Adli tıp raporu.....

ADLİ TIP RAPORU HUKUKEN YOK HÜKMÜNDEDİR!....
Bütün ülkede olduğu gibi Samsun"da herkesin dilinde Üzmez konusu. Hangi işyerine veya hangi eve oturmaya giderseniz gidin az bir nasılsınız iyi misiniz sohbetinden sonra konu hemen dönüp dolaşıp Üzmez"e (!) geliyordu. Bu sohbetlere bizlerde evde ve işyerlerinde katılıp durduk. Herkes ortak bir yerde birleşiyor. Allah korusun herkesin canından kıymetli kızı ve kızları var. Benim kızıma böyle bir hareket ederse ben onun anasından emdiği sütü burnundan fitil fitil getirmez miyim diye öfkesini dile getirirken bir diğer arkadaşımız ise daha farklı ve sesli düşünerek valla bu Üzmez"i benim elime verecekler bakın o zaman üzülüyor mu yoksa üzülmüyor mu? Hüseyin Üzmez"in, cezaevinden çıkması doğrusu hiçte iyi olmadı. Çünkü adam içeriden yeni çıktığı için bundan böyle yularından kopmuş danalar gibi sağda solda genç kızlarımıza cinsel tacizde bulunmayacağını kim garanti edebilir? Kimse garanti edemez. Bir gün veya üç gün gibi kısa bir sürede de Üzmez, lehine raporlar alabiliyorken bu işi artık hukuk korkusu da olmadan yaparım demeyeceği ne malum. Yazmamız ve değerlendirmemiz bunlarla sınırlı. Adam kalkar sonra bizi de vururda ne olur ne olmaz. Kanallarda gazeteci vurmuş adamım(!) ben diyor. Fazla yazıp çizdiğimizde ne malum gelir bizi de vurur neme lazım(!) demeyeceğim. Gelsin vurabiliyorsa vursun. Her şeyden önce o gitsin gazeteci vurdum diyen dilini koparsın. Önce gitsin 14 yaşındaki kız çocuğuna tacizde bulunan ellerini bir güzel kimseye eziyet etmeden diyetini versin kendi kendine. Yada zahmet etmesin kız evladı olanlar onu bir tükürükte boğsunlar. Samsun Tabipler Odası Başkanımız Uzm. Dr. Cem Şahan, geçtiğimiz hafta sonunda bir ileti göndermiş. Diğer gazeteci arkadaşlarıma gönderdiği gibi. İletiyi okudum ve tüylerim diken diken oldu. Haber kuşkusuz bütün ulusal ve yerel gazeteler de hatta televizyonlarda yayınlamıştır. Tabipler Odası tarafından yapılan bu açıklama acaba kaç kişi veya kişiler tarafından okundu. Bunu çok merak etmekteyim. Okuyanlar gereken tepkilerini ve eleştirilerini ilgili makam ve mercilere ilettiler mi? İnsan gibi insan olanlar kesinlikle tepkilerini koymuşlardır veya eleştirilerine katılmışlardır. Gerçi sevgili okurlarım bu adamı ne kadar eleştirirseniz eleştirin adamın suratında 10 milimlik saç var sanki. Adamlarda ne utanma var nede insan olmaya çalışmak var. Samsun Tabipler Odası Başkanımız Uzm.Dr. Cem Şahan iletisinde çok ayrıntılı ve bilimsel konularla verilen raporu ve verenleri eleştirdi. “HÜSEYİN ÜZMEZ OLAYINDA DÜZENLENEN HIZLANDIRILMIŞ ADLİ TIP RAPORU BİLİMSEL OLARAK GEÇERSİZ, HUKUKEN YOK HÜKMÜNDEDİR. BU RAPORA DAYANARAK GERÇEKLEŞTİRİLEN TAHLİYE İŞLEMİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ/YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİDİR! 14 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismar-pedofili (sübyancılık) suçlamasıyla tutuklu bulunan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez"in Adli Tıp Kurumu"nca düzenlenen rapor sonrası tahliye edilmesi kamuoyunda haklı ve büyük bir infialle karşılandı. Türk Tabipleri Birliği olarak söz konusu raporu bilimsel açıdan inceleyerek değerlendireceğimizi 31 Ekim 2008 tarihinde yaptığımız basın açıklamasında duyurmuştuk. İlgili inceleme tamamlandığında sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacağız. Ancak, Türk Tabipleri Birliği, konunun aciliyetini göz önünde tutarak Adli Tıp Kurumu"nun düzenlediği raporu basına yansıyan bilgiler çerçevesinde öncelikle usûl açısından değerlendirmiştir:1- Basında yer alan bilgilerden mağdure B. Ç. Hakkında düzenlenen Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu"nun raporunda yapılan muayeneye dair bulgulara yer verilmeksizin “… beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede patolojik araz tespit edilmediği” kaydının düşülmesi söz konusu raporun öncelikle bilimsel olarak yetersiz ve bu nedenle geçersiz olduğunu göstermektedir. 2- Adli Tıp Kurumu (ATK) 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu pedofili olayının mağduresi B. Ç."yi 19 Eylül 2008 Cuma günü muayene etmiş ve 22 Eylül Pazartesi raporunu hazırlamıştır. İhtisas Kurulu"nun rapor hazırlama süreci; kişinin muayenesi/kişiye ait dosyanın genellikle asistan hekimlerden oluşan raportöre verilmesi/raportörün taslak raporunu hazırlaması/bu taslak rapor hakkında Kurul Başkanı veya ilgili Kurul üyesinin değerlendirme-onayının alınması-ilk taslak raporun İhtisas Kurulu toplantısında okunup tartışılması/İhtisas Kurulu tarafından son hali verilen raporun yazım için görevli sekreterlere verilmesi/sekreterlerce hazırlanan tek nüshalık ilk rapor taslağının raportör üye tarafından gözden geçirilip gereken düzeltmelerin yapılması/nihai olarak üç nüsha halinde hazırlanan raporun raportör, Kurul Başkanı ve Kurul üyeleri tarafından incelenerek imzalanması ve ATK Başkanlığı"na gönderilmesi gibi bir dizi aşamada gerçekleştirilmektedir. Bir adli tıp raporunun hatasız olarak verilebilmesi için gerekli olan bu aşamalar doğal olarak raporlaştırma sürecini uzatmaktadır ve 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu"nda bu süre ortalama 3-4 haftayı bulmaktadır.Durum böyle iken mağdure B. Ç. hakkındaki raporun muayeneden sonraki 1 iş günü içinde hazırlanmış olması ortada bir “hızlandırılmış rapor” sürecinin var olduğunu göstermektedir ve bu durum ilgili raporlaştırma sürecine “müdahale edildiği”, “sanığın korunduğu” kuşkularını doğurmaktadır. Kamuoyunun aydınlatılması ve ATK üzerindeki kuşkuların kaldırılabilmesi için öncelikle bu sürecin hangi saiklarla ve nasıl gerçekleştirildiğinin Adalet Bakanlığı ve ATK yöneticileri tarafından açıklanması gerekir. 3- Adli Tıp Kurumu 2659 sayılı Kanunla kurulmuştur ve Adli Tıp İhtisas Kurulları"nın yapısı ve çalışma esasları da bu Kanun"la düzenlenmiştir. Bu Kanun"a göre 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu"nun bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birlikte Kadın Hastalıkları ve Doğum, Radyoloji, Üroloji, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Psikiyatrisi, Adli Antropoloji ve Çocuk Cerrahisi branşlarından birer üyeden oluşması yasal bir zorunluluktur. Aynı Kanun"un 23. maddesi (B) fıkrasında Adli Tıp İhtisas Kurullarının çalışma esasları şu şekilde düzenlenmiştir: Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. … Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez.” Açık olarak görüldüğü gibi çocuk psikiyatristi hazır bulunmadan pedofiliyle ilgili bir vakanın 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu"nda muayenesinin yapılması ve rapor hazırlanması 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu"na aykırıdır ve bu şekilde hazırlanmış bir rapor hukuki açıdan da bilir kişi raporu olarak kabul edilemez. - 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu"nda çocuk psikiyatristi bir üyenin halihazırda olmaması raporun bu şekilde hazırlanması için haklı bir gerekçe oluşturmaz. Çünkü, gene 2659 sayılı Kanun"a göre; “adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilirler.” Pedofili olayının mağduresi B. Ç."nin muayenesi İstanbul"da yapılmıştır ve istenildiği takdirde İstanbul"da bir çocuk psikiyatristinin bulunamaması söz konusu değildir. 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı"nın ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı olması pedofili mağduresi B. Ç. hakkında hazırlanan raporun bilimsel olduğu doğrultusunda bir kanıt oluşturmaz. Çünkü ruh sağlığı ve hastalıkları ile çocuk psikiyatrisi uzun yıllar önce birbirinden ayrılmış iki farklı tıp disiplinidir ve birbirlerinin yerine ikame edilemezler. 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu 2659 sayılı Kanun"da 2003 yılında yapılan değişiklikle kurulmuştur. Yukarıda da bahsedildiği gibi bu kurulda çocuk psikiyatristi bir üyenin bulunması yasal bir zorunluluk iken aradan geçen 5 yıl boyunca bu zorunluluk yerine getirilmemiştir. ATK Kanunu"nun 11/c maddesine göre “Kurumun verimli ve düzenli çalışmalarını sağlamak ve bu yolda uygun göreceği tedbirleri almak” ATK Başkanı"nın görevleri arasındadır. Oysa beş yılı aşkın bir süredir ATK Başkanlığı görevini yürüten Dr. Keramettin Kurt bu görevini yerine getirmemektedir ve en azından ağır bir görevi ihmal suçu söz konusudur. Sonuç olarak; Hüseyin Üzmez olayıyla ilgili mağdure B. Ç. hakkında ATK 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan rapor meslek örgütümüz tarafından usûl açısından değerlendirilmiş ve yapılan bu değerlendirme sonucunda söz konusu raporun hukuken bilir kişi raporu olarak kabul edilemeyeceği, yok hükmünde olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda; Hüseyin Üzmez eğer basında yer aldığı gibi Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nce bu rapora dayanarak tahliye edilmişse ilgili mahkeme kararının gözden geçirilmesi/yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Türk Tabipleri Birliği aynı zamanda fevkâlâde önemli bir sağlık sorunu olan pedofili (sübyancılık) iddiasıyla ilgili konuyu yakından takip etmekte ve gelişmeleri çocuklarımızın ruh sağlığı açısından endişeyle izlemektedir.” Bilimsel olarak görüşlerini Türk Tabipler Birliğinin de görüşlerini de aktarmaktadır. Babaların ve Annelerin kızlarının gül pembe yanakları zedelenmesinden solmasın en ufak bir göz yaşına bile dünyada yer yerinden oynatacak kadar sevdiği ve gözünden sakınan bir kız babası olarak bende Hüseyin Üzmez hakkında işlediği suçundan dolayı müdahil olarak şikayetçiyim. Bütün kız babalarının da bu kişi hakkında müdahil şikayetçi olmasını istiyorum. Tamda yazımı bitirdim gün Samsun Eğitim-Sen Şubesi Kadın Sekreteri Emine Aydemir"in iletisi geldi. Eğitimci arkadaşımız Emine Aydemir"in iletisindeki eleştirileri şöyle: "Çocuğun cinsel istismarı" suçundan tutuklu olarak yargılanan Hüseyin Üzmez, Adli tıp kurumlarınca jet hızıyla hazırlanan raporda “küçük kızın beden ve ruh sağlığı bozulmadığı” sonucuna vardıkları için 29 Ekim"de tahliye edildi. Hatırlayacaksınız, 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki bir kız çocuğuna defalarca cinsel saldırıda bulunduğu için tutuklanmıştı. Bu akıl almaz olay toplumun pek çok kesimini şaşkınlığa uğrattı. Şaşkınız ama anlamıyor değiliz. Bu tahliyeyi iktidarın kendi koruması altında bulunan bir çocuğa yaklaşımının olduğu kadar, kadına yönelik şiddeti önleme ve cinsiyet eşitliğini sağlamaya ilişkin yasal reformlar yapmakla övünen AKP"nin iki yüzlülüğünün çirkin ve iç bunaltıcı bir göstergesi olarak değerlendiriyoruz. Üzmez olayı bizce şunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır : Bu toplumda ataerkil ilişkiler ve erkek şiddeti, din kisvesine büründürülerek, toplumsal kurumlardan, bilim etiğine; kişisel tavırlardan hükümet erkine kadar sinmiş ve derinleşmiş durumdadır. Toplumun her kesiminden bu olaya tepki yağıyor. Çeşitli kadın örgütleri ve feminist grupların protestoları hız kesmedi. Ayrıca Üzmez'in, hükümete duyduğu güvenden olacak, aymazca sergilediği tavırlar ve fütursuzca dillendirdiği sözler, feministlerden ve toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkilerin tetiklemesiyle, bizzat hükümette de dalgalanmalara neden olmuş görünüyor. Üzmez"in tavrı sıradışı ya da aykırıymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysa ki Adalet Bakanlığı Üzmez"i ceza almaktan kurtaracak yasa değişikliği için kolları sıvamıştı. Bakanlık, çocukların cinsel istismarına ilişkin suçlara bakan Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin önerileri doğrultusunda evlenme yaşını 14"e indiren, tecavüzde şikâyet yaşını 15"ten 14"e düşüren yasa değişikliği üzerinde çalışıyordu. Bu arada adli tıp elini daha çabuk tutup, Üzmez"in serbest kalmasını sağladı bile. 14 yaşındaki kız çocuğuna birden fazla cinsel saldırıda bulunan Üzmez, tahliye olmanın ve gördüğü korumanın verdiği rahatlıkla yaşın önemli olmadığını, inancına göre regl olan kız çocuklarıyla evlenilebileceğini söyledi. Biz kadınlar bu olayı her yönüyle kınıyoruz. Bütün kadınları ve erkekleri bu olayı kınamaya davet ediyoruz. Üzmez"i kınamakla yetinmemeliyiz diye hatırlatmak istiyoruz : Tepkimizi 14 yaşında bir kız çocuğunu cinsel istismara uğratan Hüseyin Üzmez"le birlikte yerleşik ataerkil kurumlara; Hipokrat yeminini unutuveren adli tıp yetkililerine; Üzmez"i kanal kanal gezdirerek olayı normalleştiren ya da aykırılaştıran medyaya da yöneltiyoruz. Bütün ebeveynler kızlarımızı canlarımızı biz Hüseyin Üzmez"ler üzsün diye yetiştirmiyoruz. Ona gereken tokadı yine hukuk vuracaktır. Her ne kadar tahliye olması için bir günde rapor verilirse verilsin….”