Gazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Nöropsikiyatri Merkez Müdürü Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay, baş ağrısının ve dönmesinin toplumda en sık karşılaşılan şikayetlerden olduğunu belirterek, ''Yeni araştırmalar nedeni belli olmayan baş dönmesinin ve hatta bazı iç kulak rahatsızlıklarına atfedilen baş dönmelerinin migrene işaret edebileceğini gösteriyor'' dedi. Bu durumun vestibüler migren olarak tanımlandığını ifade eden Bolay, vestibüler migrenin tanı kriterlerinin uluslararası baş ağrısı sınıflamasına yeni girebildiğini belirtti. Migrenin ortalama yüzde 20 sıklık ile 50 yaş altında görülen en sık nörolojik bozukluk olduğunu aktaran Bolay, ''Bazı hastalar ağrısının neden olduğunu farkında değil ve ayda birkaç kez olan normal kabul ediyorlar. Oysa her ay birkaç kez tekrarlayan baş ağrısının normal değildir. Kulak rahatsızlığı, tümör, beyin damar tıkanıklığı ve ilaç yan etkisi gibi çeşitli nedenlerin araştırılıp dışlandığı durumlarda ve ilaçlara cevap vermeyen uzun süreli baş dönmelerinde migren akla gelmeli'' diye konuştu. Bolay, ilaç tedavisi olan vestibüler migren ataklarının kadınlarda daha fazla görüldüğünü, tipik olarak, uykusuzluk, stres, açlık, regl dönemi gibi migren tetikleyicileri ile ortaya çıktığını, baş dönmesi ataklarının yarısına baş ağrısı, ışığa veya sese duyarlılığın eşlik ettiğini söyledi.
İşitme kayıpları da migrenle ilişkili olabilir
Baş dönmesinin, kişinin kendisinin veya çevresinin döndüğü hissi, harekete aşırı duyarlılık, hareket ederken düşecekmiş hissi gibi farklı belirtilerden oluştuğunu ifade eden Bolay, baş dönmesi yanında işitme kayıplarının da migrenle ilişkili olabileceğini kaydetti. Migrenin sadece baş ağrısından oluşmadığını, eşlik eden ışık, ses, koku gibi duyusal uyarılara aşırı tepki verme ve rahatsızlık halinin, bulantı, kusmanın, görülebildiğini belirten Bolay, migrenin içinde bulunulan ortamdaki ani değişimler ile tetiklendiğini ifade etti.
Bahar aylarında sahra çöl tozları da migreni tetikleyebilir
Özellikle mevsimsel değişimin yaşandığı bu günlerde lodos nedeniyle havada bulunan sahra çöl tozlarının migreni tetikleyebildiğini belirten Bolay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yılda 5 milyar tona kadar toz atmosferde dünyayı dolaşıyor dolaşıyor. Çöl tozlarına yapışık virüsler ve bakteriler taşınırken, güneş ışınları yeterli seviyede olduğunda bulutun içindeki suyun varlığında çoğalıyorlar, demir, aminoasitler ortama çıkıyor ve bu bileşenler yağmurla yeryüzüne iniyor. Bizim yaptığımız çalışmalar, tozun kendisi veya mikroorganizmalardan ziyade diğer bileşenlerin baş ağrısını tetikleyebildiğini, etken olabileceğini gösterdi, özellikle migrenliler bu durumdan daha çok etkileniyor.''
''Botoksu herkese önermiyoruz''
Son dönemlerde botoksun mutlak bir tedavi gibi sunulduğunu aktaran Bolay, botoksun migrende etkinliğinin sınırlı olduğunu belirterek, ''Botoks uygulaması kronik migreni olan belli bir grup kişide etkili olabiliyor. Ayrıca botoksun nasıl etkili olduğunu da henüz tam bilinmiyor, son çalışmalar botoks zehirinin enjekte edildiği yerde kalmadığını, ilerleyip, beyin hücresine yerleşebildiğini gösteriyor. Bu nedenle migren tedavisinde botoks diğer tedavi yolları denendikten sonra akla getirilmeli'' diye konuştu. Bolay, uzun vadede en kalıcı çözümün davranış değişiklikleri, düzenli bir hayat, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ve egzersizle sağlanabileceğini anlatarak, egzersizin, çoğu koruyucu ilaca eşdeğer etki gösterdiğini belirtti.