Adaletin bu mu dünya?

Adamın biri köşe yazısında soruyor önceki gün…

“Adalet nerede?..” diye…

Ben de diyorum ki,

“Adalet ebenin örekesinde!..”

Ama niye?

Hele önce bir dinleyin de…

***

Ahmet Türk'e Samsun"da adliye çıkışında atılan yumruktan sonra
bir emniyet müdür yardımcısı ile bir şube müdürü "ihmal" gerekçesiyle
açığa alınmıştı ya…

Daha sonra da Bakanlık müfettişlerinin hazırladığı raporun ardından Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan da merkeze alındı…

***

Bize göre de bu olaydaki en masum kişi Muzaffer Erkan"dır…

Ama konumuz bu değil..

***

Adil yazarımız, “İlk bakışta yapılanlar doğruydu... İhmal varsa, sorumlular da
cezalandırılmalıydı...”
diyor…

Sonra da sözü Kayseri"de şehit cenazesinde bakana yapılan saldırıya ve burnunun kırılmasına getirerek, iki olay arasındaki benzerliği ortaya koymaya çalışıyor…

***

Ve diyor ki:

“Kayseri Emniyet Müdürlüğü'nün aldığı önlemler vardı, hem de bakanların yakın korumaları... Bu olayda ihmal ya da güvenlik zaafı yok muydu?.. Daniskası vardı hem de... Ne oldu sonuçta?.. Dün, Kayseri Emniyet Müdürü Arif Akkale'nin, Muzaffer Erkan'ın yerine Samsun'a atanan Hulusi Çelik'ten boşalan Karabük Emniyet Müdürlüğü'ne getirildiği Resmi Gazete'de yayınlandı... Bu tabloya bakıp da "Adalet nerede?" dememek mümkün değil... (…) Ben yapılan adaletsizliğin peşindeyim... “

***

Breh breh!..Vay be!.,

Adaletin yılmaz savaşçısı, adaletin peşinde!..

Dırım dırım… Dırım dırım dırırırıımmm!..

Peh! Bir de sormaz mı “Haksız mıyım?.. “ diye…

HAKSIZSIN tabi… Hem de külliyen…

Bak, dinle…

***

Birincisi Ahmet Türk ve arkadaşları Samsun"a keyfiyetten değil, anasının dinindeki bir davanın Samsun"a verilmesi yüzünden geldiler…

Hani, yazında, “Adalet bunun neresinde” diye soruyorsun ya…

İyi dinle şimdi…

Sen hiç Samsun"da meydana gelen bir olayın duruşmasının Van"da, Muş"ta, Hakkari"de, Diyarbakır"da yapıldığını gördün mü?

***

Allah korusun, Oğlun Samsun"da öldürülecek ama davası Diyarbakır"da görülecek…

Böyle bir şey olur mu?..

Peki sordun mu hiç:

“Böyle adalet mi olur, adalet bunun neresinde…” diye…

Hadi, sor şimdi…

Adaleti arayan dev yazar!.. Adil gazeteci!

Sorsana!..

***

İkincisi…

Adamlar Samsun"a gelmeden İçişleri Bakanlığına dilekçe vermiş…

“Biz Samsun"a gidiyoruz, madem doğuda işlenmiş bir olayın duruşmasını memleketin bir ucuna verdiniz, bunun için de gerekli önlemleri alın, bizi koruyun” demişler…

Gerekli önlem alınmış mı?

Alınmamış…

Yoksa, tezgah ortak mı kurulmuş!..

Olayın ardından tepki gösterilerinde Emniyet Müdürü Erkan bizzat kendisi sokağa indi, hatırlayın…

***

Neden?

Çiftlikteki organizasyonda da teşkilatın içinden bir tertibin olabileceğini düşünerek Muzaffer Erkan işi ele almış olmasın!

Türk"ün yumruklanmasının ardından iki emniyet müdür yardımcısının görevden alınması sizi kuşkulandırmadı mı?

Adliye çevresindeki onlarca güvenlik ve mobese kameralarındaki görüntülere ne oldu?

Eldeki ender görüntülerin birinde, saldırgan yumruğunu sertleştirmek için elini bandajlarken görülüyor… Hazırlık yapıyor yani…

Güvenlik görememiş mi bunu?

Ahmet Türk bile “gördüm” diyor…

Hem Hırank Dink cinayetinde de Trabzon Emniyeti"ndeki bazı üst düzey yöneticilerin adı dosyalara yansımadı mı?

***

Gelelim, “Birbirinin tıpatıp aynı, ama iki müdür için sonucu farklı oldu” demeye çalışılan olaya…

Kayseri"deki olayda bir saldırı beklenmiyordu, çünkü şehit cenazesiydi…

Kayseri"de kimi kimden koruyacaklardı.?

Devletin bakanı, şehit askerimizin hısım akrabalarından mı korunacaktı?

***

Bakan için özel önlem almaya ne gerek var?

Eğer bu ülkenin bir bakanı, dayak yeme korkusuyla şehit askerinin cenazesine katılamayacaksa…

Ya da şehit cenazesine giden hükümet efradı için, “şehit yakınları saldırmasın” diye özel önlem alınacaksa…

Yandık!..

***

Bu duruma geldiysek…

Vay halimize!..

Hükümetin bir dakika bile durmadan hemen istifayı basıp gitmesi lazım…

Hemen!..

Hem de hiç vakit kaybetmeden…

***

Hey!..

Sana söylüyorum…

Duydun mu beni…

Adaleti yanlış yerlerde arayan gazeteci!...