesinin kapalı devre yayınları ile ilgili konulardan oluşmakta idi. Ancak Aytaç Durak konusu bizlere örnek teşkil edecek bir konu olması hasebi ile bu konuyu yazmaya karar verdim.
Bu güne kadar yaptığımız haberler ve yazdığım köşe yazıları yetkili makamlarca dikkate alınıp gereği yapılmış olmasından ötürü mutluyum. Bu mutluluk nefsimi tatminden ziyade şehirde olup biten olumsuzluklara karşı verilen mücadelenin başarılı olmasından ötürü olduğunun altını çizmek isterim. Ele aldığımız konuların tamamına yakını, ya müfettiş denetimine girdi, veya adli yargıya taşındı. Ülkemizde adli yargı biraz ağır çalışıyor, ancak sonuç olarak çalıştığı bir gerçek. Her kurumda olduğu gibi o kurumda da bazı yanlış adamlar var, onlar da ağır, ağır emekli oluyor veya daha düşük görevlere tayin ediliyor.
, Nasip olursa önümüzdeki yıl hangi adliye mensubunun oğlu ve gelini torpille bir kamu kurumuna işe girdiğini, hangi savcının kiminle kanka olup beraber neler yaptıklarını da yazacağım. Ancak bunlar azınlıkta olduğundan emin olabilirsiniz. Çoğunluk dürüst, ilkeli ve adaletin tecellisi için uğraşan insanlar olduklarından emin olabilirsiniz. Adaletin geç tecelli etmesi hakimlerin, savcıların ağır çalışmasından değil, bürokrasinin ağır çalışmasından akynaklandığını kabul etmek zorundayız. Cumhuriyet Savcısı bir kamu görevlisi ile ilgili soruşturma açmaya kalksa görevlinin bağlı olduğu kamu kurumundan izin alacak, onu alamaz ise bu kez Danıştay'a müracaat edecek ister istemez işlem bir hayli uzuyor.
Eski Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'la ilgili üç, dört yıl önce başlayan soruşturmalar ancak mahkeme aşamasına geldiğinden Aytaç Durak önceki gün Hakim karşısına çıktı ve tutuklandı. Yaptığımız haberlerle ilgili bazı okurlarımız ve kamuoyu neden bir şey yapılmadığını soruyor ama şundan emin olsunlar ki, yasalar ve savcılar gayet güzel çalışmakta bürokratik işlemler biraz gecikebilir ancak sonucun doğru olarak tecelli edeceğinden en ufak bir şüphem yok.
İçişleri Baknalığı müfettişlerinin 2007 yılında yaptıkları teftişle ilgli mahkeme ancak başladı, bu demektir ki 2010 ve daha sonraki dönemlerde İçişleri Bakanlığı Müfettişlerinin yaptıkları incelemelerin mahkemeye intikali bir iki yılı bulabilir örneğin balıkçı Fevzi'ye ihalesiz verilen lokanta, SAMULAŞ'ın özelleştirilmesindeki ihaleyi yapanla alan kişilerin aynı şahıslar olması nedeniyle 4734 sayılı ihale yasasına muhalefet ederek ihaleye fesat karıştırma olayı, geçtiğimiz ay yapılan Hazine operasyonundaki ihaleye fesat, imar yolsuzluğu, evrakta sahtecilik suçları ile ilgili açılan soruşturmanın iddianameye dönüştürülmesi, 22/d, 22/f ile ihale yapılmaksızın yandaşlara verilen işler, bu işlerin en önemlileri Genel Sekreter Yardımcısının akrabası olan avukatın oğluna verilen işler ve bu işlerde resmi ortaklığı olmadığı halde gayri resmi olarak ortak olan Genel Sekreter Yardımcısının oğlunun aldığı ballı işler.
Kimse bu işleri bedava yiyeceğini sanmasın bu ülkede adalet var ve işliyor belki biraz ağır işliyor ancak işlediği muhakkak. Aytaç Durak dört dönem Belediye Başkanlığı yaptı, beşinci dönemde yaptıklarının bedelini ödemeye başladı. Bizimkiler üç dönemdir iş başındalar ve sürekli aynı hataları tekrar etmekten geri kalmıyorlar. Aytaç Durak ki, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı yapmış, güçlü bir Belediye Başkanı olmasına rağmen bu gün cezaevinde ise bizimkisinin yaptığı işlere bakıldığında paçayı yırtma gibi bir şansı olmadığını buradan açıkça rahatlıkla söyleyebilirim. Belki biraz gecikebilir, ama mutlaka bir gün adaletin önüne çıkıp hesap vereceğinden en ufak bir kuşkum yok. Sadece Vahap Çelik'e yaptığı özel imar uygulamasından, ihaleye fesat, evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarından alacağı ceza onlara hayatlarının bundan sonraki kısmında yetip de artacağı kanaatindeyim. Bunu söylerken canım istediğinden söylediğimi sanmayın canımın istediği bu değil, canımın istediğini zamanı gelince yazarım. Bana ayrılan yer yine bitti. Kalın sağlıcakla.