Hukuk ,insan hakları denilen bütün bu mevzuatlar birlikte yaşamın ,toplumsal uzlaşmanın,millet devlet olmanın,olmasa olmazlarından öyle değil mi ?
Ancak adalet denildiğinde gözü bağlı terazinin kefesi her birey için eşit tartmasa işte o zaman sorunlar başlamıştır demek ki .
Adaletin olmadığı yerde demokrasiden ne kadar söz edilebilir,? demokrasi kılıcı kuşanılıp adalet dağıtılabilir mi ?.
Adaletin kestiği parmak acımaz inancı hemen hemen her birimizde var değil mi .?
Her platformda üst düzey düşünce ve konuşmalarda hukukun üstünlüğünden söz edilir, benimsenir ve sonuna kadar savunulur .
Sonuna kadar adalet .
Sonuna kadar hukukun üstünlüğü .
Sonuna kadar insan hakları .
Sonuna kadar demokrasi .
Sonuna kadar dünya insan haklarının 1. Maddesi olan insan yaşam hakkı.,adaletli gelir dağılımı sonuna kadar özgürlük , sonuna kadar seyahat hakkı.
Bütün bu mevzuatlar ,yasal düzenlemeler bütün dünya devletlerince hiç koşulsuz kabul edilmiş milletlerce de onaylanmış mı .?
Sonuç itibarıyla bireylerin hak ve özgürlüğü hiçbir egemen güçlerce kısıtlanamaz ve hiç bir insanca da engellenemez ve ortadan kaldırılamaz öyle değil mi .?
Aklın ,vicdanın, düşüncenin, mantığın, ve bütün bunları yaşatan insan bedenini ayakta tutan ruhun olduğu yerde .
Birde bütün bu değerleri ayakta tutan insana ait ahlak değerleri vardır değil mi ?
toplumlarda milletlere göre de değişir tabi ki ancak genel anlamda ahlakın anlamı tektir zıt anlamı da ahlaksızlık.
Gelin birlikte bakalım mı dünya insanlarına .
İnsanların kaçta kaçı aç veya açlık sınırının altında yaşamlarını idame ettiriyorlar kaçta kaçı seyahat hakkını kullanabiliyorlar kaçta kaçı hür ve özgürce korkusuz veya endişesiz düşünce ve fikirlerini konuşup paylaşabiliyorlar .
Cevabınız hayır ise , hiç düşündünüz mü ?
yanlışların var olduğunu kabul ediyorsak kendimizin de yapılan yanlışlarda payımızın olduğunu düşündük mü ?.
Düşünemiyorsak düşünce ile vicdanın arasında kini ,nefreti , niçin barındırıyoruz sebep ne neden düşünemiyoruz .
Hepimiz biliyoruz ki kin ve nefretin sonu fakirliğe ,düşmanlığa ,kirlilik ve hüsranla sonuçlanır .
Kısacası hiç kimseye faydası olmadığı gibi zararla sonuçlanır ancak ne yazık ki kimimiz ahlak yoksunu olduğumuzdan kimimiz maddi hırsımız egemen geldiğinden kimimizin ise inanç ve öz güvenimizin eksikliğinden bir çok yanlışları yapmaktan kaçınmadığımız gibi kendimize haklı gerekçeler bulmaktan da geri kalmıyoruz .
Her neden bilinmez kendimize karşı yapılan en ufak bir hatayı insan hakkı ihlali adaletsizlik demokrasi dışı hukuksuzluk ve özgürlüğümüze kast edilmiş nitelendirirken haklı olarak haksızlığa uğradığımızın feryadını söz konusu ederken başkalarının uğradığı haksızlığa göz yumarız ve hatta olmasa alkış tutarız sonrada adalet bekleriz biz bu yanlışları hep yaparız ,dünyada yaşanan olumsuzluklara küfrederiz .buna da hakkımızın olduğunu düşünür inanırız.
Herkes kendine göre insan hakkından hukuktan adaletten demokrasiden söz etmeye başlandığında ve hatta birde buna kendi kendini inandırdığında orada yaşam cehennem olur işte .
Ne olur insan yaşamı hiçe alınır .
Ne olur gelir dağılımı bozulur.
Ne olur hak hukuk olmaz .
Ne olmaz o toplumda insanca yaşam olmaz.
Demem odur ki insan vicdanıyla düşüncesi arasına kin ve nefret girmişse orada adaletin varlığından hukukun üstünlüğünden insan haklarından demokrasiden söz edilmesi mümkün mü edilirse de önemi olur mu .
Senin adaletin benim adaletim sonuç olarak bir yerde insanın iflası olur diye düşünüyorum işte o yerde iftiralar yalanlar art niyetli düşünceler pirim yapar ki gemisini yüzdürene kaptan derler sözü geçerli olur ancak nereye kadar bu gemi bizim gemi lütfen sahip çıkalım.
Özgürlük insan hakları hukukun üstünlüğü adaletli gelir dağılımı en çok mazlum masum fakir , fukaranın işine gelir ancak bilinmez.
Güçlünün adaleti değil mağdur ve güçsüze adalet lazımdır ancak kendini savunamaz .
Çünkü inanmaz inandıramaz .
Saygılar sevgiler benden demokratik özgürce adaletli gelir dağılımlı mutlu yarınlar sizlerin olsun
Sedat Yılmaz