Ünlü bir düşünür, insan veya başkası ne fark eder ki kimin söylediği asıl olan söz değil mi?
"Aradığın şeyin ne olduğunu bilmezsen, bulduğun şeyin kıymetini bilemezsin"
Yaşıyoruz birbirimizden etkilenerek ve birbirimizi etkileyerek. Ne kadarda çok muhtacız birbirimize. Çevremizdeki insanları bir bir düşünelim. Hayatlarımızda ki yerlerini, anlamlarını. Yaralarımızı nasıl sardıklarını ve yaralıyken ne kadar da birbirimizi çok sevdiğimizi bir düşünelim. Güçlü olmak için onlardan nasıl beslendiğimizi ve ne kadar da kolay kandırabildiğimizi bir düşünelim.
Kendi küçük kozalarımızda hayallerle ördüğümüz o küçük dünyamızda yerimizden kımıldayamıyoruz çıkmaz sokaklara gireriz korkusuyla.
Hani ülke olarak dünyaya açılamıyoruz ya kendimizi ifade edemiyoruz ya! Küçük düşeriz korkusuyla haykıramıyoruz ya. Sahip çıkamıyoruz ya hayatımıza.
Hayatımıza derinlik katmak için derinlere doğru yolculuk yapmamız lazım. O yolculuk vurgun yemek pahasına da olsa yapılmalı. Kendimizi yenilemek adına, çünkü en kolayı yenilgilerden mazeret üretmek.
"Her şeyi kaybetsen de hayallerini kaybetmeyeceksin.
Neyi aradığını hiç unutmayacaksın.
Sevinçlerini ne kadar hatırlarsan, acının derinliğini o kadar kavrayacaksın.
Yaşadığın ve yaşayabileceğin güzel şeyleri ne kadar çok düşünürsen öfken o kadar keskinleşecek.
Karanlık inerken ışığa daha dikkatli bakacaksın.
Geleceğinle arana dibinde canavarların dolaştığı bir uçurum koyduklarında, nasıl biteceğini bilmediğin atlayışını yapmadan önce, geçmişine, sevinçlerine, hayallerine yaslanıp güç alacaksın.
Sevdiğin türküyü mırıldanmaktan hiç vazgeçmeyeceksin.
Bir çiçek iliştireceksin yakana.
Ölüm seni kuşattığında, tam da o zaman, hayatı düşüneceksin."