Yerel seçimlere 80 gün kadar bir zaman kaldı. Aday adayları kıyasıya her gün bir iletişim içinde mücadele ediyor. Kimisi seçim bölgesinde aday olmuş gibi gezerken, kimisi adaylığını onaylatabilmek için kulis içinde uğraş veriyor.
Bu günler hassas günler, herkesin gönlünde bir aslan yatar. Kim kimi istiyorsa bir bildiği, bir bağı, bir iletişimi vardır. Kim kimi istemiyorsa bir hesabı, bir kuyruk acısı vardır.
İşin aslı bu günler siyasette ne ektiysen onu biçme günleridir. Tabi bu süreçte araya ekmeden biçmeye girenlerde var. Bunlarda kargaşa içinden belki ben çıkarım hevesinde olanlar. Olmayacaklarını bilseler de, bir umut işte, umut fakirin ekmeği misali, belki beni aday yaparlar diye hayal kuranlar var.
Bu filmi yıllardır seyrediyoruz. Senaryo hep aynı, sadece yıllar içinde parti ve aday isimleri değişiyor. Bir de seçimden seçime parti değiştirenler var. O parti de olmadı, bir de bu partide deneyeyim diyenler.
Adam partinin kapısında yatmış kalkmış, kendini aday yaptırmak için atmadığı takla, yemediği halt kalmamış, koltuğu kaptıktan sonra ne parti tanımış, ne partili, şimdi kalkmış kendine yeni bir parti arıyor. Onunla görüşen partilere de ne desek bilmiyorum
Bir de gerçekten partisine hizmet eden, doğruları savunan siyasetçiler var. Bu insanlar siyaseti millet için yapan siyasetçiler. Kişisel menfaat hesapları olmayanlar. Parti içinde kişisel menfaat hesapları olanların oyunlarını bozdukları için ne kadar başarılı olsalar da istenmeyenler.
Zaten başarılı olmaları da ayrı bir sorun. Başarılı siyasetçiler, parti içinde hesabı olanların en büyük rakipleridir. Bir örnek vermek gerekirse, İYİ Parti İlkadım teşkilatının son durumuna bakmak yeterlidir. Kimin ne hesabı olduğu belediye başkan adayı kimin olduğunda ortaya çıkacaktır.
Siyaset anlık ve ince hesap işidir. Bir parti içindeki her kaostan en büyük zararı o parti görür. Bunu bilerek yapmak ve bunu görerek yapılmasına izin vermek, işin sonunda kimin ne olduğunu ortaya koyacaktır. Ama o an iş işten geçmiş olacak, parti zarar görecek, hedef belirleyenler hesapları tutmadıkları gibi, o partinin ve partilinin geçmişinde kötü bir anı olarak kalacaktır.
Bu millet ne milletvekilleri, ne belediye başkanları, ne siyasetçiler gördü, görmeye de devam edecek. Ama son sözüm şudur ki; göz göre göre, sırf anlık çıkarlar için siyaset yapanlar, siyaset içinde kişisel menfaat için birbirine sarılanlar, roller biçilip, koltuklar kapılınca iş bitmiyor.
Asıl iş o zaman başlıyor. 5 yıl o kadar çabuk geçiyor ki, o koltuklar kimseye kalmıyor, işin sonunda kim hangi masada otuyorsa hesabını mutlaka ödüyor. Ama öyle ödüyor, ama böyle ödüyor. Ben 40 yıldır ödemeyenini ne gördüm, ne duydum. Hepsi bir şekilde ödedi. Bu yüzden siz siz olun hesabınızı iyi yapın, bu işler bir gün geldiği gibi bir gün de gidiyor. İşte o gün ben ne yaptın demeyin. Sözüm siyasette her kademe de bulunanlar için geçerlidir.
Siyasettin küçüğü büyüğü olmaz. Siyaset, adı üstünde siyasettir. Siyasetçi siyasetçidir.